Kolon (Bağırsak) Kanseri Tedavisi
- Kolon Kanseri Tedavi Türleri
- Kolon Kanserinde Kolonoskopi ile Cerrahi Müdahale
- Kolon Kanseri Tedavisinde Kolektomi
- Kolon Kanseri Tedavisinde Açık Ameliyat Yöntemi
- Kolon Kanseri Tedavisinde Kapalı Ameliyat (Laparoskopi) Yöntemi
- Kolon Kanseri Tedavisinde Kemoterapi
- Akıllı İlaç Tedavisi
- Kolon Kanserinin Tedavisinde Radyoterapi
- Sık Sorulan Sorular
- Kolon Kanserinde Erken Teşhisin Önemi Nedir?
- Kolon Kanseri Tedavisinde Ameliyatsız Yöntemler Etkili Mi?
- Kolon Kanseri Tedavi Edildikten Sonra Tekrarlar Mı?
- Ailede Kolon Kanseri Olması Önemli Midir?
- Yaş İle Kolon Kanseri Arasında Bağlantı Nedir?
- Kolon Kanserinde Bağırsak Tıkanıklığı Durumunda Ne Yapılır?
- Kolon Kanserinden Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?
- Kolon (Bağırsak) Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kolon kanseri tıptaki adı kolon olan, halk arasında ise kalın bağırsak olarak adlandırılan bölgede ortaya çıkan kanser türlerindendir. Vücut bir sistemler bütünüdür. Yani sindirim, solunum gibi eylemsel faaliyetler bu sistemler tarafından yerine getirilirler. Vücudun genetik veya çevresel faktörlere bağlı olarak hastalanması da bu sistemler üzerinde yıkıcı tahribata sebep olarak en kötü sonucu ölüm olan bir sürecin başlamasına sebep olmaktadır.
Kolon kanseri de kanser hücrelerinin kalın bağırsak bölgesinde sınırsız bölünmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere sindirim sistemi yemek borusundan başlayıp anüse kadar devam eden oldukça kompleks bir sistemdir. Bu sistemin başta beslenme olmak üzere birçok dışsal faktöre maruz kalması ortaya hastalık çıkma riskini sürekli artırmaktadır. Günümüzün yaşam koşulları içinde de kolon kanseri gibi ortaya çıkma ihtimali istatistiksel olarak oldukça fazla olan ölümcül hastalıklar görülmektedir.
Kolon kanserinin ve bu kanserin tedavi edilmesi için sunulan yöntemlerin anlaşılabilmesi için kolon kanserine sebep olan durum ile kolon kanseri ortaya çıktığında olacakların iyi bilinmesi gerekir. Bilindiği üzere kanser dışsal faktörlere veya genetik faktörlere bağlı olarak hücre çekirdeğindeki DNA sarmalının zarar görerek hücrenin davranış fonksiyonları üzerinde değişiklik meydana getirmesidir. Vücudun en küçük birimi olan hücre içerisindeki DNA yardımıyla görevlerini, bölünme hızını, bölünme zamanını ve maksimum bölünme sayısını bilmektedir. Tüm bunların sınırı geçen hücreler ölmektedir. Hücrelerin bu standart davranışları sayesinde doğum ve ölüm gerçekleşmektedir.
Dışsal faktörler veya genetik faktörler ile hücrelerin sınırsızca bölünmeye başlaması bulundukları bölgede tümör adı verilen katı yapılar oluşmasına sebep olur. Yapılar katı bir formda olmasına rağmen genelde içlerinde sıvı yer almaktadır. Tümör yapıları da temas ettikleri bölgelere (başta lenf bezleri) kanserli hücreleri bulaştırarak hastalığın vücudun tamamına yayılmasına sebep olmaktadır.
Kolon kanserleri de (rektum ve kalın bağırsak kanserlerinin toplamı) kalın bağırsağın iç yüzeyini kaplayan tabakadaki hücrelerden başlamaktadır. Bu hücrelerde oluşan DNA bazlı deformasyonlar sayesinde hücreler sınırsız çoğalma yoluyla başta kalın bağırsağın iç yapısına olmak üzere uzuv benzeri yapılar geliştirmektedir. Bu yapılara polip adı verilir. Her polip doğrudan kanser riski oluşturmaz. Polipin türü ile kanser oluşturup oluşturmayacağı arasında doğru orantı bulunmaktadır. İlk evrelerinde kalın bağırsak kanalına genişleyen tümör yapısı, ilerleyen evrelerde dışarıya doğru genişleme gösterir ve metastaz riskini artırır. Kolon kanserinin tedavisi için evrelerin büyük önemi bulunmaktadır. Hangi evrede müdahale edildiği ile tedavi yöntemi arasındaki bağ oldukça önemlidir.
