Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

D Vitamini Eksikliği Tedavisi

Vücudun bir bütün olarak varlığını sağlıklı şekilde devam ettirebilmesinin altında birçok eleman yatar. Bu elemanları çok farklı klasmanlarda incelemek mümkündür. Organlar, sistemler, hormonlar, vitaminler gibi. Vitaminler vücut üzerinde birçok role sahiptir. Genelde hormonları destekleyici bir pozisyonda olmalarından dolayı göz ardı edilirler. Birçok vitaminin eksikliği net belirtiler ortaya koymadığı gibi bu belirtilerin ortaya çıkmasına sebep olabilecek akut sonuçlar da doğurmaz. Yani vitamin eksikliği bir açıdan tolere edilebilir durumdadır.

D vitamini, tüm vitaminler içerisinde belki de en özel konuma sahip olandır. Bunun sebebi D vitamininin, vitaminden çok hormon gibi davranıyor oluşundadır. Vücudun sağlıklı gelişimi açısından kritik öneme haiz olan kemikler üzerinde büyük bir güce sahiptir. Kemikler ve dişler üzerinde elde ettiği bu konumun yanında birçok ufak bölgeye de nüfuz ederek kendisini vücut için vazgeçilmez bir konuma sokar. Diğer vitaminlerin aksine, D vitaminin eksikliği yalnızca kısa vadede tolere edilebilir durumdadır. Orta ve uzun vadede oldukça yıkıcı ve geri dönülemez sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilen D vitamini eksikliği mutlaka ama mutlaka tedavi edilmelidir.

İnceleyen ve Onaylayan : Uzman Dr. Sema Tutar Pişkinsüt

D Vitamini Eksikliği Tedavisi Hakkında

D vitamini eksikliğinin ortaya çıkmasında birçok faktörün etkisi bulunur. Faktörlerin bu kadar fazla olması da D vitamini eksikliğinin geniş bir coğrafyada görülmesine sebep olur. Günümüzde gelişmişlik seviyesi, coğrafi konum, güneşlenme süresi, beslenme alışkanlıkları, ırksal özellikler gibi birçok faktörü D vitamini eksikliğinin sebepleri arasında saymak mümkündür.

Diğer vitaminlerin aksine D vitamini oluşum sürecini aşamalar halinde tamamlar. Vücuda besin yoluyla alınan vitaminlerin işlevsel hale getirilmesi çeşitli dışsal etkilere ihtiyaç duyar. Bu dışsal etkilerin başında da güneş ışınları gelir. Ayrıca alınmasından sonra birçok organa uğrayarak bir sentez sürecini de atlatması gereken D vitamini, elde edilmesi en zor vitaminlerden birisidir. Bu zorluğa rağmen vücut tarafından en çok ihtiyaç duyulan vitaminlerin başında gelmektedir. Üretimin efor maliyetine kıyasla ihtiyacın fazla olması da dünya nüfusunun büyük bir bölümünün D vitamini açısından eksiklik çekmesine sebep olmaktadır. İstatistiksel veriler incelendiğinde dünya üzerinde yaklaşık olarak bir milyar insanın D vitamini eksikliğinden belirli seviyelerde etkilendiği görülmektedir. Gelişmişlik endeksinde üst sıralarda yer alan Amerika halkının yüzde kırkında; ülkemizin ise üçte ikisinde D vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. Veriler istatistiksel araştırmalara dayanmakla birlikte D vitamini eksikliğinden etkilenen kişilerin tam sayısını kestirmek ne yazık ki mümkün değildir. Bunun sebebi çok geniş bir coğrafyayı farklı faktörler ışığında etkisi altına alıyor oluşudur. Özellikle güneşlenme süresinin az olduğu coğrafyalarda toplumun neredeyse tamamı D vitamini eksikliği çekmektedir.

D Vitamini Eksikliği Nedir

D vitamini adından da anlaşılabileceği üzere vitamin olmakla beraber işlevleri açısından hormon olarak değerlendirilebilecek oldukça özel bir yapıdır. Bu yapı hem hormonları etkilemekte hem de vücudun gelişiminde rol oynamaktadır. Hücre seviyesinde dahi işlevlere sahip olmasından dolayı da en az hormonlar kadar önemlidir.

D vitamininin vücuda alınması bitkisel ve hayvansal gıdaların tüketilmesi yoluyla yapılır. Balık gibi hayvansal kaynaklarda D vitamini potansiyeli oldukça yüksek olmakla beraber bitkisel kaynaklarda da hatırı sayılır miktarda D vitaminine rastlamak mümkündür. Beslenme alışkanlıklarına göre kişilerin bitkisel veya hayvansal kaynaklardan D vitamini elde edebilmesi söz konusudur. Vücuda alınan D vitamini, vitaminin fonksiyonel hali değildir. Ham ve işlevsiz olan D1 ve D2 formlarıdır. Bu formların vücut tarafından sentezlenmesi gerekir. Sentezlenmediği takdirde alınan D vitaminlerinin vücuda en ufak yararı olmaz.

Sentezleme sürecinin başlayabilmesi için güneş ışınlarına yani UV ışınlara ihtiyaç vardır. Vücuda alınan D vitaminlerinin erken formları güneş ışığına maruz bırakılır. Bu maruz bırakma işlemi sonrasında vitaminler sentezlenmek için uygun hale gelir. Önce karaciğere taşınarak buradaki hücreler yardımıyla ilk formlarına dönüşürler. Sonrasında kan yardımıyla böbreklere alınarak fonksiyonel D vitamini olan D3 formuna dönüştürülürler. D3 formuna dönüştürülen D vitaminleri vücut için faydalıdır.

