Akciğer Ameliyatı
Anestezi Türü | : Genel Anestezi |
---|---|
Ameliyat Süresi | : 3 - 5 Saat |
Hastanede Kalma Süresi | : 5 - 10 Gün |
İşe Dönme Süresi | : 3 - 5 Hafta |
Ameliyat ve tedavi süreçleri, kişiden kişiye farklılık arz edebilir. Ameliyat.com tedavi ve ameliyat özetlerinde, ortalama değer niteliği taşıyabilecek örnek tablolardan yararlanılmıştır.
- Sık Sorulan Sorular
- Akciğer Ameliyatında Kaburga Kesilir Mi?
- Akciğer Ameliyatı Kaç Saat Sürer?
- Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?
- Akciğer Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci?
- Kapalı Akciğer Ameliyatı Nasıl Yapılır?
- Akciğer Kanseri Teşhisi Nasıl Konulur?
- Akciğer Kanseri Ameliyatı Hangi Hastanelerde Yapılır?
- Akciğer Ameliyatı Riskleri
- Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
- Ameliyat Sonrasında Kemoterapi ya da Radyoterapi Gerekli Mi?
- Ameliyat Sonrası Sigara Kullanımı?
- Akciğer Ameliyatı Sonrası Günlük Hayata Ne Zaman Dönebilirim?
- Ameliyat Sonrası Çok Ağrı Olur Mu?
- Ameliyat Ekibinde Kimler Yer Alır?
- Akciğer Kanseri Ameliyatı Kimlerde Uygulanabilir?
- Ameliyat Sonrası Yoğun Bakım Gerekir Mi?
- Akciğer Ameliyatı Hangi Durumlarda Yapılır?
- Bebeklere Akciğer Ameliyatı Nasıl Yapılır?
- Akciğer Ameliyatının Başarı Şansı Nedir?
- Akciğer Ameliyatı Fiyatları Neye Göre Değişir?
- Akciğer Ameliyatı Olan Nasıl Beslenmelidir?
- Akciğer Ameliyatından Sonra Öksürük Neden Olur?
- Akciğer Ameliyatından Sonra Sırt Ağrısı Olur Mu?
- Akciğer Ameliyatından Sonra Zatürre Olunur Mu?
- Akciğer Ameliyatında Ölüm Riski Var Mıdır?
- Akciğer Ameliyatı Nereden Yapılır?
Akciğerler, göğüs kafesinin içine olup sol ve sağ loptan meydana gelen hayati bir organdır. Sağda üç, sağ akciğerde ise iki lob vardır. Alınan soluk nefes borusu ile akciğerlere gönderilir. Genetik yatkınlık, sigara kullanımı ya da kirli hava gibi sebepler akciğer hastalıklarını ortaya çıkarır.
Belirli akciğer hastalıklarının tedavisi, akciğer ameliyatları ile gerçekleştirilir. Ameliyatlar, kapalı yöntem (torakoskopi) ya da açık ameliyat (torakotomi) teknikleri ile uygulanır. En uygun teknik, hastanın genel sağlık durumu ve hastalığın türüne bağlı olarak değişiklik gösterir.
Akciğer ameliyatları ile tahlillerde görülen anomaliler ve sebepleri açığa çıkarılabilir. Aynı zamanda akciğerin hasar gören kısımları alınabilir.
Akciğer Ameliyatı Hakkında
Akciğer ameliyatları, açık ve kapalı yöntemlerle uygulanabilir. En uygun yöntem ise teşhis edilen hastalığa ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Kapalı akciğer ameliyatı kendi içerisinde ikiye ayrılır. Bunlardan ilki ETS yani endoskopik kapalı akciğer ameliyatıdır. Bu teknik sırasında kaburgaların arasında birer cm’lik kesiler açılır. En az bir, en fazla üç kesi atılır ve kamera ile göğüs boşluğuna ulaşılır. Kameradan alınan görüntüler ekrana yansıtılır. Bu sayede cerrahi aletler ile gerekli müdahale yapılır. Günümüz teknolojisinin son ürünü olan VATS tekniği seçilirse kesiler 2 cm olacak şekilde açılır. Çok daha hızlı ve kolay bir iyileşme sürecinin yanı sıra estetik açıdan da tatmin edici sonuçlar ortaya çıkar.
Torakoskopi ise bir diğer kapalı akciğer ameliyatı tekniğidir. Bu teknik, solunum kapasitesi zayıf ve açık akciğer ameliyatını kaldıramayacak olan hastalara uygulanır. Ameliyatta torakoskop adlı cerrahi cihaz kullanılır. Cihaz, plevra boşluğunu aydınlatarak incelemeye elverişli bir ortam yaratır. Metal boru şeklinde bir cihazdır. Genel olarak iki kaburganın arasına uygulanan kesiden göğüs boşluğuna iletilir. Bu sayede akciğer çevresine su toplanmaz ve plevrada yapışkanlık olması engellenir. Tarokoskopi tekniği ile histolojik muayene için doku da alınabilir.
Torakotomi, açık cerrahi akciğer ameliyatına verilen isim. Bu teknik sırasında göğse uzun bir kesi atılır. Böylece akciğerleri doğrudan görmek mümkün olur. Akciğer ameliyatları genel anestezi ile yapılıyor ve özellikle akciğerin belli bir bölümünü almak amacıyla yapılmaktadır.
Akciğer Kanseri Belirtileri
Akciğer kanseri, kanserli hücrelerin hangi bölgede yer aldığına bağlı olarak belirti veren bir hastalıktır. Eğer kitle akciğerin üst kısımlarındaysa sinirlere baskı uygulayarak omuz ve kolda ağrıya yol açabilir. Aynı zamanda göz kapaklarında düşme ve seste kısılma görülebilir. Fakat bu belirtiler akciğer enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonu ve iskelet sistemi ağrıları gibi durumlarda da görüldüğü için ihmal edilmekte. Belirtiler, birkaç hafta geçmesine rağmen devam ediyorsa derhal bir uzmana başvurmak gerekir.
Akciğer kanserinin en yaygın belirtisi geçmeyen ve her geçen gün artış gösteren öksürüktür. Aynı zamanda iştah kaybı, nefes darlığı, kanlı balgam, hırıltılı solunum, kilo kaybı, göğüste ağrı hissi, yutmada güçlük çekme, ateş, boyun ve yüz bölgesinde şişlikler, sırt ağrısı, kol ve omuzlarda ağrı, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, kemik ağrıları ve ses kısılması da belirtiler arasında yer alır.
Kanlı balgam, her 4 hastanın birinde görülen bir durumdur. Bu nedenle kesinlikle vakit kaybetmeden uzman bir hekime başvurmak gerekir.
Giderek Artan Öksürük
Akciğer kanserinin en yaygın belirtisi geçmeyen ve giderek artış gösteren öksürüktür. Hastalar genellikle bu öksürüğün altında farklı sebepler yattığını düşünür. Bu nedenle ihmal edilerek tanı ve teşhiste gecikmeler meydana gelir. Öksürük iki haftadan daha uzun süre geçmiyorsa ve giderek artıyorsa derhal uzman bir hekimden yardım alınması gerek. Aynı zamanda öksürükle beraber balgam görülüyorsa ve balgamda az miktarda da olsa kan görülüyorsa bunu hekime bildirmek gerekir.
Göğüs Ağrısı
Göğüs ağrısı yaralanma ya da zorlama gibi sebeplerle oluşmadıysa akciğer kanseri belirtisi olabilir. Bu ağrı kendisini kollarda, sırtta ve omuzlarda da görülebilir. Akciğer kanserinin belirtisi olan ağrı, öksürükle birlikte daha güçlü hale gelir. Sebebi ise akciğerde meydana gelen kitlenin sinirlere baskı yapması. Akciğer kanseri hastalarının yarısında, nefes alıp verirken ve öksürürken ağrı artışı görülmekte.
Nefes Darlığı
Akciğer kanseri henüz ilk evrelerindeyken nefes darlığına sebep olur. Bu his yoğun tempolu hareketler sırasında ya da sonrasında ortaya çıkar. İleri yaştaki hastalar nefes darlığını yaşlarına bağlayarak üzerinde durmayabilirler. Aynı durum fazla kiloları bulunan hastalar için de geçerlidir. Ancak nefes darlığı ihmal edilmemesi gereken bir belirtidir.
İştahsızlık, Kilo Kaybı
Tüm kanser çeşitleri vücutta hızlı kilo kayıplarına neden olur. Akciğer kanseri de diğer kanser türleri gibi iştah azalmasına ve aşırı kilo kaybına yol açar. Bu durum sürekli devam eden halsizlik ve yorgunlukla kendini gösteriyorsa vakit geçmeden bir uzmana danışmak gerekir.
Ses Kısıklığı ve Yutma Güçlüğü
Ses kısılması ve yutma sırasında güçlük çekme, diğer belirtilerde olduğu gibi birçok sebeple meydana gelebilir. Ancak soğuk algınlığı ya da boğazı tahriş eden bir durum olmadığı halde bu şikayetler görülüyorsa akciğer kanserinin habercisi olabilir. Doğru teşhis için hastanın şikayetleri, tıbbi geçmişi ve muayene sırasında teşhis edilen bulgular hayli önemli. Bu sayede doğru teşhis konarak en uygun tedavi şekli belirlenir.
Halsizlik
Halsizlik ve kişinin kendini sürekli yorgun hissetmesi tüm kanser tiplerinin ortak belirtisi. Fakat bu durum ülkemizde sıklıkla karşılaşılan demir eksikliği anemisi, günlük hayat temposu, mevsim şartları, psikolojik problemler ve hava değişimi gibi sebeplerle de ortaya çıkabilir. Halsizliğin solunu problemleri ve günlük hayatta zorlanma gibi belirtilerle ortaya çıkması halinde uzman bir hekime başvurulması ve akciğer taraması yaptırılması gerek.
Parmaklarda Çomaklaşma
Parmakların çomaklaşması, hem el hem de ayak parmaklarının şişerek yuvarlak bir hal almasıdır. Bu durum ağrı hissi olmadan ve yavaş yavaş ortaya çıkıyorsa altında yatan neden akciğer kanseri değildir. Fakat ağrı hissiyle birlikte hızlıca gelişiyorsa akciğer kanserinin işaretçisidir.
Vücut Ağrısı
Akciğerler, alınan oksijenin vücut tarafından kullanılmasını gerçekleştiren hayati organdır. Akciğer kanserinin en belirgin özellikleri arasında vücut ağrıları da yer alır. Bu ağrı göğüste, omuzlarda, sırtta ve kollarda kendini gösterir. Uzun süre boyunca geçmeyen ve nefes almak ya da öksürmek gibi eylemlerle güçlenen ağrı hissi akciğer kanseri belirtisidir.
Sık Tekrarlayan Enfeksiyon
Sıklıkla akciğer veya bronşit iltihaplanması gibi sebeplerle hastaneye başvuran hastalara, ilerleyen dönemlerde akciğer kanseri teşhisi konabilir. Tümörün hava kanalında ya da çevresinde olması durumunda akciğer ve bronşit iltihaplanması sık sık meydana gelen bir durumdur. Bu iltihaplanmaların kendini yinelemesi ve sıklıkla görülmesi halinde akciğer taraması yapılması gerekir.