Kolon Kanseri Tedavisi Hakkında
Kolon adı verilen kalın bağırsağın vücutta üstlendiği rol oldukça önemlidir. Mideye gelen besinler anüse doğru geçerken ince bağırsaktan sonra kalın bağırsağa uğramak zorunda kalırlar. Kalın bağırsak ortalama bir buçuk ile iki metre boyunda olmakla beraber doğrudan anüse bağlanmaz. Anüs ile kalın bağırsak arasında rektum adı verilen on beş santimetrelik bir alan bulunur. Tüm kolon kanserlerinin yaklaşık yüzde yetmişi kolonlardayken yüzde otuzu rektum kısmındadır. Bu istatistiksel veri kanserin teşhisi aşamasında doktorların işini oldukça kolaylaştırmaktadır.
Ağız yoluyla alınan besinler kalın bağırsaktan geçerken su bakımından oldukça zengindir. Besinlerin ilk uğradığı sağ kolonda besinlerin içerisinde sıvı çok az bırakılacak şekilde emilir. Bu sayede vücuda su, vitamin ve mineral kazandırılır. Yani kalın bağırsak vücudun beslenme zincirinde en önemli elemandır. Sağ kolonda sıvının bulunmasından dolayı bu bölgenin beslenme kaynaklı zararlardan korunması daha kolaydır. Sıvının emilmesinden sonra dışkı daha katı halde sol kolona gelir. Daha katı bir dışkı ile uğraşması ve çapının diğer kolona göre az olmasından dolayı dışsal etkilere daha açık olan bu alanda, kolon kısmında gerçekleşen kanserlerin yaklaşık olarak yüzde yetmişi görülür.
Günümüzde evrelerine göre değişmekle birlikte kolon kanserinin tedavi edilmesi için birçok yöntem bulunur. Kolon kanserinin oldukça kolay tespit edilebiliyor olması ve erken teşhisinde yine hızlıca tedavi edilebiliyor olması oldukça büyük avantajdır. Genelde görüntüleme teknikleri ile anüsten yapılan kalın bağırsak incelemelerinde polip yapılarının tespit edilmesi halinde anlık müdahaleler yapılmakta ve henüz kanser oluşumu gözlenmemişken bu risk ortadan kaldırılmaktadır.
Genel olarak kanser tedavisinde cerrahi yöntem, ilaçlı yöntem ve hem cerrahi hem de ilaçlı yöntem beraber kullanılmaktadır. Bu iki tedavi türünün hangi durumlarda uygulanacağı hastanın özel durumuyla alakalıdır. Yapılan incelemeler sonucunda ilaç tedavisinin devamına cerrahi müdahale ve arkasına yine ilaçlı tedavi şeklinde bir kombin yapılabileceği gibi sadece cerrahi müdahale ile de yetinilebilir.
Kolon Kanseri Nedir
Kolon kanseri erkeklerde ve kadınlarda görülme sıklığı olarak neredeyse eşit olan, beslenme alışkanlıkları ile doğrudan ilintili; oldukça tehlikeli ve dünyanın en ölümcül beş kanser türü arasında yer alan bir hastalıktır. Bu hastalığın ortaya çıkmasında diğer tüm kanser türlerinde olduğu gibi hücrelerin sınırsız bölünmesi sebep olmaktadır. Diğer tüm kanser türlerinin aksine erken teşhis edildiğinde oldukça kolay tedavi edilebilir.
Günümüzde istatistiksel veriler incelendiğinde her yıl kayıt altına alınan bir milyon yeni kolon kanseri hastasının olduğu bilinmektedir. Bir insanın tüm ömrü boyunca kolon kanserine yakalanma ihtimalinin yaklaşık olarak yüzde dört olması, kolon kanserinin oldukça sık rastlanan bir kanser türü olduğunu göstermektedir. Ayrıca Türkiye’de görülen kolon kanserlerinden yüzde altmışı kolon bölgesinde yüzde kırkı da rektum bölgesindedir. Batı tipi beslenme olan bölgelerde kolon kanserleri, doğu tipi beslenme alışkanlıkları olan bölgelerde ise mide ve rektum kanserleri artmaktadır. Bu durum bize beslenme alışkanlıkları ile kanser oluşum tipleri arasında bağlantı olduğunu göstermektedir.