D vitaminin işlevsel halinin vücutta üstlendiği en büyük rol kalsiyum ve fosfor seviyesinin kontrol edilmesidir. Kalsiyum vücudun sert dokularının oluşmasında, gelişmesinde ve formunun korunmasında oldukça önemli bir elementtir. Ağız yoluyla alınan kalsiyum elementi bağırsaklar tarafından emilir. Bu emilme sürecini kontrol eden de D vitaminidir. D vitamininin yeterli olduğu durumlarda kalsiyum da yeteri kadar emilmektedir. D vitamininin eksik olduğu durumlarda ise kalsiyum yeterli miktarda emilememekte bunun sonucunda da kalsiyum eksikliğine bağlı olarak kemik ve diş problemleri baş göstermektedir.

Yani hayatın konforlu bir biçimde ve sorunsuz devam etmesi için gereken kritik elemanlardan olan D vitamininin yetersiz miktarda vücutta bulunması ve sentezlenememesi durumunda D vitamini eksikliği olmaktadır. Geniş bir spektrum D vitamini eksikliğini tetikleyebildiği ve D vitamini eksikliği de geniş bir belirti skalasına sahip olduğu için ilk başlarda D vitamini eksikliği net olarak teşhis etmek mümkün değildir. En azından klinik aşamaya geçmeden yapılan teşhisler tahmin boyutunda kalmaktadır. Bunun temel sebebi de D vitamininin zor bir sentez sürecine sahip olmasının yanında oldukça geniş alanları etkiliyor olmasıdır. Ayrıca D vitamini, bağışıklık sisteminin etkinliğini korumak konusunda da oldukça etkilidir.

D Vitamini Eksikliğinin Belirtileri

D vitamininin vücutta üstlendiği görevler herhangi bir hormon kadar önemli ve hormonlardan daha çoktur. Etkilediği ve etkilendiği alanın bu kadar geniş olması verdiği belirtilerin oldukça kompleks olmasına sebep olur. Ayrıca yine bu genişlikten dolayı ayırt edilebilirlik oldukça düşüktür. Yani D vitamini eksikliğine bağlı olarak gelişen birçok belirti, alanında uzman olmayan birisi tarafından kolay fark ve ayırt edilemez. Bu durum da D vitaminine dair kesin teşhislerin ancak uzman hekimler tarafından konulabileceğini belirtir. Yine aynı şekilde kan tahlili gibi kesin tanı yöntemlerinin en sık kullanıldığı durumlardan birisi de D vitamini eksikliğidir.

D vitamini eksikliğinin teşhisinin zor, belirtilerinin de derinden olması D vitamini eksikliğine dair çözümlerinde önleyici tedaviler şeklinde olmasını sağlamıştır. Günümüzde birçok gelişmiş ülke D vitaminini önleyici tedaviler yoluyla ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Güneşlenme süresini artırma, vitamin takviyeleri gibi yöntemleri risk grupları üzerinde uygulamakta ve başarıya ulaşmaktadır.

Depresyon ve Cilt Sorunları

Depresyon ruh halinde meydana gelen ani düşüşlere verilen genel bir isimdir. Günümüzün tempolu ve baskıcı şartları, depresyona yakalanan insan sayısını günden güne artırmaktadır. Depresyon gibi sınırları tam kestirilemeyen; sebepleri, belirtileri ve sonuçları tahmin edilse de tam olarak kestirilemeyen psikolojik bir durumun tetikleyicileri arasında D vitamini eksikliği de yatmaktadır.

D vitamininin hormonlar gibi hareket ettiğini belirtmiştik. Hormonlar vücut kimyasının düzenlenmesinde ve stabil hale getirilmesinde kritik öneme haizdir. Aynı şekilde D vitamini de vücut kimyası üzerinde hücre boyutunda etkilere sahip oldukça önemli bir bileşendir. Bu bileşenin sürekli olarak düşük seviyelerde olması hücre kimyasında bozulmalara sebep vermektedir. Bu bozulmalar da genel vücut sağlığı ile psikolojik durumu etkisi altına almakta, kendini depresyon olarak dışa vurmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre depresyon şikayetiyle kliniklere başvuranların yaklaşık olarak yüzde yetmişinde D vitamini eksikliği mevcuttur. Sinir sistemi üzerindeki sürekli baskının sebeplerinden birinin de D vitamini olduğu bu istatistiksel verilerle ortaya konmaktadır. Depresyonun tedavisi sürecinde yapılan D vitamini takviyeleri ile hastalığın daha çabuk ortadan kalkması gibi durumlar gözlemlenmiştir. Bu durum da D vitamini ile depresyon arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.