Göz Kapağında Düşme
Göz kapağı düşmesi tıp alanında Horner Sendromu adıyla bilinir. Bu durum kendini göz bebeklerinde küçülme ve göz kapaklarının düşük bir hal almasıyla birlikte ortaya çıkar. Göz kapağı düşmesinin olduğu tarafta terlemenin olmaması da en belirgin özellikler arasında yer alır.
Akciğer Kanseri Nedenleri
Akciğer kanseri özellikle tütün ürünleri kullanan ya da kullanılan ortamlarda bulunan hastalarda görülen bir hastalık. Ancak hastaların %15’i hiç tütün ürünü kullanmamış kişilerdir. Tütün ürünlerinden uzak durmak, 10 sene içerisinde akciğer kanserinin görülme ihtimalini yarı yarıya düşürür.
Puro, sigara, nargile ve pipo gibi tütün ürünleri, akciğer kanserinin kanıtlanmış en önemli sebepleri arasında yer alır. Ancak bu ürünlerin kullanımı dışında; asbest, genetik yatkınlık, hava kirliliği, radon gazına maruz kalmak gibi sebepler de akciğer kanseri oluşumuna neden olur. Akciğer kanserinin nedenleri arasında verem ve benzeri akciğer hastalıkları, içme suyunda arsenik olması ve akciğerlere radyoterapi uygulanması gibi sebepler de bulunur.
Sigara Kullanımı
Akciğer kanserinin en büyük nedenlerinden biri sigara kullanımıdır. Ancak sigara içmeyen kişilerde de akciğer kanser oluşabilir. Kadın hastaların %25’i, erkek hastaların ise %10’unda görülen akciğer kanseri sigara ile alakalı değildir.
Akciğer kanseri sebebiyle görülen ölüm vakalarının %90’ı sigara ile alakalıdır. Bu rakam gelişmiş ülkelerin oranlarıdır. Tüketilen sigara oranı ile ölüm vakaları doğru orantılıdır. Ülkemizde yapılan araştırmalar, erkeklerin %94’ünün ve kadınların %17’sinin sigara içtiklerini ortaya çıkarmıştır. Akciğer kanserinde pasif içicilikte en az sigara kullanımı kadar etkili bir etmendir.
İçilen sigaradaki katran oranı, sigaraya başlanan tarih, erken başlama, içilen sigara miktarı ve sigarayı derin çekme gibi unsurlar akciğer kanserinin görülme ihtimalini arttıran sebeplerdir. Ancak sigarayı bırakmak, bu ihtimali en az seviyeye indirir. 1 sene içerisinde 20 paketten fazla sigara tüketmek, akciğer kanseri riskini doğru orantılı olarak arttırır. Pipo kullanan kişilerde risk 8 kat, puro kullanan kişilerde ise 3 kat daha fazladır.
Katran seviyesi düşük olan sigaralar ve filtre kullanımı akciğer kanseri riskini düşürmez. Sigaranın bırakılmasından sonraki 10 sene içerisinde risk yarı yarıya düşer. 20 sene sonrasında ise hiç sigara kullanmamış kişilerle aynı risk taşınır.
Pasif İçicilik
Sigara kullanımı kadar pasif içicilikte akciğer kanserine yol açar. Pasif içicilerin akciğer kanserine yakalanma oranı, hiç sigara kullanmayan kişilere göre %24 daha fazladır. Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar, her sene 3 bin kişinin pasif içicilik kaynaklı akciğer kanseri sebebiyle hayatlarını kaybettiklerini ortaya çıkarmıştır.
Genetik Yatkınlık
Akciğer kanseri yalnızca tütün mamullerinin kullanımı sebebiyle görülmez. Genetik yatkınlık da en az sigara kullanımı kadar etkili bir unsurdur. 18 farklı ülkede yürütülen çalışmalar dahilinde 10 bin kişinin genetik yatkınlığı araştırılmıştır. Çıkan sonuçlarda ise akciğer kanseri olan hastaların DNA yapısında, kansere yatkın olmaya yol açan bir bozukluk olduğu tespit edilmiştir.
Asbest Lifleri
Geçmiş dönemlerde endüstriyel alanlarda asbest lifleri sıklıkla kullanılıyordu. Ancak günümüzde bu liflerin kullanımı çoğu ülkede yasaklandı. Asbest lifleri özellikle mezotelyoma adı verilen kansere sebep olur. Fakat bu liflere uzun süre maruz kalan ve sigara kullanan kişilerde akciğer kanseri riski oldukça yüksek.
Geçirilmiş Bir Takım Akciğer Hastalıkları
Geçirilmiş akciğer hastalıkları, sigara içen ya da içmeyen kişiler için aynı derecede risklidir. Kronik akciğer hastalıkları geçiren kişiler, hiç sigara kullanmayan kişilere göre 4 ila 6 kat daha fazla risk taşır. Tüberküloz hastalığının ardından akciğerlerde nadiren de olsa akciğer tümörleri meydana gelebilir. Aynı şekilde sık sık akciğer enfeksiyonu geçiren hastalara ilerleyen dönemlerde akciğer kanseri teşhisi konabilir.
Teşhis
Akciğer kanseri teşhisinin konması için ilk olarak röntgende bir tümör tespit edilmelidir. Daha sonrasında ise tıbbi geçmişi, tütün mamullerinin kullanılıp kullanılmadığı, mesleki açıdan maruz kalınan maddeler, çevresel etmenler ve genetik yapısı gibi unsurlar öğrenilir. Kanserde şüphelenilmesi halinde balgam sitolojisi yani balgam tetkiki yapılır. Bu işlem sırasında akciğer mukozasında bulunan materyalin derin öksürük yardımıyla çıkarılması ve mikroskop yardımıyla incelenmesi gerekir. Oldukça kolay ve faydalı bir tetkiktir.
Akciğer kanseri teşhisinde kullanılan bir diğer teknik ise akciğer dokusunun incelenmesi. İnceleme sayesinde kanserli hücrelerin türü, ilerleme durumu ve hastalığın evresi belirlenir. Bu işlemin ardından bilgisayarlı tomografi çekilir. Böylece tümöre ulaşacak yol çizilir. Bronkoskopi ya da ince iğne biyopsisi teknikleriyle tümörden parça alınarak incelenir. Çıkan sonuca göre akciğer kanseri teşhisi konur. İnceleme sırasında kanserin diğer organlara yayılıp yayılmadığı da tespit edilebilir. Yayılması halinde biyopsi işlemi şüphelenilen organlarda da tekrarlanır.
Akciğer Filmi
Akciğer kanseri teşhisi için ilk olarak fiziki muayene yapılır. Ardından hastanın tıbbi geçmişi öğrenilir ve çift yönlü akciğer filmi çekilir. Çoğu vakada akciğer filmi, kitle sebebiyle akciğerde oluşan hasarı ortaya çıkarır. Fakat her vakada net sonuç vermeyebilir. Bu nedenle filmde çıkan anomali, akciğer tomografisi ile incelenmeli.
PET
PET işlemi, kanserin teşhis edildiği hastalara uygulanan bir teknik. İşlem, kanserli hücrelerde biriken şeker moleküllerine bağlanan düşük dozlu radyoaktif bir maddenin kullanılması ile gerçekleştirilir. Bu teknik ile hastalığın hangi evrede olduğu ve yayılma gösterip göstermediği belirlenebilir. Bu sayede en uygun tedavi belirlenmiş olur.
Bronkoskopi
Bronkoskopi aslında bir endoskopi tekniğidir. İşlem sırasında akciğerleri ve gırtlağın ardındaki solunum yollarını incelemek mümkün. Aynı zamanda teşhis ve tedavi için işlem yapmayı da sağlayan bir yöntem. Bronkoskopi uygulaması, ağızdan ışıklı bir tüpün ilerletilmesi ile yapılır. Bu tüp, soluk borusu ve bronşlara kadar ilerleme sağlayabilir. Ayrıca tüp yardımıyla küçük doku örnekleri alınarak inceleme yapmak da mümkündür.
Mediastinoskopi
Akciğer kanseri ileri evrelerde lenf bezlerine yayılma gösterebilir. Metastaz adı verilen yayılma başlamışsa, ameliyatın başarı yüzdesi hayli düşük olacaktır. Bu sebeple uygulanacak tedavi yöntemi belirlemek için lenf bezlerine biyopsi uygulanabilir. Bu durumlarda uygulanacak lenf biyopsisi işlemine mediastinoskopi ismi verilmiştir.
Torakoskopi
Akciğer kanserini teşhis etmenin birçok yolu vardır yalnız en çok yapılan yollardan birisi de hiç şüphesiz torakoskopidir. Bu işlem, torakoskop adı verilen cerrahi bir cihazla uygulanır. İşlem sırasında plevra boşluğunu doğrudan aydınlatmak ve incelemek mümkündür. Cihaz, optik sisteme sahip metal bir boru şeklindedir. Boru, çoğunlukla iki kaburganın arasına uygulanan küçük bir kesiden içeri ilerler. Aynı zamanda belirli tıbbi cihazların yarımı ile histolojik muayenede kullanmak üzere doku alınması ve plevrada bulunan yapışkanlığın giderilmesi gibi işlemler gerçekleştirilebilir.
Akciğer Ameliyatı Yöntemleri
Akciğer ameliyatı, hastalığın hangi evrede olduğuna ya da kitlenin büyüklüğüne bağlı olarak yapılır. Ameliyat, cerrahi onkolog tarafından gerçekleştirilir. Ancak alanında uzman bir göğüs cerrahı da ameliyat yapabilir. Akciğer kanseri ameliyatında tümörün tamamı ve yayılma halinde göğse yakın lenf bezleri alınmakta.
Akciğer ameliyatı açık ve kapalı yöntem olarak iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir. Kullanılacak teknik, hastalığın evresine ve hastanın tıbbi geçmişine bağlı olarak değişiklik gösterir.
Açık Yöntem - Torakotomi
Açık yöntemle yapılan akciğer ameliyatı sırasında göğse büyük bir kesi atılır. Bu sayede akciğerler doğrudan görülebilir. Torakotomi tekniğiyle akciğerin hasarlı bölgesi ya da vakanın durumuna göre tamamı alınır. Ameliyat, genel anestezi ile yapılır. Aynı zamanda akciğerlerde tümör tespit edilmesi, tümörün yeri ve büyüklüğüne bağlı olarak tercih edilir.
Anestezi verildikten sonra hasta sağlam olan kısım altta kalacak şekilde yan yatırılır. Ardından kürek kemiğinin alt kısmından kesi uygulanır. Böylece kaburga kemiklerinin arasından geçerek akciğerlere ulaşmak mümkün hale gelir. Ardından ameliyat uygulanır.
Açık yöntemle gerçekleştirilen ameliyatların ardından çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Sıklıkla yaşanan komplikasyonlar arasında bacaklar ve akciğerlerde pıhtılaşma, enfeksiyon ya da akciğerlerden hava sızması yer alır.
Fiyatları
Açık yöntemle yapılan akciğer ameliyatı, operasyonun uygulanacağı sağlık kurumu ve tercih edilen cerrahın fiyat politikasına bağlı olarak değişiklik gösterir. Aynı zamanda operasyonun gerçekleştirileceği şehir, hastanın sağlık sigortası gibi unsurlarda fiyatta değişiklik yaratan etmenler arasında yer alır. Bu nedenle en sağlıklı fiyat araştırması için sağlık kurumlarından randevu alarak muayene olunması gerek.
