Ağız Kuruluğu (Kserostomia)
- Sık Sorulan Sorular
- Sadece gece görülen ağız kuruluğunun farkı nedir?
- Ağız kuruluğu tedavisi nasıl yapılır?
- Ağız kuruluğu için hangi bölüme muayene olunmalıdır?
- Ağız kuruluğu için ne zaman doktora başvurmak gerekir?
- Hangi besinler ağız kuruluğuna iyi gelir?
- Sinir hasarları ağız kuruluğuna sebep olur mu?
- Yaş, ağız kuruluğu üzerinde etkili bir faktör mü?
- Ağız kuruluğu yüksek tansiyon belirtisi midir?
Sindirim sisteminin başlangıcı olan ağız, çok fark edilmese de oldukça komplike bir yapıdır. Bu yapının işlevsel ve sağlıklı tutulabilmesinin yolu da büyük oranda florasının korunmasından geçer. Ağız içi yapının, bakterileri ve enzimleri de kapsayacak şekilde diri tutulmasından tükürük bezleri sorumludur. Yemek borusuna kadarki ağız kısmını belirli bir nem seviyesinde, kayganlıkta ve sıcaklıkta tutmanın yegane yolu da tükürük bezlerinin doğru çalışmasından geçer.
Tükürük oldukça özel bir vücut salgısıdır ve tükürük bezleri tarafından salgılanır. Tükürük bezleri çene, kulak ve boğaz çevresine yerleşmiş durumdadır. Dudakları ve diğer bölgeleri de hesaba kattığımızda yüzlerce ufak tükürük bezinden bahsetmek mümkündür. Hepsi beraber veya ihtiyaca ya da tetikleyiciye göre değişecek şekilde çalışırlar. Nasıl çalışırlarsa çalışsınlar her zaman ağız içini arzu edilen değerlerde tutmaya çalışırlar. Tükürük bezlerinin salgısı olarak ortaya çıkan tükürük ise birçok amacı birlikte gerçekleştiren ve vücut için olmazsa olmaz olarak kabul edilebilecek bir vücut sıvısıdır.
Ağız Kuruluğu Hakkında
Tükürük bezlerinin yegane görevi olarak bilinen tükürük salgısı bazı durumlarda yetersiz olabilir. Normal koşullar altında sürekli olarak artıp azalan salgının bir süre sonra artmamaya başlaması durumu ciddi bir problem olarak karşımıza çıkar. Tükürük, yeteri kadar salgılandığı durumlarda şu görevleri icra eder:
- Ağızın iç yapısını nemli ve kaygan hale getirir. Bu sayede alınan besinlerin yemek borusuna çok daha kolay aktarılmasını sağlar.
- Ağız her ne kadar diş gibi katı ve cansız yapılardan müteşekkil gibi görünse de, diş de dahil olmak üzere tüm yapılar oldukça canlıdır. Mukozayı ya da florayı korumanın yegane yolu da ağız içini nemli tutmaktan geçer. Yani diş, dil, damak ve diş etlerinin sağlığı büyük oranda tükürüğe bağlıdır.
- Tat alma duyusunun daha hassas çalışması konusunda kalibre edici görevi görür.
- İstenmeyen yani vücuda zararlı bakterilerin ağız bölgesini aşmasını engeller.
- Tüketilen besinlerin ilk sindirimini tükürük enzimleri yapar.
Bunlara ek olarak onlarca mikro görevi de olan tükürüğün az salgılanması durumunda ağız kuruluğu ortaya çıkar. Ortaya çıkan ilk belirti olan ağız kuruluğu bir belirti olabileceği gibi aynı zamanda genel sağlık durumunu hızla bozan bir sebeptir de. Bundan ötürü de ağız kuruluğuna müdahale edilmesi mecburidir.
Ağız Kuruluğu Nedir
Ağız kuruluğu en basit tanımıyla tükürük salgısının normalin çok altında seyretmesi durumu olarak açıklanabilir. Herhangi bir sebepten, sebep fark etmeksizin normalin çok altında seyreden tükürük miktarının bir sonucu olarak ağızdaki nemde kayıp gözlenir. Ağız içi nem sensörleri olarak adlandırabileceğimiz yapılar nem miktarındaki azalmayı hemen tespit eder. Beyne giden sinyallerle birlikte ağız kuruluğu hissedilmeye başlanır. Bu hissin ve durumun oluşmasında fiziki yapı kadar sinirsel yapı da önemlidir. Beyin, vücuda durumu telafi etmesi için sinyal göndermektedir.
Ağız kuruluğu bazen basitçe çözebilecek anlık bir problem iken bazen de bunun tam tersi bir konumdadır. Su içilse, serin ortamda durulsa ve terlenmese dahi ağız kuruluğunun devam etme ihtimali vardır. Bu durumda ağız kuruluğunun oldukça ciddi bir belirti olduğunu söylemek mümkündür. Bu belirti hastalıklardan, tedavilerden ya da psikolojik sorunlardan dolayı ortaya çıkabilir. Yani, ağız kuruluğunun ciddi bir problem olarak görülmesi ve araştırılması gerekmektedir.