D vitamininin hücre boyutunda etkili olması, eksikliği durumunda hücre boyutunda sorunların ortaya çıkmasına sebep olur. Vücudun yağ tutma kapasitesini ve seviyesini belirleyen birçok değişik faktör olmakla birlikte bunlardan bir tanesi de D vitaminidir. D vitamininin yağ tutma kapasitesi üzerindeki etkisi kilo üzerindeki sorunları ortaya çıkarması bir yana cilt sağlığı üzerinde de ciddi etkiler oluşturur. Söz gelimi D vitamini eksikliği çeken bir hastanın hücreleri aşırı miktarda yağ tutmaya başlayacaktır. Hücrelerin yağ tutmaya başlaması gözeneklerin tıkanmasını sağlayacağından dolayı, D vitamini eksikliği çeken kişilerin ciltlerinde de gözenek tıkanmasına ve kirliliğe bağlı olarak olumsuz sonuçlar ortaya çıkacaktır. Yapılan araştırmalara göre D vitamini eksikliği çekenlerin vücutlarında akne oluşumu, D vitamini eksikliği çekmeyenlere göre çok daha fazla. Ayrıca bazı kişilerde D vitaminine bağlı olarak cilt kurumaları ile karşılaşmak da mümkün. Bölgesel olarak sedef hastalığı benzeri yapıların oluşmasından birinci derecede D vitamini eksikliğinin sorumlu olduğu bilinmektedir.

Sırt Bölgesi, Kemik ve Kas Dokularında Sürekli Ağrılar

Kalsiyum miktarı kemik, diş ve kasların sağlığı üzerinde doğrudan etkilidir. İlk oluşum ve gelişim aşamasında ihtiyaç duyulan yüksek kalsiyum seviyesi, gelişimin tamamlanması ile son bulmaz. İlgili yapılar, dokular ve bölgeler sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını yerine getirebilmek için kalsiyuma sürekli olarak ihtiyaç duyarlar. Kalsiyum seviyesinin azaldığı durumlarda ise kısa süreli belirtiler verirler. Kalsiyum seviyesinin sürekli olarak düşük olması halinde ise sürekli ağrılar ve deformasyonlar şeklinde belirtilerle karşılaşmak mümkündür.

Vücudun kalsiyum seviyesinin belirlenmesinde, kalsiyum elementinin alımı kadar bağırsak tarafından emilimi de önemlidir. Yani element yeteri kadar alınsa dahi besin yoluyla, eğer bağırsaklarda emilemiyorsa vücut kalsiyum eksikliği çekmeye başlar. Bağırsaklar tarafından kalsiyum elementinin emilebilmesi için de D vitamini seviyesinin yeterli olması gerekir. Sentezlenen D vitamini bağırsak bölgesinde kalsiyum elementleri ile bağ kurarak onları vücuda entegre eder. Yeterinden az miktarda D vitamininin bölgede olması durumunda ise yeteri kadar kalsiyum elementi ile bağ kurulamaz. Yani alınan kalsiyum elementleri vücut tarafından kullanılmadan atılır.

Kalsiyum elementinin olmaması veya az olması da sert dokularda, kas dokularında ve sırt bölgesinde sürekli ağrıların oluşmasına sebep olur. Bu ağrının sebebi ilgili bölgelerde meydana gelen mikro deformasyonlardır. Genelde sünger benzeri bir yapı oluşana kadar (kemik erimesinin başlangıcı) bu ağrılar katlanarak artar. Dişlerde çürüme ile de sıkça karşılaşılır.

Kilo ile İlgili Problemler

D vitamini vücudun sistemleri üzerinde yapıcı etkiye sahip olmakla birlikte, hücre seviyesinde de oldukça büyük bir etkiye sahiptir. D vitamininin uzun süreli yokluğu durumunda hücre kimyasında meydana gelen değişimlerden dolayı hücre, normalde tutması gerekenden daha fazla yağı tutmaya başlayacaktır. Bu durum beraberinde kilo almaya yatkın bir bireyi ortaya çıkaracaktır.

D vitamini eksikliği çeken hastaların kilo alması kolaylaşır. Ayrıca aldıkları kiloları yüksek efor harcamalarına rağmen kolay kolay yakamazlar. Yani D vitamini eksikliği çekenler kilo vermekte büyük zorluklar yaşarlar.

Ekstra olarak ise kilo durumunu etkileyen bir diğer faktör D vitamini çekenlerin iştahlarının artmasıdır. Bunun sebebi D vitamininin sentezinden dolayı çıkan problemlerin vücut tarafından D vitamini alınmıyormuş sinyaliyle karşılanmasıdır. Yani güneşlenme süresinin az olmasından dolayı D vitamini eksikliği çekilse dahi vücut bunu yeteri kadar D vitamini açısından zengin gıda tüketilmediği şeklinde yorulmayarak tüketimi artırmaktadır. Bu durum da beraberinde kilo alımını getirmektedir.

Saç Dökülmesi

Saç foliküllerinin yani saç köklerinin sorunsuz oluşumunda ve kıl köklerini salmasında birçok vitamin, mineral ve hormon etkilidir. D vitamini ise bu faktörler arasında en önemlilerinden bir tanesidir. Tüm vitamin, mineral ve hormonlar arasında bağlayıcı görevi gören ve saçların sağlıklı, canlı olarak uzamasını sağlayan asıl faktördür. D vitamininin sürekli eksikliği halinde saç kökleri sağlıksız ve cansız bir görünüme kavuşacaktır. Bu görünümün devamı olarak da bölgesel dökülmeler görülecektir.

Saç dökülmesi şikayetiyle dermatoloji kliniklerine başvuran kişilere yapılan kan tahlillerinde büyük oranda D vitamini eksikliği ile karşılaşılmakta; D vitamini takviyesi yapıldığı saç dökülmesi ya durmakta ya da oldukça yavaşlamaktadır. Ayrıca D vitamini eksikliğine bağlı saç dökülmesini, genlere bağlı gelişen saç dökülmesinden ayırmak gereklidir. D vitamini eksikliğine bağlı saç dökülmesi erkeklerde de görülmekle birlikte genelde kadınlarda ve çocuklarda olumsuz bir sinyal olarak kabul edilmektedir. Yani saç dökülmesinin risk grubuna girmeyenlerde dökülmenin ortaya çıkması durumunda durum, D vitamini eksikliğine yorulmaktadır.