Robotik Yöntem
Robot yardımlı cerrahi yöntemler ve robotik yöntem, cerrahların daha esnek, özenli, güvenli ve kontrollü çalışmasına imkân tanır. Özellikle lenf bezlerindeki tümörlü hücrelerin temizlenmesinde daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlar. Ameliyat sırasında hayli küçük kesiler atılır. Bu sayede çok daha kısa ve kolay bir iyileşme süreci geçirilir.
Robotik yöntem, cerrahi aletleri tutan mekanik kollar ve kamera kolundan meydana gelen tıbbi cihazlarla gerçekleştirilir. Ameliyat esnasında cerrah, operasyon masasının hemen yanında yer alan bilgisayar konsolunun karşısında oturur. Bu sayede cihaz kollarını kontrol edebilir. Konsolda yansıyan görüntü, operasyon bölgesinin 3 boyutlu ve yüksek çözünürlüklü halidir. Cerrah konsoldan ayrılmadan ameliyat ekibini doğru şekilde yönetir. Bu sayede daha başarılı ameliyatlar yapılabilir.
Fiyatları
Robotik yöntemlerle yapılan ameliyat fiyatları, açık cerrahi ameliyat yöntemlerine göre daha pahalıdır. Ameliyat fiyatları hastanın sağlık sigortasına, operasyonun gerçekleştirileceği şehre, operasyonun yapılacağı hastaneye ve cerrahın fiyat politikasına bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu nedenle ameliyatın yapılacağı hastane ve ameliyatı yürütecek cerrah belirlendikten sonra net fiyat öğrenilebilir.
Kapalı Yöntem- Torakoskopi (VATS)
Kapalı yöntemle yapılan akciğer ameliyatları birçok açıdan daha kolaydır. Bu ameliyatlar, açık cerrahi operasyonlara göre çok daha kısa sürede tamamlanır. Aynı zamanda iyileşme süreci daha kolay ve kısadır. Ameliyat sonrası komplikasyonları, açık ameliyata göre daha düşük oranda ortaya çıkar. Hastanın yoğun bakımda kalmasına gerek kalmaz. Ve kişi, sosyal hayatına çok daha kısa sürede dönebilir.
Kapalı yöntem tekniği akciğer kistleri, tümörleri ve mediasten tümörlerinde uygulanabilir. Ayrıca göğüs boşluğunda biriken sıvının tahliyesi, akciğer biyopsisi ve diyafram ameliyatları sırasında da kullanılabilir.
Torakoskopi tekniği, göğüs kafesinin içerisinde yer alan çoğu hastalığın teşhis ve tedavi edilmesini sağlar. Operasyon sırasında minimal doku hasarı görülür. Ameliyata başlarken 1 ila 5 cm’lik küçük bir kesi uygulanır. Aynı zamanda açık ameliyat sırasında yapıldığı gibi kaburgaların arası açılmaz. Yalnızca bir kesi uygulandığı için iyileşme sürecinde ağrı hissi en az seviyeye düşer.
Fiyatları
Günümüz teknolojisinin gelişmesi ile birlikte tıp alanında da büyük gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerden biri de kapalı yöntem ameliyat imkanı tanıyan VATS tekniği. VATS tekniği ile hasta daha erken taburcu olur, ağrı hissi minimum seviyededir, günlük yaşama daha erken dönülür, kan kaybı, enfeksiyon ve diğer komplikasyonların görülme ihtimali en az seviyeye indirgenmiş olur. Ameliyatın yapılacağı sağlık kurumu, ameliyatı gerçekleştirecek olan cerrah ve hastanın sağlık sigortası ameliyat fiyatlarında değişikliklere sebep olabilir. Bu nedenle muayene sonrasında sağlık kurumunun fiyat politikasını öğrenmek en doğru yöntem olacaktır.
Tek Port Kapalı Ameliyat Yöntemi
Tek port kapalı ameliyat tekniği sırasında 2 ila 4 cm arasında bir kesi uygulanır. Bu işlem, hasta uyuduktan sonra gerçekleştirilir. Açılan delikten içeri 10 mm çapında bir kamera ilerletilir. Kamera görüntüleri bir ekrana yansıtır. İşlem sırasında kaburgaların arasının açılmasına gerek kalmaz. Ekrandaki görüntü üzerinden ameliyatı yapmak, akciğer hastalıklarının %90’ının tedavisi mümkün kılmakta.
Tek port kapalı ameliyat tekniği sırasında doku hasarı en aza iner. Aynı zamanda hastalar 2 ila 3 gün gibi kısa bir süre içerisinde taburcu olabilir. Ağrı hissi ise minimal düzeydedir.
Fiyatları
Tek port kapalı ameliyat yöntemi, en gelişmiş ve komplikasyonların en az görüldüğü ameliyat tekniklerinden biridir. Bu nedenle ameliyat fiyatları, diğer tekniklere göre farklılık gösterebilir. Fiyatlarda değişime yol açan diğer etmenler ise ameliyatın hangi sağlık kurumunda yapılacağı, ameliyatı yapacak olan cerrah ve ameliyat ekibinin fiyat politikası, hastanın sağlık sigortasını olup olmadığı ve operasyonun yürütüleceği şehrin fiyat politikasıdır. En doğru fiyatı öğrenebilmek için hastaneden randevu alarak muayene olmak ve fiyat politikalarını incelemek gerekir.
Akciğer Ameliyatı Öncesi
Akciğer hastalıklarının ameliyattan 15 gün önceye kadar sigaranın bırakılması gerekmektedir. Sigara içildiği takdirde hastalığın iyileşme süreci çok daha uzun olacaktır. Yaraların iyileşme süreci uzarken, balgam çıkarma gibi zorlayıcı komplikasyonlar da ortaya çıkar. Ameliyat gününe kadar hastanın günlük yaşam aktivitelerine devam etmesi tavsiye edilir. Özellikle spor yapan hastaların ameliyat gününe kadar sporu bırakmamaları önerilir.
Ameliyat öncesinde aspirin, steroid ya da kumadin benzeri ilaçlar kullanılıyorsa kesinlikle cerraha bilgi verilmesi ve doz düzenlemesi yapılması gerekir. Kanı sulandıran bu ilaçlar operasyonu tehlikeye atabilir. Bunun dışındaki tansiyon, kalp ya da akciğer ilaçlarının kullanımı bildirilerek hekim önerisiyle kullanmaya devam edilebilir.
Akciğer ameliyatı öncesinde dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise kişisel hijyendir. Erkek hastaların göğsünde bulunan kılları tüy dökücü kremle temizlemeleri gerekir. Temizlik işlemi sırasında jilet ve benzeri yöntemlerin seçilmesi, oluşacak yara ya da çizikler nedeniyle enfeksiyon oluşumuna yol açabilir.
Tetkikler
Akciğer ameliyatı öncesinde hastanın ameliyata uygun olup olmadığını anlamak için bazı tetkikler yapılır. Bu tetkiklerin ilki kan tahlilidir. Kronik hastalığı olmayan hastalar için koagulasyon parametreleri, tam kan sayımı, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, açlık kan glikozu ve elektrolitlerin ölçümü yapılır. Ancak kronik bir hastalık mevcutsa farklı değerler de ölçülür.
Kan tahlilinin ardından idrar testi yapılır. Bu işlem, ameliyat öncesi tetkiklerin en önemli aşamalarındandır. Alınan örneğe idrar kültürü ve tam idrar tetkiki yapılır. Sonraki aşama akciğer filmi ve EKG çekimidir. Kanserli hücrelerin yayılmasından (metastaz) şüpheleniliyorsa çekilen akciğer filminin ürolog tarafından incelenmesi gerekir. Aynı zamanda metastaz şüphesinin olduğu vakalarda akciğer tomografisi çekilmelidir.
EKG tetkikleri özellikle anestezi uzmanının incelemesi için gerekli bir basamaktır. İleri yaşta olan ya da kalp hastalığı olan hastalarda hayli özen gösterilmesi gerekli. Tetkik sonuçlarında herhangi bir anomali bulgusuna rastlandığı takdirde ilgili branştan bir uzmana başvurmak gerekir. Bu durumda ilave tetkikler ve tedaviler uygulanabilir.
Akciğer Filmi
Akciğer filmi, göğüs hastalıkları teşhisinin ilk adımıdır. Standart film, çift yönlü çekilir. İlk basamak filmi ile bulgular değerlendirilir. Teşhis konduktan sonra ise akciğerlerin yandan ve önden filmi çekilir. Bu sayede diyafram ve kalp arasında yer alan anomaliler belirlenir. Akciğer filmiyle bronşektazi, kanser ile kalp, yumuşak doku ve kemik hastalıkları hakkında bilgi sağlanır. Fakat her vakada net bilgi almak mümkün değildir. Hilus adı verilen pulmoner damarların yer aldığı bölgelerde dolgunluk varsa akciğer tomografisi çekilmeli.
Gelişen sanayi ile birlikte mesleki akciğer rahatsızlıkları büyük bir artış gösterdiği biliniyor. Bu nedenle özellikle fabrika işçilerinin senede bir kez düzenli akciğer filmi çektirmeleri gerek. Filmler, uzman bir radyolog tarafından değerlendirilerek 10 sene süreyle saklanmalıdır.
Biyopsi
Belirli bir doku parçasının mikroskopla incelenmesi için vücuttan çıkarılmasına biyopsi adı verilir. Kanser teşhisinde oldukça önemli bir yeri vardır. Günümüzde en çok başvurulan teknik ise iğne biyopsisidir. İşlem sırasında ince bir iğne yardımıyla dokudan örnek alınır. Örnek doku koparma ya da emme yöntemiyle gerçekleştirilir. Bu yöntem kapalı biyopsi adıyla da bilinir. Ancak ameliyat sırasında uygulanan biyopsi işlemine açık biyopsi adı verilir. Bu yöntem çok daha verimli sonuçlar doğurur.
Akciğer biyopsisi yapılması için 3 farklı durum bulunur. Bu durumlar akciğer dışında gelişen ve akciğere yayılan kanser hücrelerinin tespiti, akciğer kanseri ile akciğerde görülen iyi huylu tümörlerdir. Tümörlerin tespiti, fiziki muayene ve akciğer filmiyle gerçekleşir.
Akciğerlerde tespit edilen tümörlerin tipleri ve iyi ya da kötü huylu olduklarını anlamak için en doğru yöntem biyopsidir. Ayrıca hastalığın hangi evresinde olduğu da biyopsi ile tespit edilebilir. Biyopsi ile alınan örnek patoloji servisinde mikroskop ile incelenir. Akciğerlerin çevresinde bulunan lenf bezlerindeki büyüme, hepatit ya da siroz gibi hastalıklara karşı da biyopsi yapılabilir.
Akciğer biyopsisi, ameliyathane ya da steril şartlardaki polikliniklerde yapılabilir. Genellikle kalın ya da ince iğne biyopsisi tekniği tercih edilir. Alınacak örneğin ebatlarına bağlı olarak genel ya da lokal anestezi altında gerçekleştirilebilir. İşlem öncesinde hastanın en az 4 saat aç olması ve günübirlik yatışının yapılması gerekir. Anestezi işlemi öncesinde kan tahlili yapılır.
Biyopsi yolu, hastanın akciğer filmi ve bilgisayarlı tomografi ile birlikte belirlenir. İğne girdikten sonrasında bilgisayarlı tomografi ile izleme başlar. İğne çıktıktan sonrasında ise akciğer zarları arasında hava kalmaması ve kanamanın oluşmaması için izleme devam eder. 4 saat gözlem altında tutulan hasta taburcu edilmeden önce bir akciğer filmi daha çekilerek gerekli kontroller sağlanır. Daha sonrasında hasta günlük hayatına devam edebilir.