Kalın bağırsak tüp benzeri yaklaşık bir buçuk metrelik bir yapıdır. Üst tarafta ince bağırsağa, alt tarafta ise anüse bağlıdır. Anüse bağlı olduğu bölgede rektum adı verilen özel bir kısım da bulunmaktadır. Tüp yapısının iç katmanını özel hücreler kaplar. Tabaka benzeri bu yapılar dışkıdan faydalı maddelerin emilmesi görevini üstlenir. Genetik veya çevresel bir sebepten dolayı bu bölgedeki hücrelerin DNA yapılarının bozulması sonucu sınırsız bölünmeye başlamaları sonucu polip adı verilen yapılar ortaya çıkar.
Ortaya çıkan her polip yapısının kanseri ortaya çıkarma riski bulunmaz. En tehlikeli polip tipinde bile kanserin ortaya çıkma ihtimali yaklaşık olarak yüzde yirmidir. Birçok polip oluşup koparak dışkıya karışır. Bazı poliplerin kanser üretmemesine rağmen kalın bağırsak kanalını tıkaması gibi durumlarla karşılaşılır. Böyle durumlar yoğun kanser şüphesi içerse de yapılan kolonoskopi ile kolayca çözümlenebilir.
Yaş ile kolon kanseri arasında da doğru orantı bulunmaktadır. Yani kişinin yaşı arttıkça kolon kanserine yakalanma riski de artmaktadır. Genel olarak elli yaştan sonra kolon kanseri riskinin oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Ayrıca aşırı yağlı ve lifsiz beslenenlerin de kolon kanserine yakalanma ihtimali oldukça yüksektir.
Kolon Kanseri Evreleri
Kolon kanserinin de diğer tüm kanser türleri gibi bir gelişim süreci vardır. Bugünden yarına, anlık olarak kanserin ortaya çıkması gibi bir durum söz konusu değildir. Evre olarak kanser öncesi dönem kayıtlara girmese de yapılan kontrollerle potansiyel kanser riskinin saptaması yapılabilir. Örneğin kalın bağırsak kanalında yoğun polip oluşumunun olması, ultrason görüntüsünde farklı yoğunlukta bölgelerin saptanması gibi durumlarda kanser şüphesiyle detaylı incelemeler yapılabilir.
Kanserin ortaya çıkmasından sonra kolay inceleyebilmek ve yapılacak tedavileri net olarak saptayabilmek için kolon kanseri dört evreye ayrılır. İlk iki evre yalnızca cerrahi müdahale ile kanserin ortadan kaldırılabileceği erken evre; üç ve dördüncü evreler ise mutlaka kemoterapinin de gerektiği geç evrelerdir. Ne yazık ki kolon kanserinin verdiği belirtilerin oldukça az olması, hastaların bilinç seviyesinin de düşük olmasından dolayı kolon kanserlerinin saptaması üçüncü ve dördüncü evrede yapılmaktadır.
Kolon Kanserinde Evre 1 ve Evre 2
Kolon kanserinin ortaya çıkmasından sonra ilk iki evreyi bu dönem oluşturur. Birbirlerinden ufak farkları olmakla beraber ikisini aynı başlık altında incelemek bu farkların verilmesi halinde sorun olmayacaktır. Kanserin en ideal şekilde tedavi edilebildiği aşama birinci ve ikinci evrelerdir. Bunun temel sebebi kanserin bu evrelerde herhangi bir metastaz riski taşımaması; bulunduğu kalın bağırsak iç kanalı için dahi net bir tehlike oluşturmamasıdır.
Hastanın ufak şikayetlerle doktora başvurmasından sonra işletilen prosedürde kolonoskopi yapılmasına karar verilirse, kanserin ortaya çıktığı polip ve buna bağlı gelişen tümör yapısı kolayca alınabilir. Genelde ilk iki evrede tek müdahale tarzı cerrahi olmaktadır. Kemoterapi ile yapılacak müdahalede henüz ciddi tehlike oluşturmayan ve toplu halde bulunan kanser hücreleri ile beraber bolca sağlıklı hücre de ölmektedir. Bu sebepten ötürü hastalığın erken evresi olarak kabul edilen birinci ve ikinci evrelerde ilaçlı müdahale söz konusu değildir.