Bağışıklık Sistemi ile İlgili Sorunlar

Bağışıklık sistemi, vücuda giren yabancı maddelerle mücadele eden sistemdir. Bağışıklık sistemi sayesinde birçok hastalık belirti dahi vermeden ortadan kaldırılmakta ve vücuda en ufak zarar vermemektedir. Her sistem gibi bağışıklık sistemi de çeşitli elemanlardan oluşur. Antikorlar bu elemanların en etkin olanlarıdır. Vücuda giren yabancı maddenin tespitinden ve imhasından doğrudan sorumludurlar. Antikorların etkinlik derecesi birçok hormona ve vitamine göre değişir. D vitamini de bu etken elemanların başında gelmektedir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, D vitamini seviyesiyle doğrudan ilintilidir.

D vitamini eksikliği ile beraber vücudun akne tutma seviyesi artar. Normalde akne oluşumuyla mücadele eden (iltihaplanma da dahil) bağışıklık sistemi, D vitamini eksikliğine bağlı olarak bu mücadelesini tam anlamıyla yerine getiremez. Vücudun genel savunma seviyesinde meydana gelen bu azalmadan dolayı sivilceler, cilt problemleri ve çeşitli hastalıklar artar.

Normalde bağışıklık kazanılan hastalıklara karşı olan mücadele dahi sekteye uğramaya başlar. D vitamini eksikliği çeken kişilerde özellikle soğuk algınlığına yakalanma yoğunluğu artar. Yılda bir kez geçirilen hastalık çok daha fazla geçirilebilir. Ayrıca çeşitli diğer hastalıklara yakalanma yoğunluğu da tıpkı soğuk algınlığında olduğu gibi artar.

Bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak otoimmün hastalık riski de artar. Saçkıran gibi, bağışıklık sisteminin sağlıklı hücrelere saldırması sonucu ortaya çıkan hastalıklar, D vitamininin eksikliğinde daha sık ortaya çıkmaktadır.

D Vitamini Eksikliğinin Sebepleri

Vücut için oldukça kritik bir öneme sahip olan D vitamini, alınmasından kullanılmasına kadar geçen sürede birçok işleme tabi tutulur. Bu süreç oldukça kompleks olduğundan dolayı yine aynı süreci etkileyebilecek birçok faktör bulunur. Bu faktörler doğrudan doğruya D vitamini eksikliğinin sebepleri arasında sayılabilir.

AIDS gibi hastalıklar oldukça spesifik olsa da D vitamini eksikliğinin ortaya çıkışını tetikleyebilir. Genel olarak değerlendirildiğinde oldukça küçük yüzdelere tekabül eden birçok sebebi sıralamak mümkün olsa da genellik ilkesinden ötürü başlıca D vitamini eksikliği sebeplerini saymak daha fazla hastayı kapsayabileceğinden ötürü D vitamini eksikliğinin ana sebepleri olarak beslenme alışkanlıkları ile güneşlenme süresinde meydana gelen sorunlar olarak iki tanesini saymak mümkündür.

İki sorun da hayat tarzında yapılacak ufak değişiklikler ile kolayca çözülebilir. Bu sebeplerin bu kadar genel olması aynı zamanda D vitamini eksikliğinin geniş kitlelere yayılmasında önemli yer tutar. Günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık olarak yüzde on beşi D vitamini eksikliği ile mücadele etmektedir. Yaklaşık bir milyar insana denk gelen bu sayı oldukça ciddidir.

Aşağıdaki iki sebebe ek olarak insanların kolayca değiştiremeyeceği coğrafi konum da D vitamini eksikliğine dolaylı yoldan etki eder. Dünyanın şeklinden ve konumundan ötürü kuzey ve güney kutup noktalarına yakın yerlerde güneşlenme süresi düşüktür. Ya da güneşli ve güneşsiz zamanlar arasındaki zaman farkı yüksektir. Bu sebepten ötürü günlük olarak sentezlenmesi gereken D vitamini, güneş ışınları alınamadığı için sentezlenememektedir.

Güneş Işınlarından Uzak Kalmak

Günümüzün çalışma trendleri, insanların güneş ışınlarına yeterince maruz kalmasının önüne geçer. Özellikle D vitamininin sentezi noktasında güneş ışınlarının etkisi düşünüldüğünde, bu trendlerin D vitamini eksikliğinin başlıca sebeplerinden birisi olduğu kolayca kavranacaktır.

İnsanların ofis ortamında yapay ışıklar altında uzun süreler çalışması, güneş ışınlarının faydalı olduğu saatlerde dışarda olmalarının önüne geçer. Elektrik kullanımının artması, gece çalışmanın verimli hale gelmesi ve iş dünyasının global bir nitelik kazanması da olağan dışı çalışma saatlerini tetiklemektedir. Hangi sebeple olursa olsun kişiler günlük yarım saat kadar güneş ışınları altında vakit geçirmeli ve D vitaminini sentezleyecek zemini oluşturmalıdır. Bu olmadığı takdirde vücuda yeteri kadar D vitamini alınsa dahi sentezlenemediği için D vitamini eksikliği ortaya çıkmaktadır. Dünyanın coğrafi konumu güneşlenme süresi üzerinde oldukça etkilidir. Uygunsuz çalışma koşulları ile dünyanın coğrafi koşullarının birleştiği noktalarda (altı ay gece altı ay gündüz yaşanan bölgeler) D vitamini eksikliği maksimize olmaktadır. Aynı şekilde vücudu kapatacak şekilde giyinmek de D vitamini eksikliğinin güneş ışınlarına bağlı olarak ortaya çıkmasını sağlayan faktörlerdendir. Özellikle türban veya çarşaf takan kadınlarda, D vitamini yeteri kadar alınsa dahi sentezlenemediği için D vitamini eksikliği oluşmaktadır.