Biyopsi sonrasında akciğerlerde kanama görülürse bu durum kendiliğinden geçecektir. Bu nedenle ilave bir tedavi uygulanmasına gerek yok. Kanama komplikasyonu hastaların %2’sinde görülür. Bir diğer riski komplikasyon ise akciğer zarlarının arasında hava birikmesidir. Bu durum hastaların %6’sında meydana gelir. Akciğer boşluğuna geçici bir tüp takarak tedavi edilir. Aynı gün içerisinde tüp çıktıktan sonra hasta taburcu edilir.
Efor Testi
Efor testini yapmanın iki yöntemi bulunmaktadır. Bunlardan ilki yürüyüş bandı üzerinde kalp verilerinin alınmasıdır. İkinci yöntem ise jimnastik bisikleti üzerinde pedal çevirerek kalp verilerinin alınması ile olur. Her iki testte de amaç, hastanın efor sarf ederken nefes alıp verme yeterliliğini gözlemlemektir. Tüm kronik akciğer hastaları efor testi sırasında nefes darlığı yaşar. Bir diğer deyişle vücut efora uyum gösteremez.
Yürüyüş bandı üzerinde yapılan efor testi sırasında yavaş bir tempoyla başlanır. Ancak 3 dakika aralıklarla bandın eğimi ve hızı değiştirilir. Bu süre içerisinde sürekli olarak kan basıncı ölçülür ve EKG takibi yapılır.
Efor testinin en önemli noktalarından biri de istirahat EKG’sidir. Sonuçlar uzman bir doktor tarafından yorumlanmalıdır. Aksi takdirde EKG değişimi olan hastalarda net yorumlama yapılması mümkün olmaz.
İdrar Tahlili
İdrar tahlili, belirli bir miktar idrarın laboratuvar ortamında incelenmek üzere alınmasıyla gerçekleşir. Alınan idrarla vücudun bazı işlevlerini yerine getirip getirmediğini öğrenmek mümkün. İdrar sayesinde vücuttan atılan birçok madde suda erime özelliğine sahip olan metabolizma ürünüdür. İdrar örneğindeki maddelerin yoğunluğu değişme uğramışsa veya idrarda olmaması gereken maddeler varsa vücutta bazı anomaliler olduğu görülür. İdrarın hacmi, özgül ağırlığı ve renginde görülen değişimler de anomali belirtisidir.
İdrar içerisinde birçok inorganik ve organik madde mevcut. Bu maddelerden bazılarının varlığı tanı ve teşhis aşamasında hayli önemlidir. Akciğer ameliyatı öncesinde hastaya idrar tahlili yapılmasının nedeni ameliyata hazır olup olmadığını öğrenmek. Tahlil ile hastanın bilinmeyen diyabet, sistit ya da böbrek hasarı gibi hastalıklarının olup olmadığı öğrenilir. Sonuçlar beklenen düzeyde çıkarsa hasta ameliyata alınabilir.
EKG
EKG (elektrokardiyografi), kalbin elektriksel ritmini kâğıt üzerinde görmeye imkan tanıyan bir tetkiktir. İşlem sırasında göğüs, bacaklar ve kollara elektrotlar yerleştirilir. İşlem 5 ila 10 dakika içerisinde sona erer. Ağrı hissi görülmez. Yalnızca elektrotların yerleştirilmesi ve jel sürülmesi nedeniyle soğukluk hissedilir. Bölgede kızarıklık görülmesi tamamen normaldir. Birkaç dakika içerisinde kendiliğinden geçecektir.
EKG ile kalp genişlemesi, geçmiş dönemlerden gelen kalp hasarı, kalp büyümesi, ritim bozukluğu, kalbe giden kan miktarının düşmesi ve kalp zarındaki anomaliler gibi bilgilere ulaşmak mümkün. Kalp fonksiyonlarının değerlendirilmesi özellikle uygulanacak anestezi için oldukça önemlidir. Bu nedenle ameliyat öncesinde EKG tetkiki yapılması gerekli.
Kan Tahlili
Hastadan belirli bir miktarda kan alınarak laboratuvar ortamında incelenmesi işlemine kan tahlili adı verilir. Kan tahlili özellikle tanı ve teşhis aşamasında oldukça yardımcı bir testtir. Bu test ile hastalıkların nedenleri ve türü kesin olarak öğrenilebilir.
Tahlil, genellikle sabah saatlerinde ve aç karnına yapılır. Kanser şüphesi olan hastalarda kan örneğine Tümör Belirteç testi uygulanır. Ameliyat öncesinde alınan kan örneğinde ise kolesterol, glukoz, üre, trigliserit ve kreatin gibi değerler incelenir. Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının, kan hücresi değerlerinin, pıhtılaşma ve kanama sürelerinin, kanama risklerinin, enfeksiyonun ve kansızlığın ideal seviyede çıkması halinde hasta ameliyata alınabilir.
Ameliyata Hazırlık
Ameliyat öncesinde yapılan hazırlıklar temelde hastanın genel sağlık durumunun, anestezi uygulanıp uygulanamayacağının ve yapılacak ameliyatı kaldırıp kaldıramayacağının incelenmesine dayanır. Her ameliyat vücuda kontrollü ve bilinçli şekilde uygulanan bir travmadır. Bu nedenle her aşama özenle planlanmalıdır.
Ameliyat öncesi tetkiklerin ardından hastanın operasyona uygun olduğu belirlenirse diğer hazırlıklara geçilir. Bu aşamada en az risk ve en düşük komplikasyon riski için hastanın uyması gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallardan bazıları vücuttaki tüylerin temizlenmesi, yeme ve içmenin kesilmesi, sigara ve alkol kullanımının bırakılması, suyla ilaç alınmasıdır. Ancak hasta operasyona uygun değilse ameliyat tarihi ertelenir.
Yeme İçmenin Kesilmesi
Akciğer ameliyatı yapılacak hastanın, operasyondan en az 6 saat önce yeme ve içmeyi bırakması lazım. Midenin dolu olması halinde anestezi verilirken kusma olabilir. Bunun sonucunda ise mideden çıkan sıvının soluk borusuna kaçması ve hastanın sağlığını riske atma ihtimali bulunur. Bu nedenle ameliyata boş mideyle girilmesi gerek.
İlaçla Suyun Alınması
Ameliyattan önce en az 6 saat mide boş olmalıdır. Su dahil olmak üzere hiçbir şey içilmemelidir. Ancak kullanımı zorunlu bazı ilaçlar olabilir. Bu ilaçları doktor bilgisi dahilinde çok az miktarda su ile içmenize izin verilebilir.
Enfeksiyon Riskini Önlemek İçin Vücut Kıllarının Temizlenmesi
Akciğer ameliyatına girmeden önce uygulama bölgesinde bulunan kılların temizlenmesi gerekir. Aksi takdirde bu kıllar cerrahi işlemlerin yapılmasını zor bir hale getirir. Aynı zamanda pansuman ve dikiş işlemlerini zorlaştırıp, ameliyat sonrasında enfeksiyon oluşumuna sebep olabilir.
Vücut kıllarının temizlenmesi için tüy dökücü kremler ya da kıl kesme makinesi kullanılmalıdır. Tıraş bıçakları ise çizik ve kesik oluşturması ihtimali nedeniyle kesinlikle tercih edilmemelidir. Çünkü bu çizik ve kesikler, enfeksiyon oluşumu için elverişli bir ortam yaratır. Tüy dökücü kremler ise bazı hastalarda cilt tahrişi ya da alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Bunun sonucunda ise ameliyat tarihinin ertelenmesi gibi sonuçlar ortaya çıkar. Bu nedenle tüy dökücü krem uygulaması yapılmadan önce belirtilen şekilde alerji testi uygulanmalı.
Kılları ameliyat odasında temizlenmesi sterilliği tehdit edeceği için uygun değildir. Bu nedenle hasta mahremiyetinin korunacağı konforlu bir ortam tercih edilmeli. Kıllar, operasyonun gerçekleştirileceği gün temizlenmeli.
Sigara ve Alkolün Bırakılması
Akciğer ameliyatına girmeden 15 gün öncesinde sigara kullanma alışkanlığı bırakılmalı ya da en aza indirgenmelidir. Aksi takdirde anestezi işlemi zorlaşır. Ayrıca operasyon sonrasında akciğer hastalığı riski artarak iyileşme sürecinin zorlu geçmesine sebep olur.
Alkol kullanımı karaciğeri yorarak düşük kapasitede çalışmasına yol açar. Bu nedenle ameliyata 1 hafta kala alkol tüketiminin bırakılması gerekir. Aksi durumda ameliyat riske girerek hastanın sağlığını olumsuz etkiler.
Hastanede Kalış
Akciğer ameliyatı öncesinde bazı hastaların birkaç gün önceden hastaneye yatması gerekebilir. Ancak çoğu hasta ameliyat günü ya da ameliyattan bir gün önce hastaneye yatırılır. Hastanede kalınan süre boyunca hasta operasyona hazırlanır. Burada yapılan en önemli hazırlık ise hastanın bağırsaklarının ve midesinin boşaltılmasıdır. Aksi takdirde anestezi altında bulunan hasta kusabilir ve yemek artıkları soluk borusuna kaçabilir. Bu nedenle operasyondan 6 saat önce gıda alımı kesilmeli.
Hastaneye yatırılan hastaya belirli tetkikler uygulanır. Özellikle şeker hastalarının ameliyat sabahı kan şekeri ölçülür. Çıkan sonuçlar ise diğer tetkik sonuçları ile birlikte anestezi uzmanına iletilir. Ameliyat günü hastaneye yatırılan hastaların operasyona aç gelmeleri oldukça önemlidir.
Refakatçilerin Bilgilendirilmesi
Her hastanın bir refakatçisi olması gerekir. Bu nedenle ameliyata girmeden önce refakatçi olacak kişi belirlenmeli. Refakatçi kişi, hekim onayı ve tavsiyeleri ile hastaya yardım etmelidir. Hastanın günlük ihtiyaçları ve kişisel bakımı ile ilgilenmek refakatçinin görevidir. Aynı zamanda hastanın psikolojisine ve hastalığına uygun davranmak, hekim tarafından reçete edilen ilaçların ihmal edilmeden içirilmesi, hastanın yürümesine yardımcı olunması ve gerekli durumlarda egzersiz yapılmasına yardımcı olunmasından da refakatçi sorumludur.
Refakatçi, ameliyat sona erdikten sonra hekim ve hasta ile sağlıklı iletişim kurarak planlama yapmalı. Hastanın hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığı için hekim tavsiyelerine titizlikle uymalıdır.
Enfeksiyon Riskini Azaltmak İçin Hasta Ziyaretlerinin Kısıtlanması
Hasta ameliyattan çıktıktan sonra yapılacak ziyaretler belirli kurallar içerisinde gerçekleştirilmeli. Öncelikle hastane kurallarına ve ziyaret saatlerine uymak gerek. Hasta ziyaretinde mümkün olduğu kadar ziyaret süresini azaltmak ve hastayı çok konuşturarak yormamak gerekmektedir. Hastanın sağlığı açısından ideal ziyaret süresinin 15 dakikayı geçmemesinini önermekteyiz.