İlk evre ile ikinci evre arasında tedavi yöntemi açısından fark bulunmasa da kanserin gelişim aşaması açısından ufak bir fark bulunmaktadır. İlk evrede kanserli yapı kalın bağırsağın içine doğru genişlemesini sürdürür konumdadır. Yani kalın bağırsağın içindeki doluluk oranı maksimum olmamıştır. İkinci evredeki kolon kanserlerinde ise kanserli yapının kanal içerisindeki gelişimi tamamlanmış veya tamamlanmak üzeredir. Yani lenf bezlerine doğru yayılım ihtimali ikinci evrenin sonlarında bulunmaktadır.
Kolon Kanserinde Evre 3 ve Evre 4
Kolon kanserinin en tehlikeli evreleridir. Bu evrelerde kanserli yapının metastaz riski oldukça yüksektir. Genelde üçüncü evrenin ortalarından itibaren kanserli hücrelerin lenf bezlerine ve karaciğere bulaştığı gözlemlenmektedir. Üçüncü evrede bu bulaşmanın boyutu sınırlı olsa da dördüncü evrede tamamen bulaşmadan söz etmek mümkündür.
Kanserli hücreler kalın bağırsak kanalıyla sınırlı olmadığı, toplu bir alanda barınmadığı için operasyon yalnızca cerrahi yöntemler ile değil; cerrahi yöntemlerin öncülü veya ardılı olarak uygulanacak ilaçlı müdahaleleri de barındırır. Yani operasyondan önce tümörlü yapıyı küçültmek için; operasyondan sonra ise kanserli hücre kalmış olma ihtimalini sıfırlamak için mutlaka kullanılır. Genelde üçüncü evrede cerrahi müdahale masada bir seçenek olarak durur ve uygulanır. Dördüncü evrede ise tedavinin mahiyetini akıllı ilaçlar ile kemoterapi yöntemleri oluşturur. Radyoterapi gibi yöntemler de sıkça uygulanır. Sonuç olarak kanserin bulunduğu evre ile uygulanacak tedavinin şekli arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Hangi evrede olunduğu kadar evrenin hangi zamanında tespitin yapıldığı da tedavinin ağırlık merkezinin belirlenmesi açısından oldukça önemlidir.
Kolon Kanseri Belirtileri Nelerdir
Kolon kanseri oldukça sinsi ilerleyen kanser türlerinden bir tanesidir. Bulunduğu bölgenin dışsal faktörlere bağlı olarak birçok sorunla karşılaşıyor olması da doğrudan kolon kanseri teşhisinin konulmasında oldukça büyük bir engel teşkil etmektedir. Örneğin kolon kanserinin belirtileri ile basurun belirtileri neredeyse ortaktır. İleri evre belirtilerde ancak yapılabilen bu ayrım yüzünden kolon kanseri hastaları teşhis için doktora gitmeye utanmaktadır. Bu durum da kolon kanserlerinin oldukça geç teşhis edilmesine; geç teşhis edilmesi de ölüm riskinin katlanarak artmasına sebep olmaktadır.
Kolon kanserinin bulunduğu bölge ile verdiği belirti; bulunduğu evre ile verdiği belirti farklıdır. Yani ortaya çıkan belirtileri etkileyen iki faktör bulunmaktadır. Tümörlü hücrelerin kalın bağırsağın hangi bölgesinde yerleştiği ile zamana bağlı olarak gerçekleştirdiği gelişim. Genel olarak ilk belirtilerin dışkıda çap azalması, gizli veya açık kanama olması gibi durumlar oluşturur. Bu belirtileri saymak gerekir ise, kanserin sol kolonda yerleşmesi, ikinci evreden itibaren içerideki hacmin oldukça düşmesine sebep olur. Zaten sağ kolona göre çapı oldukça dar olan sol kolon, tümörlü hücrelerin kanalı iyice tıkamasından dolayı dışkının uzun ince bir hal almasına sebep olur.