Beslenme Alışkanlıkları

D vitamini vücuda gıdalar yoluyla alınır. Alınan gıdalar parçalanır ve içerisindeki vitaminler vücut tarafından emilir. Sonrasında güneş ışınları ile birleştirilerek ve organlarda işlenerek sentezlenir. D vitamininin vücuda alınan formları D1 ve D2 adı verilen oldukça düşük performanslı, çoğu zamanda faydasız formlardır. Vücut tarafından sentezleme işlemi yapıldığında ise D1 ve D2 formları oldukça yararlı olan D3 formuna dönüştürülmektedir.

Sentezleme kısmında sorun olmasa bile beslenme kısmında sorun olması halinde D vitamini eksikliği ile sıkça karşılaşılmaktadır. Günümüzde D vitamininin ana kaynağı hayvansal gıdalardır. Bu gıdalara erişimin pahalı olması ya da hiç olmaması durumunda vücuda yeteri kadar D vitamini alınamaz. Aynı şekilde tercih olarak hayvansal gıdaların tüketilmediği veganlık durumunda da ciddi şekilde D vitamini eksiklikleri ile karşılaşılmaktadır.

Hayvansal gıdalara erişimin olmadığı ya da pahalı olduğu durumlarda D vitamini ihtiyacı bitkisel gıdalardan karşılanır. Ama hiçbir bitkisel gıda, hayvansal gıda kadar fazla D vitamini değerlerine sahip değildir. Tüketim miktarına oranla alınan D vitamini miktarı oldukça düşüktür. Günümüzde özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan D vitamini eksikliğinin başlıca sebebi güneşlenme süresi değil, gıda alımında meydana gelen aksaklıklardır. Yeterli ve düzenli beslenmemek D vitamini eksikliğini ortaya çıkarmaktadır.

D Vitamini Eksikliği Nasıl Önlenir

D vitamini eksikliğinin önüne geçmek için, D vitamini eksikliğini ortaya çıkaran sebeplerin önüne geçmek gereklidir. Bu da büyük oranda yaşam tarzının stabil hale getirilip düzenlenmesi ile mümkündür. Düzenli ve dengeli bir hayat sürdürüldüğü takdirde D vitamininin alımında ve sentezlenmesinde en ufak problem dahi ortaya çıkmayacaktır. Bu durumun tek istisnası, hamile kadınlarda ortaya çıkan hormonal değişimlerden kaynaklanan D vitamini eksikliğidir ki onun da çözümü ancak D vitamini takviyeleridir.

İlk yapılması gereken balık gibi D vitamini açısından yoğun besinlerin düzenli olarak tüketilmesidir. Günlük D vitamini ihtiyacını karşılayacak şekilde beslenmek, D vitamini eksikliğine yakalanmamanın ilk adımıdır. Sonrasında ise D vitamininin sentezlenmesi için gereken ortamın yaratılması önem kazanır. Güneş olmadan D vitamini yararlı form olan D3 formuna dönüştürülemeyeceği için, D vitamini eksikliği çekmek istemeyen kişinin günlük en az otuz dakika güneş altında vakit geçirmesi gerekir. Bu vakit geçirmenin de tercihen kollar ve kafa bölgesi açık şekilde, güneşin dik vurmadığı saatlerde yapılması tavsiye edilir.

D Vitamini Eksikliğine Kimler Yakalanır

D vitamini eksikliğine düzenli ve dengeli beslenmeyen, tek tip beslenen, ofis ortamında çalışan insanlar yakalanır. Ayrıca maden işçileri de yoğun olarak D vitamini eksikliği çekmektedir. Bunun sebebi yeteri kadar beslenememek değil, D vitamininin sentezlenmesini sağlayacak güneş ışınlarından uzak kalmaktır. Gündüz vakti madenlerde güneş ışınlarından tamamen yoksun çalışıldığı için, D vitamini eksikliğinin ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Hamileler, bebeklerin gelişim süresi boyunca vücutları fazlaca efor harcadığı ve olağandan daha fazla D vitaminine ihtiyaç duydukları için D vitamini eksikliği çekebilirler. D vitamini özellikle kalsiyumun sentezinde önem taşır. Bebeklerin cenin hallerinden sonraki dönemde kemik oluşumu için kritik öneme sahip D vitaminine bolca ihtiyaç duyulur. Gebelik süreci boyunca hamilelere D vitamini takviyesi yapılır.

D Vitamini Eksikliği Tedavi Türleri

D vitamininin tedavisi oldukça kolaydır. D vitamini eksikliğini tetikleyen genetik bir problem yoksa tedavi ilaç kullanımı ve hayat tarzı değişiklikleri ile yapılır. Hastalığın tedavi edilmesinden ziyade, tedaviyi ortaya çıkaracak belirtilerin fark edilmesi daha önemlidir. D vitamini eksikliğinin fark ve ayrıt edilebilir belirtileri oldukça geç dönemde vermesi, hastalığın tedavisinin geç başlamasına sebep olmaktadır. Geç başlayan her tedavi gibi D vitamini eksikliği tedavisi de daha zordur. Hastanın ilaçlı tedaviyi başarıya ulaştıracak hayat tarzı değişikliklerini tedavinin başlangıcından itibaren yapması gerekmektedir.