Ziyaret sırasında gürültü yapılmamalı, odada bulunan diğer hastalar da düşünülmelidir. Ayrıca gereksiz sorular sormaktan kaçınmak gerekir. Hastanın odasına en fazla 2 kişinin girmesi önerilir. Hasta yatağına oturmak gibi dezenfeksiyonu olumsuz etkileyecek, hastanın yememesi gereken şeyleri ikram etmek gibi davranışları da sergilemekten kaçınmak gerekir.
Komplikasyon Gelişimine Karşı Hastanın Düzenli Kontrolü
Ameliyattan çıkan hastada komplikasyon görülmemesi için düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Ayrıca ameliyat öncesinde hastanın doğru şekilde değerlendirilmesi, muhtemel komplikasyonların ve komplikasyona yol açacak etmenlerin bilinmesi, gerekli önlemlerin alınarak hastanın izlenmesi de gereklidir. Komplikasyonlar ne kadar erken fark edilirse o kadar kolay şekilde tedavi edilir.
Hastaların vücut ısıları operasyondan sonra düşebilir. Bu durum ameliyathanenin soğuk olması, hastanın vücudunun çıplak olması, hastanın hareketsiz kalması, verilen serum ve kan benzeri ürünlerin soğuk olması gibi sebeplerden dolayı meydana gelir. Bu nedenle üşüme ve titreme gibi etkiler görüldüğünde panik yapmamak gerekir. Hekim onayı alındıktan sonra hasta çeşitli yollarla ısıtılabilir.
Ameliyattan sonraki ilk 24 saat içerisinde hastanın ateşi çıkabilir. Bu durum tamamen beklenen bir etkidir. Ancak 48 saat geçmesine rağmen hastanın ateşi düşmüyorsa bu ciddi bir komplikasyondur. 72 saatin ardından hala ateşi olan hastalarda yara enfeksiyonu oluşmuştur.
Ameliyat sonrasında görülen en ciddi komplikasyon enfeksiyondur, bazı vakalarda ölümle sonuçlanabilir. Bu komplikasyon kendini yara yerinin aşırı ısınmış olması, sertleşmesi, kızarması, irin oluşması, şişmesi ile hastanın ciddi baş ve vücut ağrısının olması gibi belirtilerle gösterir. Yara yerinden irinle karışık kan sızması görülüyorsa acilen müdahale edilmesi gerekir.
Hastanın kendini halsiz ve bitkin hissetmesi, tuvalete çıkarken problem yaşaması, kusma ve iştah sorunları takip edilmesi gereken sorunlardır. Ameliyat sonrası komplikasyonlar yalnızca hastanede gerçekleşmeyebilir. Hasta taburcu olduktan sonra refakatçisi tarafından takip edilmeli ve herhangi bir problemde hekime ulaşmalıdır.
Akciğer Ameliyatı Sonrası
Akciğer ameliyatı ortalama olarak 3 saat içerisinde tamamlanır. Ameliyattan çıkan hasta bir gün süreyle yoğun bakım servisinde kalır. Burada hasta, ameliyat sonrası takiplerin yapılabilmesi için monitöre bağlanır. Hemşireler, her saat düzenli olarak hastanın yeterince oksijen alıp alamadığını kontrol eder. Hasta, hekim tavsiyesine bağlı olarak oturtulabilir ve kısa yürüyüşlere çıkabilir.
Hastaneden taburcu olmak genellikle bir hafta sürer. Ancak bu süre hastanın iyileşmesine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ziyaretçilerin, ziyaret saatlerine ve hastane kurallarına uyması gerekir. Aynı zamanda ortam sterilizasyonunun bozulmaması için hastayla mesafe korunmalıdır.
Taburcu olan hasta hekimin reçete ettiği ilaçları düzenli olarak kullanmalı, tavsiyelere uymalı ve kontrol muayenelerine aksatmamalı. Aynı zamanda günlük hayata dönmek için belirlenen sürenin dolmasını beklemeli, kişisel hijyenine ve kaldığı ortamın sterilizasyonuna dikkat etmelidir.
Ameliyat sırasında tümörden parça alınmışsa, patoloji sonuçları çıktıktan sonra radyoterapi ya da kemoterapi uygulanabilir. Bu tedaviler doktor tarafından belirlenir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Akciğer ameliyatından çıkan hastalar taburcu olduktan sonra belirli bir ölçüde günlük hayatlarına dönebilirler. Ancak güç kullanmayı ve solunumu zorlayacak eylemlerden kaçınmak gerek. Ameliyat sırasında alınan dokunun ebatlarına bağlı olarak fazla oksijen alımı gerektiren sporlar uzak durulur. Ayrıca sigara içmek ve içilen ortamlarda kalmak kesinlikle kaçınılması gereken kuralların en önemlisi.
Ameliyatın ardından hasta kendisini bitkin ve yorgun hissedebilir. Fakat yeterli istirahat ve uygun beslenme ile bu durumun üstesinden gelinebilir. Tarım ilaçlarından arıtılmış organik besinleri tercih etmek sağlık açısından daha doğru olacaktır. İlk günlerde soluk alıp vermekte zorluk çekilmesi normaldir. Bu zorluk zamanla kendiliğinden geçecektir.
Ameliyatın sırasında akciğerin hasarlı olan tarafı komple alınabilir. Ancak tek akciğer ile de sağlıklı bir hayat geçirmek mümkün. Bunun için günlük yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesi, fizik tedaviden yararlanmak ve doğru egzersizleri yapmak gerekir. Fizik tedavi ile doğru soluk alıp verme ve öksürme gibi alışkanlıklar kazanılabilir. Bu sayede nefes darlığı gibi problemler yaşanmaz ve akciğerler temizlenir. Aynı zamanda omuz eklemleri işlevlerini kaybetmez ve nefes alırken kullanılan kaslar güçlenir.
Sigara ve Alkolün Bırakılması
Ameliyatın ardından sigara ve alkol alışkanlıklarına geri dönmek, hastalığın kendisini nüks etmesi açısından oldukça tehlikelidir. Sigara öksürüğe sebep olarak göğüs kemiği ve ameliyat kesilerinin zorlanmasına yol açar. Bu nedenle iyileşme süreci oldukça zor ve ağrılı bir hal alır. Bu nedenle günlük hayat faaliyetleri kısıtlanır ve kişinin yaşam kalitesinde düşüş meydana gelir.
Yapılan araştırmalar, her 100 hastadan 45’inin ilk üç aydan sonra yeniden sigara ve alkol kullanmaya başladığını göstermiştir. Ancak bu durum kişinin sağlığını hayati derecede olumsuz etkiler. Bu nedenle sigara ve alkol kullanılmaması, sigara dumanının olduğu ortamlarda bulunulmaması gerekir.
24 Saat İçinde Banyo Yapmama
Akciğer ameliyatı sonrasında hastanın ilk 24 saat içerisinde duş almaması gerekir. Hasta, genellikle bu süre içerisinde yoğun bakım servisinde bulunur. Ancak ameliyat kesileri tamamen iyileşene kadar duş alırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.
Hasta taburcu olduktan sonra ameliyat kesilerinde akıntı yoksa ılık suyla duş alabilir. Fakat ameliyat bölgesine akan su tutulmamalı, lif ya da kese gibi uygulamalar yapılmamalı. Duş süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalı. Sabun kullanmak herhangi bir probleme yol açmaz. Ancak doğrudan yara bölgesine temas ettirmemeye ve kurulanırken yara bölgesine havluyla tampon yapmaya özen göstermek gerek.
Dikişler alındıktan bir hafta sonra normal duş alışkanlıklarına dönülebilir. Ancak ilk üç ay boyunca şok havuzu gibi çok soğuk ortamlara ya da sauna gibi çok sıcak ortamlara girmekten kaçınmak gerekiyor.
Zorlayıcı Etkinliklerden Kaçınma
Akciğer ameliyatı sonrası taburcu olan hastalar, 3 hafta ila 3 ay içerisinde günlük hayatlarına dönebilirler. Ancak ilk 3 ay iyileşme süreci için oldukça hassas bir dönemdir. Bu nedenle iyileşme tamamlanana kadar kişilerin kendilerini zorlayacak eylemlerden kaçınması gerekir.
Hastalar özellikle nefes darlığı ve solunum sistemini zorlayacak hareketlerden kaçınmalı. Aksi halde iyileşme süreci zorlaşır. Aynı zamanda dikişlerin atmaması için ağır kaldırmak ya da ağır egzersizler yapmamak gerekir. Günlük hayat aktivitelerinin sınırları hekim tarafından çizilir. Hastalar, doktor önerilerine titizlikle uymalıdır.
Ameliyat Bölgesinin Zorlanmaması
Ameliyat sonrasında konforlu ve hızlı bir iyileşme süreci geçirmek için ameliyat bölgesinin zorlanmamasına dikkat edilmesi gerekir. Yara bölgesinin etrafında ağrı, kaşıntı, uyuşukluk ve hafif morlukların görülmesi beklenen bir etkidir. Dikişlerin atmaması ve ameliyat bölgesinin zorlanmaması için ağır taşımaktan kaçınmak, duş sırasında yara bölgesine temas etmemek gerekir.
Ameliyatın ardından belirtilen sürelerde düzenli olarak pansuman yapılması gerekir. Bu pansumanlar yaranın steril olarak ve daha hızlı şekilde iyileşmesi için gereklidir. Yara bölgesini zorlama sonucunda kanama ya da şiddetli ağrı hissi olursa vakit kaybetmeden bir sağlık kurumuna gidilmesi gerekir.
Ayakta Yapılacak İşlerden Uzak Durma
Akciğer ameliyatı sonrasında iyileşme süreci oldukça önemlidir. Hastanın bol bol istirahat etmesi iyileşme sürecini daha kolay hale getirir. Taburcu olduktan on gün sonra genellikle dikişler alınır. Bu işlemin ardından günlük hayata geri dönmek mümkündür. Ancak hastayı ve yara bölgesini zorlayacak eylemlerden kaçınmak gerekir.
Ameliyattan bir ay sonra hafif ev işleri yapılabilir. Aynı zamanda hafif egzersizler ve bahçe işleri de yapılmaya başlanabilir. Ancak ilk iki ay içerisinde ağır yükler taşımak ve zorlayacak egzersizlerden kesinlikle kaçınılmalı.
Denize Girmeme
Akciğer ameliyatı aslında hastanın tedavi sürecinin yarısıdır. Bu nedenle ameliyat sonrası dönemi titiz ve özenli olmak gerekir. Ameliyatın ardından denize girmek için en az 6 hafta beklemek gerekir. Bu süreç içerisinde dikişler alınır ve ameliyat sırasında atılan kesiler kapanmış olur. Daha erken süre zarfında denize girmek ise enfeksiyon komplikasyonlarına yol açabilir. Denize girilecek bölgede suyun temiz olduğundan emin olmak gerekir.
Havuzda enfeksiyon riski daha fazladır. Bu nedenle ilk 2 ay içerisinde havuza kesinlikle girmemek gerekir. Ancak daha erken sürede havuza ya da denize girilmek isteniyorsa opsite adlı koruyucu spreyler kullanılabilir. Bu sprey, yara bölgesini sudan ve zararlı mikroorganizmalardan korur.
Komplikasyonlar
Akciğer ameliyatı sonrasında diyaframda işlevsel sorunlar, enfeksiyon, ağrı, seruma birikmesi, kosta kırıkları ve zedelenmesi, göğüs duvarı hernileri, damar hasarı ve benzeri komplikasyonlar ortaya çıkabilir. En çok görülen komplikasyonlar akciğerde ödem oluşması, kanama, ampiyem ve kalıcı hava kaçağıdır. Komplikasyonlar, ameliyattan sonraki 6 ay içerisinde meydana gelebilir.