Ağız Kuruluğu Sorunu Neden Önemlidir
Ağız kuruluğu kendi başına da ciddi problemleri ortaya çıkarabiliyor olmasına rağmen esasen daha ciddi problemlerin belirtisi olarak ortaya çıkmaktadır. Hem bir belirti olması hem de diğer sorunlara gebe bir neden olarak varlığını sürdürmesi ağız kuruluğunu oldukça önemli hale getirmektedir. Ağız kuruluğunun önemi, tükürük salgısının öneminden kaynaklanmaktadır.
- Her insanda ve hatta aynı insanın farklı zamanlarında tükürük salgısının içeriği ile miktarı değişir. Bazen asit bazen alkali olan içerik genelde bin ile bin beş yüz mililitreyi bulabilir. Çok gibi görünse de ortalama olan bu değerin büyük bir kısmı yemek borusundan mideye akmaktadır.
- Ağız kuruluğu önemli bir sorun olarak görülmediği ve müdahale edilmediği takdirde tüm sindirim sistemi baskı altına girer. Sindirim ilk safhasının eksik ve hatalı gerçekleşmesinin sonucu tüm vücutta hissedilir.
- Tükürüğün içeriği antioksidandır. Yani mikropların vücuda girmesi engellenmektedir. Ağız kuruluğu geliştiğinde enfeksiyon hastalıklarına yakalanma ihtimali de artar.
Ağız Kuruluğu Nedenleri
Tükürük bezlerinin yerleşimi, fonksiyonel yapısı; tükürüğün miktarı ve içeriği gibi unsurlara bağlı olarak ağız kuruluğu gelişir. İlk bakışta ağız kuruluğunun sadece tükürük bezlerindeki bir problemden kaynaklandığı düşünülebilir ancak daha detaylı incelendiğinde ağız kuruluğunu ortaya çıkaran nedenlerin çok daha farklı olduğu görülecektir. Vücudun tüm salgı bezleri gibi tükürük bezleri de çevresel faktörlere karşı oldukça korumasız ve hassastır. Bu sebepten ötürü de ağız kuruluğunu ortaya çıkaran temel faktör gibi görünen tükürük bezi sorunlarının ardında genelde başka nedenler yatmaktadır.
Genel bir değerlendirme yapıldığında, ağız kuruluğunu ortaya çıkarma ihtimali bulunan faktörlerin sınırsız olduğu görülecektir. Ancak günümüzdeki vakalar üzerinden yapılan incelemelerde, ciddi dereceli ağız kuruluğu şikayetiyle doktora vuranlarda, ortaya çıkış sebeplerine göre bazı kümelenmeler gözlemlenmiştir. Tükürük miktarının azalmasına ve doğal olarak ağız kuruluğu ortaya çıkmasına sebep olan bu faktörlerden kimileri kolayca tedavi edilebilirken kimilerini de tedavi etmek oldukça zordur.
Ağız kuruluğunu ortaya çıkaran faktörlerin tespit edilmesi için genelde kan testlerinden, hormon testlerinden, idrar testlerinden ve tükürük testlerinden yararlanılır. Duruma göre tükürük miktarı uyarıcılar karşısında nasıl hareket ediyor buna da bakılır. Tüm testlerin sonucu olarak ise genel ve özel ağız kuruluğu sebepleri kesin olarak tespit edilir.
İlaç Kullanımı
Herhangi bir hastalığı ya da alerjiyi ortadan kaldırmak amacıyla kullanılan ilaçlar başlıca ağız kuruluğu sebepleri arasında yer almaktadır. Çoğu zaman geçici olan bu ağız kuruluğu, bazı durumlarda tam tersi bir seyir izleyerek kalıcı hale gelebilmektedir. Aynı anda birden fazla ilacın düzenli olarak kullanıldığı durumlarda ağız kuruluğunun gelişme ihtimali çok daha yüksektir.
- Hormon dengesi üzerinde etki oluşturan ilaçlar ağız kuruluğu yapabilmektedir.
- Tükürük salgısı büyük oranda vücudun su dengesine bağlı olduğu için, ödem sökücü ilaçlar ağız kuruluğu yapabilir.
- Alerji ilaçlarının birçoğu geçici ağız kuruluğu yapmaktadır.
- Başta aspirin olmak üzere birçok ağrı kesici akut ağız kuruluğu riski taşır.
- Tansiyon, kolesterol ve depresyon ilaçları doğrudan doğruya metabolizma üzerinde etkili olduklarından dolayı ağız kuruluğu yapmaktadır.
- Üst solunum yollarının tedavi edilmesi amacıyla kullanılan spreyler de ağız kuruluğu yapmaktadır.
Kısacası, birçok ilaç aynı zamanda ağız kuruluğu gibi basit görünen bir yan etkiyle beraber gelmektedir. Eğer ilaç bırakılmasına rağmen devam eden bir ağız kuruluğu var ise mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Tükürük Bezi Hastalıkları
Ağızın nemli ve sulu tutulmasından sorumlu olan bez, tükürük bezidir. Tükürük bezinde herhangi bir sebepten dolayı ortaya çıkabilecek fonksiyonlarının direkt sonucu olarak ağız kuruluğu karşımıza çıkmaktadır. Tükürük bezlerinde gelişebilecek sorunların tamamı da tükürük bezi hastalıkları olarak adlandırılmaktadır. Ağız kuruluğuna sebep olabilecek tükürük bezi hastalıkları şunlardır:
- Tükürük bezi taşları, oluşum sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte tükürük bezlerinin tamamen ya da kısmen fonksiyon kaybına uğramasına sebep olmaktadır.