İlaç Tedavisi

D vitamini tedavisinin temelini ilaçlar oluşturur. Hastanın D vitamini seviyesinin düşük olduğunun fark edilmesinden sonra ilk iş ilgili vitamini dengeli şekilde takviye edecek ilaçların alınmasıdır. Bu ilaçlar genelde reçetesiz satılan ucuz ilaçlardır. Sebebi, D vitaminini takviye eden ilaçların zararsız olması ve kolay üretiliyor olmasıdır. Yani herkes tarafından kolayca ulaşılabilen bu ilaçlar ile D vitamini eksikliği tam olarak tedavi edilebilmektedir.

Bazı D vitamini ilaçlarının içerisine diğer vitaminlerin takviyeleri de konmaktadır. Özellikle B sınıfı vitaminler takviye edilen ilaçlar ile D vitamini eksikliğinin tedavisi daha başarılı bir hal almaktadır. Verilen ilaçların içerisinde sentezlenmeye hazır D1 ve D2 formlu D vitaminleri yer alır. Yani ilacın alımından sonra mutlaka sentezlenmesi için gerekli ortamın hasta tarafından hazırlanması gerekir. Bu noktada da D vitamini tedavisinin daha önemli bir aşamasına yani hayat tarzı değişiklikleri aşamasına geçilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

D vitamini eksikliğinin ortaya çıkmasının başlıca sebeplerinden birisi hayat tarzının D vitamini alımına veya sentezlenmesine uygun olmayışıdır. Hastanın, D vitamini eksikliğine bağlı olarak sorunlar yaşamasından ve doktora başvurmasından sonra D vitamini takviyeleri hastaya verilir. Alınan vitamin formlarının D1 ve D2 olması, hastanın hayat tarzını değiştirmesini zorunlu kıılar. İlaçların kullanımının başlamasıyla beraber hastanın:

  • Günlük en az otuz dakika boyunca güneş altında, güneşin dik gelmediği bir zamanda vakit geçirmesi,
  • Düzenli bir hayat sürmeye başlaması,
  • Sağlıklı ve D vitamini açısından zengin besinler tüketmesi,
  • Uyku düzenini gece saatlerine göre düzenlemesi gerekir.
  • Ancak bu hayat tarzı değişiklikleri yapıldığında ilaçlar optimum miktarda sentezlenecek ve vücut sağlıklı bir akış oluşturacaktır. Hayat tarzını güneşten yararlanmayacak şekilde devam ettirenlerde ise ilaç tedavisi işe yaramayacaktır.

D Vitamini Eksikliği Tedavi Öncesi

D vitamini eksikliğinin tedavisine başlanmadan önce hastanın şikayetlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. D vitamini vücut üzerinde oldukça fazla alanla temas halinde olduğundan dolayı, bu alanlarda ortaya çıkan belirtilerin ve psikolojik alanda ortaya çıkan durumların D vitamini eksikliği ekseninde yorumlanması gerekir. Genelde fiziki muayene esnasında hastanın mental durumu da değerlendirilir. Alınan fiziksel ve psikolojik bilgiler harmanlanarak hasta değerlendirilir.

Muayene

Hastanın D vitamini eksikliğinin başlıca belirtilerinden olan kas ve sırt ağrıları ile doktora başvurması durumunda ilk aşamada el ile muayene uygulanır. Hassas noktalara hafif baskı uygulanarak kemik dokularının hassasiyeti ölçülür. Ayrıca hastanın depresyon geçirip geçirmediğinin anlaşılması için sözlü mülakatta yapılabilir. İki durum değerlendirilerek hastada D vitamini eksikliğimi yoksa başka bir hastalık mı olduğu sonucuna kısmen varılır. Eğer hastada D vitamini eksikliğinin olduğundan şüpheleniliyorsa kan tahlili için hasta laboratuvara yönlendirilir.

Kan Tahlili Yapılması

Doktor tarafından yapılan fiziki muayenenin ardından hasta kan tahlili için laboratuvara gönderilir. Alınan kan üzerinden 25-hidroksivitamin D seviyesi ölçülür. D vitamininin seviyesini belirlemek için en ideal yöntem bu sayımı yapmaktır. Alınan gıdalardan elde edilen ham form D vitaminini ve sentezlenen D vitaminini yani D vitamininin D1, D2 ve D3 formlarını tam olarak ortaya koyan tek sayım yöntemi budur. Yapılan sayım sonucunda:

  • Mililitrede 12 nanogram ve altındaki sayım ciddi eksiklik,
  • Mililitrede 12 nanogram ile 20 nanogram arası hafif eksiklik,
  • Mililitrede 20 nanogram ile 50 nanogram arası normal seviye,
  • Mililitrede 50 nanogram ve üzeri ise yüksek seviye olarak adlandırılır.

Ciddi ve hafif eksiklik durumu D vitamini eksikliğinin ancak takviyeler yardımıyla çözülebileceğini ifade eder. Ayrıca bu durumlarda hayat tarzı değişiklikleri de mutlaka yapılmalıdır. Normal seviyelerde hastaya takviye verilmez ancak kritik seviyelere düşmemesi için güneş ışığında daha çok kalması, D vitamini açısından daha yoğun beslenmesi tavsiye edilir.