Bilindiği üzere kalın bağırsak sindirim sisteminin en kilit elemanlarındandır. Bunun sebebi, ağız yoluyla alınan besinlerdeki yararlı vitaminler ile suyun bu bölgede süzülüyor olmasıdır. Mide enzimler ile parçalanan besinler kütleler halinde kalın bağırsak kanalından geçerler ve içlerindeki suyu, vitamini kalın bağırsak hücrelerine bırakırlar. Buradan alınan su ve vitaminler kan yoluyla vücudun tamamına iletilirler. Kanserli hücrelerin kalın bağırsağın iç yapısını kaplayan tabakalardaki hücrelerden ortaya çıkmasıyla su emilim miktarında değişiklik gösterir. Normalde içerisinde yaklaşık iki yüz mililitre su bırakılacak şekilde yapılan emilimin artı veya eksi yönde aşırı değişmesi söz konusu olmaktadır. Bu durumuna bağlı olarak da suyun az emildiği durumlarda ishal; çok emildiği durumlarda kabızlık kronik olarak görülmektedir. Yani ilk evrelerinden itibaren kronik kabızlık ve ishali kolon kanserinin olası belirtileri arasına almak mümkündür.
Polipler kalın bağırsağın iç tabakasını kaplarken ve bu bölgeden dışkı geçerken kopmalar olabilir. İç tabaka ile doğrudan bağlantılı olan bu polip yapılarının kopması beraberinde kanama getirir. Bu kanama doğrudan hayati tehlike oluşturacak boyutta değil mikro boyutlardadır. Bu şekilde anüsten kan gelmesi görülebilir. Ayrıca hastanın gözüyle fark edebileceği kanama, ancak laboratuvar testleriyle ortaya çıkarılabilecek gizli kanama (dışkının içinde kan olması) görülebilir. Gizli kanama durumunda dışkının rengi oldukça koyulaşır.
Kolon kanserinin ileri evrelerinde tümörlü yapıların oldukça genişlemesinden dolayı karında doygunluk hissi, ele kitle gelmesi gibi durumlar gözlenebilmektedir. Genelde kolon kanserinin oluştuğu sol bölge kontrol edildiğinde böyle bir durum varsa kolayca ortaya çıkarılacaktır. Bu şişlik beraberinde aşırı gaz oluşumu ve hafif şiddetli ağrı getirecektir.
Kalın bağırsak beyin ile doğrudan bağlantı kuran reseptörlerle kaplıdır. Kalın bağırsağın aşırı dolması durumunda beyin uyarılarak kaslar çalıştırılmakta ve içerideki dışkı anüs yoluyla dışarı atılmaktadır. Sağlıklı ve doğru beslenen bir insanda bu durum oldukça standart sürelerde gerçekleştirilir. Kolon kanserine sahip insanlarda ise bu durum tamamen bozulmuş haldedir. Dışkılamadan hemen sonra, poliplerin kanalı şiş tutmasından dolayı beyin tekrar sinyal göndererek kasları çalıştırmakta ve sürekli olarak tuvalete gitme isteği oluşmaktadır. Yani tümörlü yapının kanalları doldurması, dışkılama hissinin sürekli olmasına sebep olmaktadır.
Dışkılama anında acı ve ağrı hissedilmesi, dışkılamanın oldukça uzun ve güç olması gibi durumlar da sıkça karşılaşılan kolon kanseri belirtilerindendir.
Gizli veya açık kanamaya bağlı kansızlık; kansızlığa bağlı olarak ise üşüme, çabuk yorulma, vücut direncinin kırılması, el ve ayaklarda üşüme, baş dönmesi gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Bunlar dolaylı belirtiler olmakla beraber yine de dikkat edilmelidir.
Kanserin sol kolonda olması daha çok belirti ortaya çıkarır. Bu esasen iyidir çünkü erken teşhis imkanını fazlalaştırır. Sağ kolonun geniş olmasından dolayı daha sinsi bir tümör gelişi olur. Belirtiler oldukça azalır ve hasta şikayeti ile kolon kanserinin erken teşhis edilmesi imkanı oldukça azalır. Tüm bunların dışında hastanın açıklanamayan şekilde bulantı hissetmesi de kolon kanserinin ileri evre belirtilerinden bir tanesidir.