Ameliyatın ardından herhangi bir komplikasyon gelişmesi halinde vakit kaybetmeden bir sağlık kurumuna gidilmesi, kesinlikle ihmal edilmemesi gerekir.
Ani Ölüm
Akciğer ameliyatı sırasında bir lobun tamamı alınmışsa ani ölümlerin meydana gelme oranı %2’dir. Bu durum ameliyat sırasında ya da ameliyattan sonraki ilk ay içerisinde ortaya çıkabilir. Sol ya da sağ akciğerin tamamı çıkarılmış ise bu oran %5 ila %7 arasında değişiklik gösterir. Bu nedenle ameliyat öncesinde hasta değerlendirmesinin özenli yapılması ve ameliyat sonrası süreçte dikkatli olunması gerekir.
Ameliyat Bölgesinde Şiddetli Ağrı
Ameliyat sonrası bölgede oluşan ağrı çok üzerinde durulmayan bir komplikasyondur. Birçok hasta bu ağrıları normal karşılayarak dayanmaya çalışır. Fakat şiddetli ağrılar kesinlikle üzerinde durulması gereken bir sorundur. Bu ağrıların önlenmemesi halinde ağrı kronikleşebilir. Bu nedenle anestezi etkisi geçtikten hemen sonra ağrı kesici ilaçlar kullanılmaya başlanmalı. Aynı zamanda hekim önerisi ile fizik tedaviye başlamak da ağrı hissinin azalmasına yardımcı olacaktır.
Fizik tedavi, bilinçli ağrı kontrolünü mümkün hale getirir. Aynı zamanda hastanın doğru soluk alması ve öksürmesi gibi egzersizleri içerir. Ancak bu egzersizlerin gereğinden fazla yapılması solunum depresyonu adı verilen duruma yol açabilir. Bu nedenle uzman bir fizyoterapist ile birlikte yapılmalı.
Kanama
Akciğer ameliyatı sonrasında ameliyat edilen bölge ve çevresinde kanama olması çok tehlikeli olmasının yanı sıra yapılacak olan teşhisin hızı, müdahalenin çabuk olması oldukça önemlidir. Saatte 200 cc ve üzeri kanama, ciddi kanama olarak kabul görür. Kanama genellikle bronşial damarlar ya da ana damarların bağlanması sırasında oluşan sebepler nedeniyle ortaya çıkar.
Kanama riskini en aza düşürmek için ameliyattan önceki iki hafta boyunca kan sulandırıcı ilaçların kullanımı kesilmeli. Ameliyatın ardından ise hekim önerisi ile kullanımına başlamak gerek. Akciğerlerde kanama görülmesi halinde retorakotomi yapılması gerekir. Kanamanın önlenmesi için ameliyat sırasında kanama kontrolünün titizlikle yapılması büyük önem taşır.
Nefes Alamama
Ameliyat sırasında hastaya verilen anestezi, öksürme isteğini bastırır ve normal derinlikte nefes almayı zorlaştırabilir. Derin nefesler almak ise akciğerlerde tahrişe sebep olabilir. Akciğerde mukus adı verilen sıvının birikmesi, yüzeysel nefes almaya yol açar. Daha sonrasında ise enfeksiyon kaynaklı solunum problemleri gözlemlenebilir.
Ameliyat sonrasında nefes alamama komplikasyonu sebebiyle kesik kesik ve hızlı nefes almak, nefes darlığı, cildin ya da dudakların mavileşmesi ve kalp atışının hızlanması gibi etkiler ortaya çıkabilir.
Hastanın yeterli düzeyde nefes alamaması durumunda spirometre adı verilen bir cihaz kullanılabilir. Bu cihaz ile solunum ölçülebilir, derin ve yavaş almaya alışmak mümkün hale gelir.
Alerjik Reaksiyonlar
Ameliyat sırasında kullanılan dezenfeksiyon sıvıları bazı hastalarda alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Ancak bu durum en fazla 2 hafta içerisinde geçecektir. Dezenfeksiyon sıvılarının kullanımı, özellikle enfeksiyon riskini azaltmak için büyük önem taşır. Yara bölgesinin enfekte olması halinde yara daha geç iyileşir ve iyileşmenin ardından estetik açıda nahoş bir görüntü ortaya çıkar. Bu enfeksiyonun kana karışması halinde ise ölüm vakaları görülebilir. Bu nedenle dezenfeksiyon sıvılarının kullanımı kesinlikle gerekli.
Enfeksiyon
Enfeksiyon, ameliyat sonrası komplikasyonların en önemli ve en ciddi olanıdır. Her 100 hastanın üçünde görülen bu durum, ölüm vakalarıyla bile sonuçlanabilir. Bu nedenle enfeksiyon riskini önlemek için gerekli olan tüm tedbirler alınmalı. Ameliyat sırasında kullanılacak tüm aletler ve ameliyathane sterilize edilmeli.
Enfeksiyon genellikle ileri yaştaki hastalarda, şeker hastalarında ve fazla kiloları olan hastalarda daha sık görülür. En önemli belirtileri ise dayanılması güç ağrı, solunum problemleri, yara bölgesinin şişmesi, kızarması, irin ya da kanama gibi sorunların oluşmasıdır.
Ameliyattan çıktıktan sonra hastanın bacaklarında ağrı, şişlik ya da kızarıklık gibi problemler ortaya çıkarsa kan pıhtısı ya da enfeksiyon oluşumunun işaretidir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden hekime danışmak ve en uygun tedavinin belirlenmesini talep etmek gerekir.
Yan Etkiler
Akciğer ameliyatı sırasında ne kadar titiz ve özenli çalışılsa da bazı yan etkiler ortaya çıkabilir. Bu durum özellikle kronik hastalığı olan kişilerde, ileri yaştaki hastalarda ya da akciğer ile birlikte farklı bölgelerden doku alınan güç ameliyatlarda görülür. Yan etkilerden bazıları sokunum güçlüğü, bitkinlik, nefes darlığı, çabuk yorulma, ameliyat bölgesi ve çevresinde ağrı, doku hassasiyetidir.
Solunum Zorluğu
Akciğer ameliyatı sonrasında solunum zorluğunun olması %3 görülen bir yan etki. Özellikle anesteziden çıktıktan sonra hastada yüzeysel nefes alma problemi görülebilir. Bu durum özellikle ileri yaştaki hastalarda, kilo problemi olan hastalarda ve şeker hastalarında ortaya çıkar. Hasta derin nefes almaya çalışırsa solunum yollarında tahriş oluşur. Bu durum ise nefes almayı daha zor bir hale sokar.
Hastalarda görülen solunum bozuklukları kendisini hızlı soluk alma, nefes darlığı ve kalp ritminde bozulmalar eşliğinde gösterir. İleri evrelerde dudaklar ve ciltte mavileşme ortaya çıkar. Solunum zorluğu çeken hasta, bu durumu derhal doktoruna bildirmelidir. Bu sayede spirometre cihazının kullanımı gibi müdahalelerle gerekli tedavi sağlanır.
Nefes Darlığı
Nefes darlığı yalnızca akciğer ameliyatlarının değil; genel anestezi ile uygulanan çoğu ameliyatın yan etkisi olarak ortaya çıkar. Ameliyattan çıkan hasta uyandırma odasına alınır. Burada solunum tetkikleri izlendikten sonra yoğun bakım servisine alınır. Anestezi sırasında verilen ilaçlar vücutta bulunan tüm kasları gevşetir. Gevşeyen akciğer kasları, nefes alıp verirken normal kapasitesiyle çalışamaz. Bunun sonucunda ise nefes darlığı ortaya çıkar.
Nefes darlığının ileri derecede olduğu vakalarda hasta solunum makinesine bağlanır. Ayrıca entübasyon işlemi uygulandıktan sonra monitörize edilerek değerleri izlenir. Anestezi ilacı vücuttan tamamen atıldıktan sonra hasta yeniden kendi kendine nefes alıp verebilir.
Bitkinlik
Akciğer ameliyatı sonrasında halsizlik, bitkin hissetmek, baş ağrıları, baş dönmesi ve mide bulantısı gibi yan etkilerin ortaya çıkması tamamen normal. Bu durumla baş etmek içinse özellikle sıvı tüketimine dikkat etmek gerek. Hasta bitkinliği üzerinden atmak için yeterli su içmeli, kafeinden uzak durmalı ve yeterince protein almalıdır. Gerekli durumlarda doktorun önerdiği vitamin ilaçlarının takviyesi ve doğru beslenme programı ile bu durum çok daha kolay şekilde tedavi edilecektir.
Çabuk Yorulma
Akciğer ameliyatı sonrasında hastada solunum bozuklukları ve nefes darlığı ortaya çıkabilir. Bu durum hastaların %3’ünde kendini gösterir. Düzenli ve normal kapasitede nefes alamayan hasta, yaptığı işlerde daha kolay yorulabilir. Akciğerden çıkarılan dokunun boyutları bu durum ile doğru orantılıdır.
Ameliyattan çıkan hasta yeterince dinlenmeli ve özellikle kaliteli bir gece uykusu geçirmeli. Ameliyat tarihi geride kaldıkça bu şikâyet yavaş yavaş ortadan kalkar. Dikişler alındıktan on gün sonra hasta, basit günlük hayat eylemlerini yerine getirebilir. Akciğer ameliyatı sonrasında çok uzun süre hareketsiz kalmak ya da iyileşme süreci bitmeden kendini çok zorlamak kesinlikle kaçınılması gereken durumlardır. En ideal tempo ise kontrol muayenesi sırasında hekimle görüşerek belirlenmeli.
Doku Hassasiyeti
Akciğer ameliyatı ardından özellikle yara çevresinde doku hassasiyeti oluşabilir. Ameliyat kesisinin etrafında kızarıklık, kaşıntı, uyuşma, ağrı ya da hafif morluklar görülebilir. Bu durum düzenli pansuman ile zaman içerisinde kaybolur.
Doku hassasiyetinin oluşması halinde özellikle duş alırken yara çevresini akan sudan ve lifle ovalamak gibi eylemlerden korumak gerek. Ayrıca çarpma ve vurma gibi travmalardan da sakınmak gerekir. Doku hassasiyetinin taburcu olduktan sonra oluşması halinde bu durum derhal hekime bildirilmeli.
Ameliyat Bölgesi ve Çevresinde Ağrı
Göğüs ve akciğerlere yapılan büyük ameliyatların sonucunda şiddetli ağrılar görülebilir. Ancak bu durum operasyon sırasında kullanılan tekniğe bağlı olarak değişiklik gösterir. Ayrıca uygulanan travmanın derinliği, ameliyat süresi, ameliyat alanının genişliği ve kesinin türü de ağrıyı belirleyen etmenler arasında yer alır. Her yüz hatanın 15’i hafif ağrısı, 25’i orta şiddetli ağrısı ve 60’ı şiddetli ağrısı olduğunu belirtir.