Kan tahlili sonucunda ciddi eksiklik çıkması ve bu eksikliğe ciddi kemik ve sırt ağrılarının eşlik etmesi durumunda kemik sağlığının bozulmuş olacağı düşünülerek kemik testi uygulanabilir. Amaç kemiğin yapısının incelenmesi ve kemik erimesi olup olmadığının tahlil edilmesidir.

D Vitamini Eksikliği Tedavi Sonrası

D Vitamini eksikliğinin tedavisi, muayeneden hemen sonra başlar. Yani tedavi süreci ile tedaviden sonraki süreç kesişir. Hastalığın belirtilerine dair gerilemeler D vitamini sentezinin başlayıp hücrelere D vitamini fazlaca gönderildiği vakit gerilemeye başlar. Yani spesifik olarak tedavi sonrası süreçten bahsetmek mümkün değildir. Hastalığa dair belirtilerin tedaviyle birlikte kaybolması, tedavinin sonlandırılabileceği anlamına gelmez. D vitamini eksikliği tedavilerinde amaçlardan bir tanesi de tekrarlama durumunun ortadan kaldırılmasıdır. D vitamini eksikliğinin tekrarlaması ciddi bir sorun teşkil etmese de yine de hayat konforunu bozmaktadır. Ayrıca kemik erimesi ve sağlıksız kemik gelişimi gibi sorunlardan dolayı da tekrarlamadan kaçınmak akıllıcadır.

Hastanın Dikkat Etmesi Gerekenler

Tedavi süreci ve sonrasında hastanın hayat düzenine azami özen göstermesi gerekir. Yaşayış tarzının daha düzenli hale getirilmesi sadece D vitamini eksikliğinin ortadan kaldırılması için değil, diğer hastalıkların da ortaya çıkmaması için oldukça önemlidir. D vitamini eksikliğine bağlı ortaya çıkabilecek hastalıklar da hayat düzeninin sağlanması sonrasında daha az risk oluşturur.

  • Dikkat edilmesi gerekenler ise:
  • Düzenli olarak güneşe çıkılmalı,
  • Düzenli olarak spor yapılmalı,
  • Uyku düzeni oldukça stabil olmalı şeklindedir.

Beslenme Düzeninin Sağlanması

D vitamini açısından zengin besinlerin tüketilmesi oldukça önemlidir. D vitamininin doğal yollarla sağlanması, tedavi sonrasındaki sürecin gelişimini belirler. Sürekli olarak alınan takviyelerle uzun süre sürdürülebilir bir düzen kurmak sağlıksızdır. D vitamininin olabildiğince doğal kaynaklardan alınması, tedavi sonrasındaki süreci daha stabil kılar.

Ciddi derecede D vitamini eksikliği çekilsin veya çekilmesin herkesin şu besinleri bolca tüketmesinde D vitamini eksikliği çekilmemesi için fayda vardır.

  • Süt ve süt ürünleri
  • Ton balığı
  • Uskumru
  • Somon
  • İstiridye
  • Ciğer
  • Balık yağı
  • Yulaf

Diğer birçok besinde de D vitamini bulunur ancak günlük tüketimde ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildir. Ayrıca D vitamini seviyesinin düzenli kontroller ile saptanmasında fayda vardır. Böylece beslenme düzeninin kurulması ve gerektiği takdirde takviyelere devam edilmesi gibi yapıcı durumların ortaya çıkması mümkün kılınır.

Çalışma Ortamının Düzenlenmesi

Günümüzde D vitamini eksikliğinin başlıca sebepleri arasında çalışma ortamının D vitamini sentezlemek için uygun olmaması gelir. Gerek ofis ortamı gerekse de freelance yani evden çalışanlar için güneş ışığından mahrum kalmak D vitamini eksikliği için tetikleyici sebeptir. Kişinin D vitamini eksikliğinin başlıca sebebinin bu olduğu tespit edilirse zaten tedavi olarak hayat tarzı değişikliği masada olacaktır. Yani takviye yapılmasına gerek kalmayacaktır.

Bu noktada kişilerin hayat tarzlarında ufak değişiklikler yapması gerekir. Örneğin çalışma saatlerinin gündüze ayarlanması, öğle yemeklerinin dışarıda yapılan yürüyüşten sonra yenmesi, çalışma masasının güneş alan bir alana taşınması gibi. Tüm bu ufak nüanslar D vitamini eksikliğinin başarıyla tedavi edilmesi ve tekrarlamaması için önemlidir.

Sık Sorulan Sorular

D vitamini eksikliği oldukça geniş bir skalada inceleniyor olmasına rağmen tedavi açısından oldukça basit bir sürece sahiptir. Bazı kritik durumlar haricinde D vitamini eksikliğinin ciddi sonuçlar doğurması söz konusu değildir. Biz her detayıyla başlıklar altında durumu incelesek de risk grubu içerisinde bulunanların kafasındaki sorulara dair spesifik sorular altında bazı cevapları vermekte fayda vardır.

D Vitamini Eksikliği Kimlerde Görülür?

D vitamini eksikliğinin risk grubu oldukça geniştir. Genel olarak belirli bir yaşın üzerindeki kişilerde görülme sıklığı artar. Bazı hastalıkları geçirenlerde de D vitamini eksikliğinin olduğu istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Hamile kadınlarda bebeğin kemik dokusunun oluşma sürecinde D vitamini eksikliğine sıkça rastlanır.