Kolon Kanserinin Nedenleri Nelerdir
Kolon kanserinin ortaya çıkmasında genel olarak iki neden bulunur. Bunlar dallanarak spesifik bazı sebeplerin oluşmasına sebep olurlar. İlk sebep ve önüne geçilmesinin oldukça zor olduğu genetik yatkınlıktır. İkincisi ise kişinin hayat tarzıyla alakalı olan çevresel faktörlerdir.
Bilindiği üzere kolon kanserinin ortaya çıkmasına sebep olan temel unsur hücrelerin kalın bağırsağın iç yüzeyindeki tabakada kontrolsüz olarak çoğalmaya başlamasıdır. Bu kontrolsüz çoğalmanın sebebi de DNA dizisinde meydana gelen deformasyondur. DNA hücreye ne zaman ne kadar bölüneceğini söylediği için burada gelen bir bozulma hücrenin ilgili bilgiden mahrum kalmasına sebep olmaktadır. Kişinin DNA’sının belirlenmesindeki ana faktör ailesidir. Annesi ve babası başta olmak üzere, üst seviye akrabaları da DNA’nın sarmal yapısının oluşmasında oldukça etkilidir. Yani kişinin ailesinde kolon kanseri geçmişinin olması, kişinin de kolon kanserine yatkınlık gösterdiği anlamına gelir. Unutulmaması gereken nokta bu yatkınlığın olması kişinin kesinlikle kolon kanseri olacağı anlamını taşımamaktadır.
İkinci genel sebep ise çevresel faktörlerdir. Çevresel faktörlerin ortaya çıkardığı kolon kanserinin kişi tarafından engellenmesi, yapacağı hayat tarzı değişikliği ile oldukça kolaydır. Yapılan saha araştırmalarında beslenme alışkanlıklarının kolon kanserini ortaya çıkaran temel unsurlardan bir tanesi olduğu saptanmıştır. Genelde ağır yağlı beslenmek, liften yoksun besinleri tüketmek, tek tip beslenmek, fast – food ağırlıklı beslenmek gibi durumlar doğrudan doğruya kolon kanseri riskini artırmaktadır. Ayrıca endüstriyel gıda olarak sınıflandırılan ve koruyucu kimyasal içeren besinler de kolon kanseri riskini artırmaktadır.
İkinci çevresel faktör ise radyasyona maruz kalınmasıdır. Tüm elektronik cihazlar az ya da çok radyasyon yaymaktadır. Radyasyon insan vücudunun içinden geçip giderken hücre çekirdeğindeki DNA’larda bozulmalara sebep olabilmektedir. Radyasyon sadece kolon kanseri riskini değil diğer tüm kanserlerin de ortaya çıkma riskini oldukça artırır.
Aşırı alkol ve sigara tüketimi de kolon kanseri riskinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Sigara akciğer fonksiyonlarını bozarak kaliteli oksijen alınmasının önüne geçmekte; alkol de kalın bağırsak mukozasını değiştirerek kanserin oluşabileceği ortamı yaratmaktadır.
Kişilerin kanserden korunmak için sağlıklı beslenmesi, düzenli egzersiz yapması, sigara ve alkolü bırakması, elektronik cihazlardan olabildiğince uzak durması gerekmektedir. Genetik yatkınlığı olan hastalarda çevresel faktörler işin içine eklendiğinde kolon kanserinin ortaya çıkma ihtimali çok çok yüksektir.
Kolon Kanseri Tanı ve Teşhis Aşaması
Kolon kanserinin teşhis aşaması hastanın ilgili belirtilerle ve çeşitli şüphelerle doktora başvurması ile başlamaktadır. Kolon kanserinin belirtilerinin basur gibi diğer kalın bağırsak hastalıklarıyla karışmasından dolayı tanı ve teşhis aşamasında modern tekniklere başvurulması gerekmektedir. Hastanın şikayetlerle doktora başvurmasının ardından sözlü mülakat ve fiziksel muayene gerçekleştirilir. Sözlü mülakat kısmında hastanın tıbbi geçmişi, ailesinde kolon kanserine dair veri olup olmadığı sorulur. Fiziksel muayene kısmında ise özellikle sol kolon civarında ele gelecek bir kitle olup olmadığı kontrol edilir. İlgili belirtiler ışığında kolon kanseri şüphesi belirli bir oranda doğrulanmaya çalışılır. Sonrasında ise ultrason gibi basit ama etkili görüntüleme teknikleri ile tümör yapısına ilişkin veriler aranır. Şüphenin hala devam etmesi halinde ise kolonoskopi uygulaması ile tüm şüpheler netleştirilir.