- Tükürük bezi enfeksiyonu, genelde ileri yaşlı insanlarda oluşan oldukça ciddi bir enfeksiyon türüdür. Hızlı bir gelişim izlemesinden ve tükürük kanallarını enfekte etmesinden dolayı ağız kuruluğuna sebep olmaktadır.
- Tükürük bezi kistleri, ergenlik sonrasındaki insanlarda pek görülmese de ağız kuruluğu yapma ihtimali bulunan tükürük bezi hastalıklarındandır.
- İyi ya da kötü huylu tümörler, huyları fark etmeksizin ağız kuruluğu ortaya çıkarabilirler.
- Bağışıklık sisteminin tükürük bezlerini yabancı madde olarak görmesinden dolayı gelişen sendromlar da ağız kuruluğu yapmaktadır.
Bu hastalıkların tamamı farklı yaş grupları arasında yaygındır. Ağız kuruluğunu ortaya çıkarma ihtimalleri kesin olmasa da yine de ihtimal bulunduğundan dolayı bu hastalıklara yönelik araştırmalar da gerçekleştirilmelidir.
Ağızdan Soluma
Ağızın nemli yapısını bozan durumların başında dışarıdan alınan nemsiz hava gelir. Dudak boşluğundan hızlanarak geçen hava, dışarıdaki durumundan ve sıcaklığından bağımsız olarak soğur. Sıcak havalarda dahi sadece ağızdan solunduğunda soğuk hava ağız boşluğuna dolmaktadır. Soğuk havalarda daha da kötüleşen bu durum beraberinde ağız kuruluğunu getirmektedir.
Ağızdan soluma ile ortaya çıkan ağız kuruluğu bu alışkanlığın bırakılmasıyla çok büyük oranda ortadan kalkar. Ancak alışkanlığı bırakmak oldukça zor (burun yapısından kaynaklı sorunlar da bu zorluğu desteklemektedir) olduğundan dolayı ağız kuruluğundan kurtulmak da bir o kadar zorlaşır.
Enfeksiyon Hastalıkları
Enfeksiyon hastalıkları, tükürük bezlerinin tamamını veya bir kısmını etkisi altına alabilir. Ağız kuruluğu ortaya çıkarmaları için tükürük bezleri üzerinde kümelenmelerine de gerek yoktur. Kişi enfeksiyon hastalığı geçirirken vücudu bu hastalıkla mücadele etmeye başlar. Vücut aşırı ısınır ve vücut sıvıları buharlaşmaya başlar. Ciddi bir enfeksiyon hastalığında ağız kuruluğu ile oldukça sık karşılaşılır. Bu kuruluk dudaklara ve boğaza da sirayet eder. Enfeksiyon hastalıkları sonucunda oluşan ağız kuruluğu, vücudun enfeksiyonu yenmesiyle beraber ortadan kalkar.
Hormon Hastalıkları
Tükürük bezinin fonksiyonlarını, diğer tüm bezlerin fonksiyonlarında olduğu gibi hormonlar belirlemektedir. Hormon seviyesi oldukça titiz bir denge olup, bu dengede meydana gelebilecek sorunlar da çeşitli hastalıkları tetiklemektedir. Hormon dengesinde meydana gelen sorunların ilk belirtilerinden birisi olarak ağız kuruluğu ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde, hastalığın tedavisi amacıyla kullanılan ilaçlar da ağız kuruluğu yapabilmektedir. Başta T3 ve T4 hormonları olmak üzere, diğer hormonlardaki sorunlar ve hastalıklar ağız kuruluğu yapmaktadır.
Diğer Hastalıklar ve Sebepler
Ağız bölgesi ve ağız bölgesini nemli tutan tükürük bezleri oldukça hassas yapılardır. Doğal olarak onlarca farklı faktörden etkilenmeleri de söz konusudur. Bu faktörlerden çok azı ağzı daha da sulu hale getirir. Birçoğu ise fark edilir derecede ağız kuruluğuna sebep olmaktadır. Yukarıda sayılan faktörlere ek olarak, ağız kuruluğu yapan diğer faktörler şunlardır:
- Virüs kaynaklı gelişen, sinir sistemini etkisi altına alan tüm hastalıkların başlıca belirtisi olarak ağız kuruluğu görülmektedir. Parkinson, AIDS hastalıkları örnek olarak verilebilir.
- Metabolizma hastalıklarının tamamında ağız kuruluğu görülmektedir. Sürekli görülen ve su içilmesine rağmen giderilemeyen ağız kuruluğunun sebebi genelde diyabettir.
- Kanser tedavisi sırasında kullanılan kemoterapi ilaçları doğrudan doğruya ağız kuruluğu yapmaktadır. Radyoterapi uygulamasında ise boğaz bölgesine yaklaştıkça ağız kuruluğu gelişme riski artmaktadır. Tükürük bezlerinin hasar görme seviyesiyle doğru orantılı olarak ağız kuruluğu gelişmektedir.