  • Beslenmesi düzensiz ve sağlıksız olanlarda,
  • Politik bir tercih olarak hayvansal gıdaları tüketmeyen veganlarda,
  • Obezite hastalarında,
  • Çölyak hastalarında,
  • Kapalı mekanlarda çok vakit geçirip güneş ışınlarından mahrum kalanlarda,
  • Koyu tenli insanlarda,
  • Bağırsak hastalıklarına saho olanlarda,
  • Vücut yağı oranı normalin üzerinde olanlarda sık sık D vitamini eksikliği ile karşılaşılır.
  • Ayrıca coğrafi olarak dünyanın kuzey ve güney kutup bölgelerine yaklaştıkça D vitamini eksikliğine yakalanma riski artar.

D Vitamini Eksikliği Tedavi Edilmezse Ne Olur?

D vitamini eksikliği tedavi edilmediği takdirde kemik ve diş sağlığını oldukça olumsuz etkiler. Çocuklarda sağlıksız kemik ve diş gelişimi ile sıkça karşılaşılır. Yetişkinlerde ise kemik erimesi en sık karşılaşılan sonuçlardandır. Uzun süre tedavi edilmeyen D vitamini eksikliği vakalarında ortaya çıkabilecek bu ciddi sonuçların temel sebebi ise D vitamini sayesinde emilen kalsiyum ve fosforun yeteri kadar alınamamasıdır.

D Vitamini Eksikliğinin Vücuda Verdiği Zararlar Nelerdir?

D vitamininin vücut üzerinde üstlendiği roller oldukça fazla olduğundan dolayı, eksikliğinde de oldukça fazla bölgede ufak veya büyük sorun ortaya çıkar. Örneğin akne oluşumu oldukça küçük olmasına rağmen sinir bozucu bir etkidir. Kemik erimesi ise oldukça ciddi ve büyük bir belirtidir. Yani D vitaminine bağlı olarak çalışan tüm hücre ve sistemlerde çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir.

D Vitamininin Vücutta Üstlendiği Görevler Nelerdir?

D vitamini kemik ve diş oluşumunda kritik görev alan kalsiyum elementinin emilmesinden sorumludur. Ayrıca bağışıklık sisteminin sağlıklı ve etkin olarak çalışmasına da dolaylı yoldan katkı sağlar. Hücrelerin yağ tutma kapasitesinin belirlenmesinde de D vitamininin etkileri vardır. Bağırsakların doğru çalışmasına da D vitamini katkıda bulunur.

D Vitamini Alınabilecek Yiyecekler Nelerdir?

D vitamini almak için genelde hayvansal nadiren de bitkisel gıdalar tüketilir. Bunun sebebi tüketime oranla en çok hayvansal gıdalardan D vitamini alınıyor oluşudur. Özellikle yağlı deniz balıkları D vitamini açısından oldukça zengindir. Bazı bitkiler de D vitaminini belirli oranlarda insan vücuduna aktarabilirler. Somon, uskumru, yulaf örnek olarak sayılabilir.

D Vitamini Tedavisinde Kullanılan İlaçların Yan Etkileri Nelerdir?

Kullanılan ilaçlar D vitamininin ham halini ve bazen B grubu vitaminlerin ham halini içerir. Genel olarak vitamin fazlalığının vücuda zararı yoktur. D vitamini ilaçlarının da yan etki olarak sayılabilecek herhangi bir etkisi bulunmaz. Ancak ilaç kullanımı sırasında beklenenin dışında bir etki görülmesi halinde mutlaka doktora başvurulmalıdır.

D Vitamini Eksikliği Tedavi Süresi Ne Kadardır?

Hastalığın tedavisinin ne kadar süreceği kişide hangi seviyede eksiklik olduğuna göre değişir. Ortalama olarak bir ay süren tedavi, teşhisten hemen sonra başlar ve düşük yoğunluklu olarak devam eder. Kemik erimesi gibi sonuçların olduğu durumlarda tedavi çok daha uzun süreler alır.

D Vitamini Eksikliği Tedavisi Nasıl Olur?

D vitaminin eksik olması durumunda uygulanabilecek tek tedavi yöntemi takviyedir. Bu takviye de ya iğne ile ya da kapsül ile karşılanır. Hastalar tercih ettikleri ya da önerilen yönteme göre dört ayda bir kere ya da günlük – haftalık – aylık olarak vitamin takviyesi gerçekleştirirler. Eğer elli yaşın altında gerçekleşen vitamin D eksikliği söz konusu ise doktorlar tarafından oral alım yolu önerilmektedir. Yağlı gıdalara damlatılarak alınan vitamin D sayesinde eksiklik ortadan kalkmaktadır.

D Vitamini Eksikliği Belirtisi Nasıldır?

D vitamini oldukça önemlidir ve tedavi gerektiren D vitamini eksikliği belirtileri şunlardır:

  1. Sürekli yorgunluk ve uyku hali.
  2. Eklem noktalarında birleşen ancak tüm vücudu etkileyen hafif şiddetli, sürekli ağrı.
  3. Enfeksiyon hastalıklarının görülme oranında artış.
  4. Psikolojik sorunlar.
  5. Kemik problemleri. Bunlara ek olarak hastadan hastaya göre belirtiler de gözlenebilir. Bazen hiç belirti vermeden seyreden eksiklikler de söz konusudur.
İlgili Bölümler
İlgili Hastalıklar