Ameliyat sonrası ağrı hissinin en aza indirgenmesi için dokulara nazik müdahalelerde bulunulması, anestezi sırasında tüm kasların iyice gevşediğinden emin olunması ve ameliyat süresini minimum seviyede tutmak gerekir. Öksürmek ve derin nefes almak dikişleri zorlayan eylemler olduğu için ağrı şiddetinde artışa yol açar. Aynı zamanda hastanın endişeli olması ve korkularının olması ağrı eşiğini düşürmekte. Bu nedenle ameliyat sonrası iyileşme süreci hakkında bilgi vermek hastanın endişelerini gidermek hayli önemli.
Sık Sorulan Sorular
Hastalığınız, tedaviniz ve iyileşme süreciniz hakkında ne kadar bilgi sahibi olursanız bu süreci o kadar iyi atlatırsınız. Bu nedenle sizin için akciğer ameliyatı hakkında sık sorulan soruları derledik.
Akciğer Ameliyatında Kaburga Kesilir Mi?
Akciğer ameliyatı açık cerrahi ve kapalı robotik yöntemlerle yapılabilir. Uygulanacak ameliyat türü hastalığın hangi evrede olduğuna, hastanın genel sağlık durumuna ve hastalığı yayılıp yayılmadığına bağlı olarak değişiklik gösterir. Akciğerden bütün bir lob alınacaksa ya da büyük bir doku çıkarılacaksa açık cerrahi yöntemler tercih edilir. Bu işlemin yapılabilmesi için kaburgalar kesilir. Ancak robotik yöntemlerle uygulanan ameliyatlarda yalnızca 1 ila 5 cm arasında kesiler atılır. Bu kesilerden içeri girerek cerrahi aletlerle müdahale yapılır. Robotik yöntemle yapılan akciğer ameliyatlarında kaburgalar kesilmez.
Akciğer Ameliyatı Kaç Saat Sürer?
Akciğer ameliyatları genel olarak 3 ila 5 saat arasında tamamlanır. Süre, hastaya anestezi uygulandığı an başlar. Ancak ameliyatta çıkarılacak dokunun büyüklüğü, yapılacak işlemler, hastanın genel sağlık durumu, kullanılacak teknik ve cerrahın el pratiğine bağlı olarak bu sürede değişiklikler meydana gelebilir.
Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?
Akciğer ameliyatlarında hiç şüphesiz en önemli mevzu hastanın enfeksiyon komplikasyonuna karşı çok iyi korunabilmesidir. Bunun için akciğer ameliyatı olan hastanın odası sağlığı ve iyileşme süreci açısından steril olmalıdır. Ayrıca ameliyat olan hastanın sosyal hayatında yapacak olduğu aktivitelere de dikkat etmesi gerekmektedir. Özellikle deniz ve havuz gibi yüzme sporu içeren faaliyetlerde enfeksiyon riski oldukça yüksektir. Hasta yaralarının tamamen iyileştiğini anladığı an yüzebilir. Ancak banyo konusuna değinecek olursak hasta banyo yapabilir yalnız yarasını ovalamamalı çok fazla su altında kalmaması gerekmektedir.
Ameliyat olan hasta özellikle sağlığı açısından düzenli bir şekilde pansuman ve kontrollerini yapmalıdırlar. Akciğer ameliyatı olduktan sonra uzun süre hasta hareketsiz kalmamalı ve bir an önce ben iyileştim diyerek bazı yanlış hareketlerde bulunmaması gerekir. Hasta ameliyattan sonra tam anlamıyla iyileştim diyebilmesi için doktorun onayınını ve tavsiyelerini almalıdır. Eğer hasta doktorun tavsiyelerini almazsa zamanla kaslarının zayıflamasına neden olarak kronik hastalığın ortaya çıkmasına sebep olabilir veya başka sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlar yara yerinin iyileşme sürecinin sancılı olmasını neden olmaktadır. Ameliyattan çıkan hasta kendi sağlığını düşünüyorsa sigara ve alkol kullanmamalıdır. Aynı zamanda ameliyat olan hasta sigara içilen ortamdan kesinlikle kaçınmalıdır. Hastanın daha çabuk iyileşmesi için sağlıklı bir şekilde beslenilmelidir. Özellikle organik yiyecekler tercih edilmesi hasta açısından faydalı olacaktır. Ameliyat olan hasta yara yerinin kendini daha çabuk toplaması için çok iyi bir şekilde uykusunu almalıdır. Bütün bunlara ek olarak doktorun önerileri doğrultusunda hastanın fizik tedavi aktivitesinden faydalanması sağlanabilir.
Akciğer Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci?
Akciğer ameliyatı sonrası iyileşme süreci hastanın sağlık durumu, operasyonun büyüklüğü ve kullanılan tekniklerine göre farklılık gösterebilir. Robotik cerrahi ile yapılan operasyonlardan bir hafta sonra belirli bir ölçüde günlük hayata dönmek mümkün. Ancak açık cerrahi tekniklerle yapılan operasyonlarda bu süre 20 ila 30 gün arasında değişiklik gösterir.
İyileşme sürecinde hastanın kendisine dikkat etmesi, kendini zorlamaması, kontrol muayenelerini ihmal etmemesi ve hekim tavsiyelerine uyması hayli önemlidir. Aksi takdirde iyileşme süreci uzar ve daha zor bir hale bürünür.
Kapalı Akciğer Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Kapalı akciğer ameliyatı genel anestezi ile uygulanan bir operasyondur. Genellikle 3 ila 5 cm arasında bir kesi yardımıyla yapılır. Ancak bazen 1 ila 5 cm arasındaki 2 ya da 4 kesiden de uygulanabilir.
Hastaya anestezi verildikten ve kesiler atıldıktan sonra cerrahi aletlerle bu kesilerden içeri girilir. Ardından alınacak olan akciğer dokusuna bağlı damarlar kesilir. Aynı şekilde dokuya bağlı havayolu da zımba yardımıyla kesilir. Muayene sırasında belirlenen ve alınmasına karar verilen doku çıkarılır. Kanserli hücrelerin çevre dokulara yayılmasından şüpheleniliyorsa ya da yayıldığı teşhis edilmişse çevre yağ dokuları ile lenf bezlerinin belirlenen kısımları da alınır. Kanama ve hava kaçağı kontrolleri de yapıldıktan sonra kesilere dikiş atılır. Daha sonrasında ise hasta uyanma odasına alınarak rutin tetkikler yapılır.
Akciğer Kanseri Teşhisi Nasıl Konulur?
Akciğer kanseri teşhisi konulmadan önce ilk olarak hekim, hastanın şikayetlerini dinleyerek sorular sorar. Ardından fiziki muayeneye geçilir. Akciğer kanserinden şüpheleniliyorsa somut belirtiler araştırılır. Aynı zamanda hastanın tıbbi geçmişi ve kronik bir hastalığı olup olmadığı öğrenilir. Muayenenin ardından belirli tetkikler istenir.
Akciğer kanseri teşhisinde istenen ilk tetkik akciğer filmidir. Filmde şüpheli bir lezyon görülürse akciğer tomografisi çekilir. Çıkan sonuca göre biyopsi, balgam sitolojisi, efor testi, EKG, kan ve idrar tahlili gibi tetkikler istenebilir. Tüm bulgular bir araya getirilip incelendikten sonra tanı ve teşhis konur.
Akciğer Kanseri Ameliyatı Hangi Hastanelerde Yapılır?
Akciğer kanseri ameliyatı devlete bağlı ya da özel sağlık kurumlarında yapılabilir. Ancak operasyonun yapılabilmesi için hastanede göğüs ve onkoloji cerrahlarının bulunması gerekir. Ayrıca sağlık kurumunda yeterli teknolojiye sahip olan bir ameliyathane ve yeterli bilgiye sahip bir ameliyat ekibinin bulunması da gereken şartlar arasında yer alır.
Akciğer Ameliyatı Riskleri
Günümüz teknolojisinin gelişmesi ile birlikte birçok riskli ameliyat daha kolay hale geldi. Bu ameliyatlardan biri de akciğer ameliyatı oldu. Geçen seneler içerisinde akciğer ameliyatı riskleri minimum seviyeye düşerek hasta sağlığını korur hale geldi. Ancak ani ölümler ve enfeksiyon gibi ciddi komplikasyonlar hala her 100 hastadan 3’ünde görülebiliyor.
Akciğer ameliyatının başarı ile sonuçlanması hastanın yaşına, kronik bir hastalığının olup olmadığına, genel sağlık durumuna, kullanılan ameliyat yöntemine, sağlık kurumunun şartlarına, cerrahın el pratiğine ve risklerin önceden belirlenerek önlemler alınmasına bağlı olarak değişiklik gösterir. Riskler, faydadan daha çok ise kesinlikle ameliyat yapılmamalı.
Akciğer ameliyatında görülmesi muhtemel olan riskler kanama, solunum yetmezliği, enfeksiyon, ani ölümler, kalp ve beyin damarlarının tıkanması, lenf sıvısının göğüs boşluğunda birikmesi, ses kısıklığı, yoğun bakımda uzun süre kalma, göz kapaklarında düşüklük oluşması, uzun bir süre boyunca dren kalması, ses kısıklığı ve ağrıdır.
Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Akciğer kanserinde tedavi hastadan hastaya göre değişiklik gösterir. İzlenecek tedavi yolu hastanın sağlık durumu, başka bir hastalığının olup olmadığı, yaşı, kanserin kaçıncı evrede olduğu ve yayılıp yayılmadığı gibi etmenler de tedavi yönteminin çizilmesinde önemli rol oynar. Kemoterapi, cerrahi tedavi, foto dinamik terapi ve radyoterapi akciğer kanserinin tedavi yöntemleridir.
Ameliyat sonrasında hastanın kanserli dokuları tamamen alınmışsa adjuvan ismi verilen bir ek tedavi yapılır. Tedavinin amacı ise kalmış olması muhtemel olan kanser hücrelerin yok etmektir. Tedavi sırasında hem radyoterapi hem de kemoterapi alınması gerekebilir.
Cerrahi yöntemler, kanserli doku ve hücreleri yok etmek için yapılan ameliyat uygulamalarıdır. Ameliyat sırasında akciğerin sol ya sağ lobunun tamamen alınması gerekebilir. Ameliyatın yapılması için hastaya zarardan çok yararının dokunması gerekir.
Kemoterapi tekniğinde vücuda verilen ilaçlarla kanserli hücreler yok edilir. Kürler halinde uygulanan tedavi, 21 ila 28 günde bir olacak şekilde tekrarlanır. İlaçlar tablet ya da sıvı olarak verilebilir. Kemoterapi kürlerinin ardından onkoloji servisinde hasta kontrolü yapılır. Bu kontroller sırasında ilaçların hasta üzerinde yan etki yaratıp yaratmadığı, hasta şikayetleri ve organların zarar görüp görmediği belirlenir. Herhangi bir olumsuzluk görülürse ilaç dozları yeniden belirlenir. Kürlerin sayısı ise patoloji sonuçlarına bağlı olarak belirlenir.
Radyoterapi tedavisinde kanserli hücreleri yok etme işlemi yüksek enerjili ışınlarla gerçekleştirilir. Yalnızca uygulandığı bölgedeki hücreler üzerinde geçerlidir. Ameliyat öncesi ya da diğer tedavi yöntemlerinin ardından kullanılır. Ameliyatın ilk alternatifi, radyoterapi ve kemoterapidir. Ameliyat sonrası komplikasyonlarından olan nefes darlığı da radyoterapi ile tedavi edilebilir.