Metabolizma, hormon dengesi, sinir sistemi üzerinde etki eden her durum aynı zamanda ağız kuruluğunun oluşma sebepleri arasında sayılabilmektedir.
Ağız Kuruluğu Belirtileri
Ağız kuruluğu çoğu zaman susama hissiyle beraber görülen, insanların alıştığı ve önemsemediği bir sorundur. Kronik olarak görülen ağız kuruluğu, kendisi bir belirti olmasına rağmen onlarca farklı belirtiyi de beraberinde getirmektedir. Bunları, ağız kuruluğunun belirtisi olarak saymak, ağız kuruluğunun erkenden fark edilmesi açısından faydalı olacaktır. Çoğu zaman kolayca tedavi edilebilecek olan hastalıklar bir yana, tümör gibi ciddi sorunların erken teşhisinde ağız kuruluğu ile beraber görülen bu durumlar oldukça önemlidir.
Kökü Ağız Kokusu
Kötü ağız kokusunu ortaya çıkaran onlarca sebep bulunur. Bu sebeplerin başında ağız hijyeninin yetersizliği gelir. Sonrasında ise mide problemleri ve tükürük bezi problemleri gelmektedir. Bilindiği üzere ağız florasını koruyan, iyi bakterileri besleyen ve kötü bakterileri yok eden; iyi bakterilerin doğru sayıda bulunmasını sağlayan tükürük bezleri ve tükürük bezlerinin ürettiği sıvıdır. Bu sıvının kalitesinde, içeriğinde ya da miktarında meydana gelen bozulma doğrudan doğruya bakterilerin sayısını ve türünü etkilemektedir. Ağız kokusuna sebep olan bakterilerin gelişmesiyle birlikte nefes alıp verirken kişinin kendisi tarafından dahi hissedilebilen kesif bir koku ortaya çıkmaktadır. Bu koku genelde metan kokusuna benzerdir ancak kişiden kişiye göre de değişiklik göstermesi mümkündür.
Tat Alma Bozukluğu
Tükürük ismini verdiğimiz, tükürük bezleri tarafından üretilen sıvının temel görevi ağız sağlığını korumaktır. Bunun yanında onlarca farklı ufak görevi de icra etmektedir. Bu görevlerin başında da tat alma duyusuna yardım etmesi gelir. Bazı tatların daha vurgulu hale gelmesinden, bazılarının ise baskılanmasından tükürük sorumludur. Herhangi bir sebepten ötürü ağız kuruluğu ortaya çıkmış ise bazı tatlar baskılanamadığından bazıları da artırılamadığından ötürü tat alma bozukluğu ortaya çıkar. Bu, tat almamak olarak adlandırılabilecek bir durum değildir. Alışılmadık tatların, alışıldık besinlerden alınması anlamına gelebilecek çok daha kompleks bir süreçtir.
Yutkunma Zorluğu
Tükürük bezleri tarafından sürekli olarak üretilen tükürüğün tahliye edilmesinden, tüketilen besinlerin düzenli bir şekilde yemek borusuna aktarılmasından yutkunma fonksiyonu sorumludur. Bu fonksiyon büyük oranda motor kabiliyet olarak çalışmakla birlikte, çalışırken tükürüğe ciddi derecede ihtiyaç duymaktadır. İç yüzeyin kaygan hale getirilmesinden ve yutkunma refleksinin tetiklenmesinden tükürük sorumludur. Herhangi bir sebeple tükürük miktarında azalma olduğunda, yutkunma arzusunda da azalma olur. Ayrıyeten yutkunurken hissedilen konfor ortadan kalkar. Yani, tükürük miktarındaki azalma beraberinde yutkunma zorluğunu da getirmektedir.
Dudak Kuruması
Tükürük yalnızca ağız içini nemlendiren ya da koruyan bir sıvı değildir. Dudakların nemlendirilmesinden ve mikroplardan arındırılmasından da sorumludur. Aynı zamanda gırtlağın ve yemek borusunun kaygan hale getirilmesinden; sindirimin başlamasında da tükürük sorumludur. Tükürük miktarındaki azalma tüm bu yapıyı derinden etkilemektedir. Ağız içerisinde yeteri kadar sıvı olmadığından ötürü dudaklara da yeteri kadar sıvı gönderilemez. Böylece dudaklar kurur ve çatlar. Bu basit bir problem gibi görünse de ağız içini ve dışını hastalıklara açık hale getirir.
Ağız İçi Yara Oluşumu
Normal koşullar altında yüz binlerce mikro kanala ev sahipliği yapan ağız, dil ile kontrol edildiğinde oldukça pürüzsüz hissedilecektir. Tükürük bezlerinin sağladığı sıvı desteği altında hem mikroplara karşı korunaklı hem de sağlıklı olan bu yapılar, ağız kuruluğunun gelişmesinden sonra sağlıklı formlarını kaybederler. Ağız içerisindeki yüz binlerce mikro kanal bir anda mikropların vücuda giriş yapabileceği noktalar haline gelir. Bu noktalardan giriş yapan mikroplar beraberinde yaraları getirir. Ağız kuruluğunun birkaç günden daha fazla sürmesi halinde yara oluşumu kaçınılmazdır.
Sürekli Sıvı Tüketme İhtiyacı
Tükürük bezlerinin yeterli miktarda sıvı üretebilmesi için vücuttaki sıvı miktarının yeterli olması gerekir. Ağız yoluyla alınan sıvı, ağızdaki küçük kanallardan tükürük bezine hareket eder. Burada organik ve inorganik maddelerle birleştirilerek tükürük haline getirilir. Yaklaşık yüzde doksan yedisi su olan tükürük, ağız kuruluğu ortaya çıktıktan sonra en büyük hammaddesini kaybeder. Tükürük bezleri hammaddesini kaybettikten sonra beyne sinyal göndererek su içme isteğini tetikler. Aynı zamanda ağzın yeteri kadar nemlendirilememesi de dokuların birbirine yapışmasına sebep olur. Tüm bu sürecin sonucu olarak ise sürekli sıvı tüketme ihtiyacı ortaya çıkar. Eğer kalıcı bir ağız kuruluğu söz konusu ise, içilen sıvı çok az bir süre için isteği giderir.
Tükürük Kıvamında Yoğunlaşma
Yaklaşık olarak yüzde doksan yedisi su olan tükürüğün, suyun azalması olarak tarif edilebilecek ağız kuruluğunun ortaya çıkmasından sonra kıvamında da değişim gözlenir. Normal bir insanda oldukça akışkan olan tükürük, susuzluk ve ağız kuruluğu arttıkça yoğun bir kıvam kazanır. İleri seviyeli ağız kuruluklarında çok az miktarda üretilen tükürük oldukça yoğun ve yapışkan bir kıvamdadır. Bu tip bir belirtide su içilse dahi tükürük kıvamı çok az bir süre için akışkan hale gelir. Sonrasında hemen çok yoğun ve yapışkan kıvamına geri döner.
Dil ve Çene Ağrısı
Tükürüğün görevlerinden birisi de çene, dil ve gırtlağı yeteri kadar kaygan tutmaktır. Çene için kayganlık gibi bir durum söz konusu olmasa da dilin hareketlerinin yavaşlamasından ve yorucu hale gelmesinden ötürü, ağız kuruluğu yaşayan kişiler belirtinin boyutuna göre az ya da çok çene ve dil ağrısı yaşamaktadır. İlk önce dil ağrısı gelmekte, giderilemezse çene ağrısı da duruma eşlik etmeye başlamaktadır.
Ağız Kuruluğu Tanı ve Teşhis Yöntemleri
Ağız kuruluğu onlarca farklı faktöre bağlı olarak gelişebilir. Gelişme sebeplerinin iyi analiz edilebilmesi ve ağız kuruluğuna dair doğru çözümler üretilebilmesi için doğru tanının konması gerekmektedir. Tanı koyma süreci büyük oranda tetkiklere göre icra edilir. Mikro seviyede gerçekleşen ve hormon hareketlerini de ilgilendiren bir süreç için yalnızca fiziki muayene ile tanı koymak mümkün değildir. Standart bazı tetkikleri takiben tükürük bezini, tükürüğü ve ağız içini analiz eden tetkikler uygulanır. Kümülatif sonuçlara göre de tanı konur. Tanının doğru olması doğru tedavi yöntemlerinin uygulanabilmesi açısından oldukça önemlidir.
Fiziki Muayene
Ağız kuruluğunu ortaya çıkaran onlarca sebepten birçoğu geçici ağız kuruluğu ortaya çıkarmaktadır. Her insan hayatının bir döneminde, hatta her gün en az bir kez ağız kuruluğu yaşamaktadır. En basit yöntem olan sıvı tüketimi ile de bu sorunu ortadan kaldırmaktadır. Ağız kuruluğunun bu kadar yaygın ve sık karşılaşılması, bu ciddi probleme karşı insanları duyarsız hale getirir. İnsanların ağız kuruluğundan şikayet ederek doktora başvurması çok nadirdir. Ağız kuruluğunun ortaya çıkardığı bazı belirtilerin şiddetlenmesiyle doktora başvuru gerçekleşir. Doktora başvurulduktan sonra ağız kuruluğunun beraber görüldüğü belirtilere dair izler aranır. Özellikle dudakta çatlamaya, ağız içi yaralara, beyaz kürelere, ağız kokusuna ve üst solunum yolları problemlerine dair belirtiler aranır. Bunlardan biri veya birkaçı bulunursa, bu belirtileri ortaya çıkarabilecek sebeplere dair fiziki muayene gerçekleştirilir. Gerekirse hastanın ve ailesinin tıbbi öyküsü alınarak ayırt edici tanı konulmaya çalışılır.
Tükürük Akış Miktarı Ölçümü
Ortalama değerlere sahip olan tükürük bezi sıvısının yani tükürüğün belirli bir miktarda, belirli bir akış değerinde olması gerekir. Bu her insan için aynı değer olmasa da, ölçüm yapılabilecek seviyede ortalama bir değere sahiptir. Fiziki muayenenin tamamlanmasından sonra gerekirse birkaç defa bu test uygulanır. Kişinin tükürük akış miktarı, yoğunluğu ölçülür. Ölçüm ufak bir kaba tükürülmesi şeklinde gerçekleştirilir.