Foto dinamik terapi, kimyasal bir maddenin vücuda verilmesi ile uygulanır. Bu madde doğrudan kan dolaşımına aktarılır. Sağlıklı hücreler bu maddeden etkilenmez. Ancak kanserli hücrelerde uzun süre kalır. Tespit edilen hücrelere lazer uygulanarak maddenin aktifleşmesi ve kanserli hücrelerin yok edilmesi sağlanır.
Küçük hücreli akciğer kanseri oldukça hızlı yayılan bir kanser türüdür. Bu nedenle tedavisinde kemoterapi uygulanır. Bazı vakalarda ise beyne doğrudan radyoterapi uygulanır. Bu işleme beyin ışınlanması denir. Beyin ışınlanması, beyin hücrelerine kanserin yayılmasına engel olmak amacıyla tercih edilen bir tedavi şeklidir.
Ameliyat Sonrasında Kemoterapi ya da Radyoterapi Gerekli Mi?
Akciğer kanseri ameliyatı sonrasında radyoterapi ya da kemoterapi uygulanıp uygulanmayacağı, belirli koşullara göre değişiklik gösterir. Kanser hücreleri lenf bezlerine yayılma göstermişse bu tedavi yöntemlerine başvurulur. Ayrıca patoloji sonuçları tümörün 5 cm ve üzeri çapta olduğunu gösterirse radyoterapi ve kemoterapi yapılması gereklidir.
Ameliyat Sonrası Sigara Kullanımı?
Ameliyat sonrasında sigara kullanmak hastalığın kendisini yenilemesine sebep olur. Bu nedenle ameliyattan sonra kesinlikle sigara içilmemeli, tütün mamullerinin kullanıldığı alanlarda bulunmamak gerekir.
Sigara kullanan hastalar, kullanmayan hastalara oranla daha uzun süre yoğun bakımda kalır. Ayrıca sigara kullanmaya devam eden hastalarda akciğer enfeksiyonu görülme riski daha yüksektir.
Akciğer Ameliyatı Sonrası Günlük Hayata Ne Zaman Dönebilirim?
Akciğer ameliyatından çıkan hastalar genellikle 3 ila 7 gün hastanede kalır. Taburcu olduktan on gün sonra ise kontrol muayeneleri başlar. Bu süreden sonra hastalar belirli bir ölçüde sosyal hayatlarına dönmeye başlayabilir. Ancak günlük hayata geri dönmek için dikişlerin tamamen iyileşmesini beklemek daha doğru olacaktır.
Ameliyat Sonrası Çok Ağrı Olur Mu?
Akciğer ameliyatı yapıldıktan sonra hastaların ağrı şikayetinin olması çok normaldir. Bu durumun önüne geçmek için hekimin reçete ettiği ilaçların düzenli alınması ve önerilere uyulması gerekir. Ameliyattan sonraki ilk sene içerisinde hafif şiddetli ağrı, yara bölgesinde yanma, uyuşma ve kaşıntı gibi olması beklenen etkilerdir. Torakal epidural kateter uygulaması ile ağrıyı minimum seviyeye düşürmek mümkün.
Ağrı eşiği hastanın endişeleri ve koruları ile doğru orantılıdır. Bu nedenle ameliyat sonrasında hasta ile sağlıklı iletişim kurmak oldukça önemlidir.
Ameliyat Ekibinde Kimler Yer Alır?
Ameliyat ekibinde ilk olarak ameliyatı yapacak olan 1. cerrah yer alır. Ardından 2 yardımcı cerrah gelir. Hastaya anestezi uygulanması için anestezi uzmanı ve yardımcıları yer alır. Ameliyat sırasında cerrahlara yardım etmek için en a bir hemşirenin bulunması da gerekir.
Akciğer Kanseri Ameliyatı Kimlerde Uygulanabilir?
Genel sağlık durumu uygun olan hastalara akciğer kanseri ameliyatı uygulanabilir. Ancak kanserli hücreler çevre dokulara yayılmışsa, hasta ileri yaştaysa, ameliyata hazırlık tetkiklerinde hastanın uygun olmadığı belirlenirse ya da hastanın ameliyat olmasına engel olacak kronik bir hastalığı varsa akciğer kanseri ameliyatı uygulanmaz. Akciğer kanseri ameliyatına engel olan bir diğer durum ise solunumun aşırı derecede bozuk olmasıdır.
Ameliyat Sonrası Yoğun Bakım Gerekir Mi?
Akciğer kanseri ameliyatından sonra hasta öncelikle uyanma odasına alınır. Ardından 24 saatliğine yoğun bakım servisine yatırılır. Operasyonun zorlu geçmesi yoğun bakımda kalma süresini uzatabilir. Başarılı geçen ameliyatlarda ise yalnızca 1 gün yoğun bakımda kalmak yeterli olur. Daha sonrasında hasta odasına çıkarılarak hastane kalmaya devam eder.
Akciğer Ameliyatı Hangi Durumlarda Yapılır?
Akciğer ameliyatının yapılması için hastanın genel sağlık durumunun uygun olması gerekir. İleri yaştaki hastalarda, fazla kiloları olan hastalarda ve kanser hücrelerinin yayılma gösterdiği vakalarda ameliyat yapılmaz. Ameliyatın yapılabilmesi için tümörün alınabilecek bir konumda ve ebatta olması gerekir. Aynı zamanda hastanın solunum ve kalp fonksiyonlarının da uygun olması hayli önem taşır.
Bebeklere Akciğer Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Bebek ve çocuklarda akciğer ameliyatları açık ve kapalı yöntem olmak üzere iki farklı şekilde uygulanabilir. Açık ameliyat sırasında kaburgalar kesilerek arası açılır. Bu yöntem genellikle bir lobun tamamen alınması gereken durumlarda uygulanır. Ameliyattan çıktıktan sonraki ilk gün yoğun bakımda kalmak gerekir. Taburcu olmak içinse hastanede 7 gün kalınır. Açık yöntem ameliyatlarda iyileşme süreci çok daha uzun ve zorlu geçer. Ayrıca yara bölgelerinde kozmetik açıdan nahoş bir görüntü ortaya çıkabilir.
Kapalı yöntem akciğer ameliyatlarında yalnızca 3 cm boyunda bir kesi atılır. Bu yöntem açık ameliyata göre çok daha az risk barındırır. Aynı zamanda iyileşme süreci çok daha kolaydır. Bu nedenle çocuk ve bebek hastalarda çoğunlukla kapalı yöntem akciğer ameliyatı tercih edilir.
Akciğer Ameliyatının Başarı Şansı Nedir?
Akciğer ameliyatının başarı şansı hastanın durumuna bağlı olarak farklılık gösterir. Ameliyat sırasında lenf bezlerinin de kanserli hücrelerden arındırılması ömrü uzatan etmenlerdendir. Tüm lenf nodları çıkarılırsa başarı şans %75 artış gösterir.
Başarı şansını etkileyen bir diğer etmen ise erken tanı ve tedavidir. 35 yaşı geçen her sağlıklı insan senede bir kez olmak üzere akciğer grafisi çektirerek muayene olmalıdır. Hastanın sigara kullanması, alkol tüketimi, kronik hastalığının olması, fazla kilolarının olması ve ileri yaşta olması ise başarı şansını düşüren unsurlar arasındadır.
Akciğer Ameliyatı Fiyatları Neye Göre Değişir?
Akciğerde ortaya çıkan hastalıkların tedavi edilmesi amacıyla uygulanan akciğer ameliyatlarının fiyatını etkileyen onlarca farklı unsur bulunmaktadır. Hastalığın ne olduğu, risk seviyesi, operasyonu gerçekleştiren cerrah, operasyonun gerçekleştirildiği hastane ve yoğunluk seviyesi başlıca faktörlerdir. Net bir fiyat söylemek mümkün olmasa da yapılan tetkikler, SGK kapsamı, hastanede yatış süresi gibi unsurlar da fiyatın artmasına ya da azalmasına sebep olur.
Akciğer Ameliyatı Olan Nasıl Beslenmelidir?
Akciğer ameliyatlarından sonra solunum büyük oranda hassaslaşır. Ameliyatın bir sonucu olmasa bile kişi kendini hassas hisseder. Bu sebepten ötürü de beslenme alışkanlıklarını kökten değiştirerek çoğu zaman iştahsızlık yaşar. Bu oldukça yanlış ve olumsuz bir durumdur. Akciğer ameliyatlarından sonra uyulması gereken özel diyetler olmasa da vücudu olabildiğince stabil tutmak için protein ağırlıklı bir diyetin uygulanması faydalı olacaktır. Bu konuda uzman bir diyetisyen ile görüşülmesi ya da doktordan tavsiye istenmesi faydalı olacaktır.
Akciğer Ameliyatından Sonra Öksürük Neden Olur?
Akciğer içerisindeki veya solunum yolundaki geçici ya da kalıcı bir sorun beraberinde öksürük getirebilir. Operasyonlardan sonra hafif ve orta şiddetli öksürük normal olarak kabul edilir. Yaklaşık bir – iki hafta içerisinde azalarak bitmesi beklenir. İki haftayı aşan ve şiddetlenen öksürüklerde, içyapıdan kaynaklı bir sorun olduğu şüphesi doğar. Yani akciğer ameliyatından sonra öksürük var ise süresine ve şiddetine dikkat edilmelidir.
Akciğer Ameliyatından Sonra Sırt Ağrısı Olur Mu?
Akciğerlerin büyük bir kısmı sırt bölgesine yaslanır. Yani akciğerlerde meydana gelen sorunlar hem göğüs kafesini hem de sırt bölgesini etkisi altına alır. Aynı şekilde akciğerlere yapılan cerrahi müdahaleler de beraberinde bir miktar ağrı getirebilir. Ağrının iki hafta içerisinde tamamen ortadan kalkması ve gerektiğinde ağrı kesici ile kontrol altına alınabilmesi beklenir. Eğer bunun tam tersi bir durum var ise mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Akciğer Ameliyatından Sonra Zatürre Olunur Mu?
Akciğer ameliyatlarından sonra gelişebilecek grip bile oldukça tehlikelidir. Bu gibi sorunların ortaya çıkmaması için (en azından bir – iki ay kadar) ciddi önlemler alınır. Hastanın olabildiğince stabil hava koşullarında vakit geçirmesi istenir. Tüm bunlara rağmen akciğer iç dokusunun iltihaplanması yani zatürre gelişmesi söz konusu olabilmektedir. Bu durumda hastanede yatış da dahil olmak üzere çeşitli tedaviler uygulanır.
Akciğer Ameliyatında Ölüm Riski Var Mıdır?
Her cerrahi uygulama beraberinde az ya da çok ölüm riskini getirir. En ufak estetik operasyonda dahi çok az da olsa ölüm riski vardır. Vücudun oldukça kritik bir fonksiyonunu üstlenen akciğerlere yapılan cerrahi müdahaleler sonucunda da ölüm gerçekleşebilir. Ancak, operasyondan önceki hazırlık döneminin iyi geçirilmesi ve uzman bir cerrahın operasyonu gerçekleştirmesi sayesinde bu risk olabildiğince azaltılır.
Akciğer Ameliyatı Nereden Yapılır?
Akciğer ameliyatları hastanın durumuna göre ve hastalığa göre değişen şekillerde uygulanır. Kapalı ameliyat yöntemlerinin tamamı kaburgalar arasından, kaburgalar tamamen açılmadan gerçekleştirilir. Açık ameliyat yönteminde ise göğüs kafesinde geniş bir kesi açılır. Yani akciğer ameliyatları vücudun ön bölgesinden yapılmaktadır.