Tükürük Bezi Biyopsisi
Ağız kuruluğuna sebep olabilecek durumun tükürük bezinden kaynaklandığı düşünülüyorsa ya da tükürük bezinin fonksiyonlarına dair şüpheler varsa ilgili bezlerden biyopsi için örnek alınabilir. Hangi bezlerden örnek alınacağı tamamen hastanın durumu ile alakalıdır. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen uygulama oldukça basit bir prosedüre dayanır. Özellikle tükürük bezlerini kaplayan kist ve tümör yapılarında bu tetkik uygulanmaktadır.
Mikroflora Analizi
Ağız yapısı, tükürük, tükürük bezleri, diş, diş minesi, dil, damak ve ağız içindeki organizmalar bir bütün şeklinde flora oluşturur. Bu floranın asit – baz değeri, bir maddenin azlığı ya da fazlalığı, ayrı ayrı sağlıkları florayı etkileyen unsurlardır. Bunlardan en önemlisi de tükürüktür. Ağız kuruluğu yaşayanlarda, tükürük azlığını ortaya çıkaran sebebin bulunması ve ağız kuruluğunun ortaya çıkarabileceği sorunların tespit edilmesi amacıyla mikoflora analizi gerçekleştirilebilir. Laboratuvar incelemesi olarak gerçekleştirilen bu tetkiğin sonucunda tedavi prosedürüne dair araştırmalar da yapılır.
Tam Kan Sayımı ve Hormon Testleri
Tükürük bezlerindeki sorunun ve ağız kuruluğunun başlıca sebepleri arasında metabolizma ve hormonlar yatar. Metabolizmayı ve hormonları tam olarak anlayabilmenin yolu da tam kan sayımı ve hormon testlerinden geçer. Öncelikle tam kayı sayımı yapılarak birçok metabolizma değeri öğrenilir. Sonrasında ise, eğer gerekiyorsa, hormon testleri yapılarak ağız kuruluğunun altındaki sebepler tam olarak öğrenilir. Günümüzde, beslenme alışkanlıkları başta olmak üzere birçok duruma bağlı olarak metabolizmanın bozulmasından dolayı ağız kuruluğu gelişmektedir. Doğal olarak tam kan sayımı ile vakaların birçoğu çözüme kavuşturulmaktadır.
Ağız Kuruluğu Risk Faktörleri
Ağız kuruluğu vakalarının yaklaşık olarak yüzde doksanı bu soruna geçici olarak yakalanır. Gerek kalıcı gerekse de geçici ağız kuruluğuna yakalanma ihtimalini artıran bazı faktörler bulunmaktadır. Ağız kuruluğunun risk faktörleri olarak değerlendirebileceğimiz bu durumların var olması durumunda ağız kuruluğu gelişme ihtimali oldukça yüksektir. Doğal olarak bu durumlara karşı önlem alınarak ağız kuruluğunun gelişme riski azaltılabilir. Ancak, tüm bu sorunların yanında ağız kuruluğu oldukça ufak bir problem olduğu için pek dert edilmemektedir.
Sistemik Hastalıklar
Sistemik hastalıklar oldukça geniş bir alanı ilgilendirir. Damar sisteminde, kalpte veya sindirim sisteminde ortaya çıkan sistemik hastalıkların ilk ve erken belirtileri her zaman ağız içerisinde görülmektedir. Tükürük miktarında azalma, kıvamda yoğunlaşma, yoğun ağız kokusu başlıca sistemik hastalık belirtileridir. Eğer bu gibi belirtilerden önce sistemik hastalıklara dair bir teşhis yapılmış ise, ağız kuruluğu riskine dikkat edilmeli, tüketilen su miktarı ve hijyen artırılmalıdır.
Kemoterapi ve Radyoterapi
Kanserin tedavi edilmesi için kullanılan yöntemlerden ikisi de ağız kuruluğu riskini beraberinde getirmektedir. Kemoterapi ilaçları vücudun birçok dengesini alt üst eder. Bu dengesizlik durumu da tükürük bezlerinin fonksiyonlarını bozabilir. Bazı durumlarda ise bezler tahrip olarak işlevsiz hale gelebilir. Kemoterapinin kesin sonucu ağız kuruluğu olmasa da bu soruna dair riskler barındırmaktadır. Radyoterapide ise boğaz, ağız ve çene bölgesine yaklaşıldıkça ağız kuruluğu gelişme riski artar. İlgili bölgelerdeki tükürük bezlerinin tahrip olma oranıyla ağız kuruluğu gelişme ihtimali arasında doğru orantı bulunur.
Alkol ve Sigara Tüketimi
Sigara ağız iç yapısına, ağız florasına ve tükürük bezlerinin tamamına doğrudan zarar veren oldukça tehlikeli bir maddedir. Uzun süre sigara tüketenlerde, sigarayı bıraksalar dahi çok uzun süreler ağız kuruluğu ile karşılaşılabilmektedir. Esasen sigara tüketimi risk faktöründen ziyade doğrudan doğruya ağız kuruluğunun nedenleri arasında yer almaktadır. Sigara tüketimi diğer ağız kuruluğu nedenleri ile birleştiğinde geri dönülmesi zor bazı durumları ortaya çıkarabilir.
Alkol tüketimi ise çok daha tolere edilebilir olmakla beraber vücudun su tutma kapasitesini azalttığı, kan damarlarını genişlettiği ve metabolizma hızını değiştirdiği için zararlıdır. Yoğun alkol tüketilen günlerin sabahında geçici ağız kuruluğu ile karşılaşılır. Vücudun su tutma kapasitesi azaldığından ötürü yoğun bir susuzluk hissedilir.
Ağız Kuruluğu Komplikasyonları
Ağız kuruluğu problemi esasen birçok hastalığın veya durumun ortak belirtisi konumundadır. Yani, erken teşhis edildiğinde ve müdahale edildiğinde ciddi bir problem olmaktan uzaktır. Ancak her insanda sürekli olarak karşılaşılıyor olmasından dolayı insanlar ağız kuruluğuna karşı kayıtsızlık kazanmış durumdadır. Bu da ağız kuruluğunun ve buna bağlı sorunların hızla gelişmesine olanak tanımaktadır. Tükürük bezlerinin etkin çalışmamasıyla beraber tükürük bezi sıvısı görevlerini yerine getiremez. Bunların bir sonucu olarak da kısa, orta ve uzun vadeli sonuçlar ortaya çıkar. Yani kendisi bir belirti olan ağız kuruluğu gelişerek belirti veren bir sorun halini alır.
Lenf Kanserine Yatkınlık
Kulak altında da yer alan tükürük bezlerinin fonksiyonel açıdan yetersiz olması yalnızca sindirim sistemi elemanlarını değil, tükürük bezlerini ve tükürük bezlerinin ilişkide olduğu bölgeleri de etkiler. Ağız kuruluğu sürekli olanlarda uzun vadeli olarak lenf kanseri riski yüksektir. Bilimsel olarak kanıtlanan bu oran bazı durumlarda doğrudan tükürük bezleri kaynaklı iken bazı durumlarda da tükürük kaynaklıdır.
Bebek Ölümü
Esasen ağız kuruluğunun doğrudan sonucu olmamakla birlikte, ağız kuruluğunu da ortaya çıkaran Sjögren Sendromunun bir sonucu olarak bebek ölümleri ile karşılaşılabilir. Romatizma hastalıkları içinde yer alan bu sendrom oldukça tehlikelidir ancak bu sendroma bağlı bebek ölümleri oldukça düşük seviyededir.
Hayat Kalitesinde Bozulma
Ağız kuruluğunun belki de en olumsuz sonucu hayat kalitesindeki bozulma olmaktadır. Sürekli susama hissi, çene ve dil ağrısı, konuşma problemleri, ağızdan tükürük saçılması başlıca konfor bozucu unsurlardır. Ağız kuruluğunun geçici ya da kalıcı olması bu durumlar üzerinde etki oluşturmaz. Ağızın sürekli kurumasından dolayı iletişim problemlerinin yaşanması dahi muhtemeldir.
Ağız Kuruluğu Nasıl Önlenir
Ağız kuruluğunu önleyebilmenin yolu düzenli bir beslenmeden, diyetlerden, sıvı tüketiminin artırılmasından, metabolizmanın kontrolünden geçer. Ayrıca ağız kuruluğunu ortaya çıkaran faktörlere karşı önlem alınması da nasıl önlenir sorusunun en net cevabıdır. İnsanlar ağız kuruluğuna olabildiğince alıştığı ve sorun olarak görmekten uzaklaştığı için bu önerilere azami özen gösterilmediği bilinmektedir. Ancak, kaliteli bir hayat yaşamak isteyenlerin mutlaka bu önerilere uyması gerekmektedir.
Sigara ve Alkol Tüketimini Bırakmak
Tükürük bezlerini, ağız içini ve iç florayı tamamen olumsuz etkileyen sigaranın bırakılması mecburiyettir. İçerisindeki aktif maddeler yeteri kadar sıvı alınsa dahi susuzluk hissinin geçmemesine, kuruluk hissinin ise sürekli olmasına sebep olmaktadır. Doğal olarak ağız kuruluğu yaşayanların ya da yaşamak istemeyenlerin sigarayı bırakması mecburiyettir. Metabolizma hızına, çalışma sürecine ve damarlarına dikkat edenler ise alkolü ya bırakmalı ya da olabildiğince azaltmalıdır. Alkol tüketimi arttıkça ağız kuruluğunun kalıcı hale gelme ihtimali de artmaktadır.
Hava Nemlendiricisi Kullanmak
Özellikle ağızdan nefes alan insanlarda ağız kuruluğu gelişme ihtimali oldukça yüksektir. Dışarıdaki soğuk ya da sıcak fark etmeyen hava, dudak aralığından girerken soğur ve ağız içini tamamen kurutur. Burada önemli olan havanın ne kadar nemli olduğudur. Ülkemizin iç kesimlerinde hava çok kuru olduğundan dolayı, coğrafi olarak bakıldığında ağız kuruluğuna iç kesimdekilerin daha çok yakalandığı görülmektedir. Bunu önleyebilmenin yolu ise çalışılan ya da yaşanılan ortama hava nemlendiricisi almaktır. Böylece hem çalışırken hem de uyurken havanın nemli tutulması mümkündür.
Tükürük Salgısını Artıran Gıdalar Tüketmek
Bazı gıdaların tükürük bezlerini uyardığı bilinmektedir. Örneğin limon tüketimi sayesinde tükürük bezleri normalin birkaç katı kadar fazla çalışabilir. Tam tersine bazı gıdalar da tükürük bezlerini aşırı yorarak sonraki süreçte yeteri kadar tükürük üretmelerinin önüne geçmektedir. Muz tüketimi tükürük salgısını azaltan besinler arasındaki iken limon bunun tam tersi bir konumdadır. Tüm beslenme alışkanlıklarının tükürük bezlerini artıracak şekilde düzenlenmesinden ziyade ara öğünlere bu gıdaların serpiştirilmesi çok faydalı olacaktır.
Dudak Nemlendiricisi Kullanmak
Ağızdan nefes alanlar, nefesi içlerin çekerken havanın hızını artırır. Dudakların arasından geçen hava dudaklara çarparak nemini bırakır. Hem dudaklar kurur hem de ağız içi kurur. Bunu engellemenin ve dudakları daha pürüzsüz bir yüzey haline getirmenin yolu ise dudak nemlendiricisinden geçmektedir. Hem içeriye alınan havanın daha nemli olmasını sağlamakta hem de dudak sağlığını korumaktadır. Çatlaklara ve yaralara karşı en güzel önlem dudak nemlendiricisi kullanmaktır.
Sıvı Tüketimini Artırmak
Ağız kuruluğunu geçici de olsa ortadan kaldırabilen yegane önlem sıvı tüketiminin artırılmasıdır. Yüzde doksan yedisi su olan tükürük, su yetersiz olduğunda yeteri kadar üretilemez. Yani, herhangi bir hastalık olsa dahi sürekli olarak az miktarda sıvı tüketimi sayesinde tükürük bezleri aktif tutulabilir. Normal bir insan günde iki litre su içerken, ağız kuruluğu yaşayan birinin bunu üç litreye kadar çıkarması gerekmektedir. Bu sayede ağız kurusa dahi büyük bir problem olmaktan çıkar.
Kaliteli Ağız Bakım Ürünleri Kullanmak
Hem ağız kuruluğunu önlemenin hem de ağız kuruluğunun sebep olabileceği sorunları rotadan kaldırmanın yolu ağız hijyenine dikkat etmekten geçer. Kullanılan diş fırçası, diş ipi ve gargara olabildiğince kaliteli olmalıdır. Yanlış ürünlerin ortaya çıkarabileceği ciddi sorunlar böylece engellenir. Eğer ağız kuruluğu var ise yumuşak diş fırçaları kullanılmalı, diş etlerinin zarar görmesinin önüne geçilmelidir.
Sık Sorulan Sorular
Ağız kuruluğu insanlar tarafında gelip geçici bir sorun olarak görülmektedir. Çoğu zaman doğru olan bu önerme, bazen olabildiğince yanlıştır. Birkaç günden fazla süren ağız kuruluğu ciddi problemlerin habercisidir. Bu gibi durumları anlatabilmenin yolu ise spesifik başlıklar altında sorulan cevaplandırılmasından geçmektedir.
Sadece gece görülen ağız kuruluğunun farkı nedir?
Sadece gece görülen ağız kuruluğu ortamın neminden ve kan şekerinin hızla düşmesinden kaynaklanabilmektedir. Tedavi edilmezse kalıcıdır.
Ağız kuruluğu tedavisi nasıl yapılır?
Ağız kuruluğu tedavisi, ağız kuruluğunu ortaya çıkaran faktörün ortadan kaldırılması şeklinde yapılır. Bu bazen ciddi bir hastalığın tedavisi iken bazen de sadece fazladan su içmektir.
Ağız kuruluğu için hangi bölüme muayene olunmalıdır?
KBB veya dahiliye ağız kuruluğu için doğru başvuru yeridir.
Ağız kuruluğu için ne zaman doktora başvurmak gerekir?
Birkaç günü geçen, su içilse dahi geçmeyen ağız kuruluğu için doktora başvurulmalıdır.
Hangi besinler ağız kuruluğuna iyi gelir?
Limon gibi ağzı sulandıran besinler ağız kuruluğuna iyi gelmektedir.
Sinir hasarları ağız kuruluğuna sebep olur mu?
Bazı durumlarda, sinyal bozukluğundan dolayı tükürük üretilemeyebilir. Çok nadiren de olsa sinir hasarı ağız kuruluğuna sebep olmaktadır.
Yaş, ağız kuruluğu üzerinde etkili bir faktör mü?
Yaş ilerledikçe ağız kuruluğuna yakalanma ihtimali; ağız kuruluğunu ortaya çıkaran faktörlerin gelişme ihtimali artar. Evet yaş, ağız kuruluğu üzerinde etkili bir faktördür.
Ağız kuruluğu yüksek tansiyon belirtisi midir?
Metabolizma ile ilgili her problem beraberinde ağız kuruluğu getirebilir. Eğer var ise ağız kuruluğu yüksek tansiyonun da belirtisi olabilir.