Kolon Kanserinde Ultrason
Ultrason oldukça basit bir görüntüleme tekniğidir. Ülkemizde neredeyse tüm sağlık kurumlarında bulunuyor olması, detaylı görüntüleme imkanı da sunmasından dolayı kendisini vazgeçilmez kılar. Özellikle tümör yapılarının yoğunluklarının farklı olmasından dolayı kolayca kalın bağırsak bölgesinde tümör olup olmadığı anlaşılabilir.
Ultrason ürettiği ultrasonik dalgalar ile vücudun belirli bir kesitinin anlık görüntüsünün alınmasını sağlar. Cihazlar salınan dalgalar vücuttaki yapılara çarparak geri döner. Farklı yoğunluktaki maddeler farklı şekilde dalgaları soğurdukları için gelen dalgaların şiddetine göre görüntüleme işlemi gerçekleştirilmiş olur.
Genelde kolon kanseri şüphesiyle gelen her hastaya ultrason uygulaması yapılır. Bunun sebebi maliyetinin oldukça düşük olmasının yanı sıra ilgili şüpheleri doğrulamak konusunda başvurulabilecek en konforlu yöntemdir. Önceden hazırlık yapılmasına gerek olmadığından dolayı anında uygulama imkanı bulunabilir. Ayrıca hamilelerde de uygulanabiliyor olması ultrasonu bir adım öne geçirir.
Kolon Kanserinde Kan Testleri
Bilindiği üzere vücuda etki eden maddelerin kalıntılarının kan içerisinde bulunması; veya bu maddelerin çeşitli değerlerde meydana getirdikleri değişikliklerin anlaşılabilmesi için kan testleri uygulanır. Hastanın kolundan alınan bir tüp kandan, kalın bağırsak fonksiyonlarının durumu kolayca anlaşılabilir. Kana karışan vitamin ve mineral miktarının oldukça düşük olması, kalın bağırsağın görevini tam olarak yerine getiremediği anlamını çıkarmamıza sebep olur.
Genelde ultrason ile kalın bağırsak kanseri şüphesinin artması sonrasında kan testi uygulanarak şüpheler daha da ileri seviyeye çıkarılabilir. Ayrıca gizli kanama durumunun varlığa dair yapılan dışkı testleri de kan testiyle birlikte uygulanabilir. Böylece gizli veya açık kanamanın olup olmadığı anlaşılabilir.
Kolon Kanserinde Kolonoskopi Uygulaması
Kolon kanserlerinin oluşma aşamasında yani kanser öncesi aşamada tespit edilmesinden; ileri evrelerdeki cerrahi müdahalelere kadar tüm süreçlerde kolonoskopiden yararlanılır. Kalın bağırsağın iç yapısını görüntülemek ve gerektiğinde müdahale etmek için geliştirilen bu yöntem sayesinde kolon kanserlerinin tamamen tedavi edilmesi mümkün hale gelmektedir.
Kolonoskopi uygulaması üçe ayrılır. Bunlardan ilki kolonoskopinin cerrahi amaçla yapılmasıdır. Henüz kansere dönüşmemiş küçük poliplerin çıkarılması amacıyla yapılan bu operasyonlarda hem tespit hem de tedavi aynı anda yapılmaktadır. İkinci tür kolonoskopi uygulamaları ise tamamen teşhis amacıyla yapılır. Bunlardan birincisi kalın bağırsağın sol kolonunun görüntülendiği ve hastanın uyutulmasına ihtiyaç duyulmadığı kontrollerdir. Bu tip kontrollerden önce hastanın herhangi bir hazırlık yapmasına gerek yoktur. İkinci tipte ise hastanın kalın bağırsağının tamamı görüntülenmektedir. Görüntülemeden bir gün önce hastanın müshil içmesi, bağırsaklarını tamamen temizlemesi gerekmektedir. Ayrıca daha konforlu bir süreç için hastanın görüntüleme süreci boyunca uyutulması gerekmektedir.
Kolonoskopi esasen oldukça basit bir mantığa dayanır. Kalın bağırsağın iç yapısı ile uyumlu bir cihaz anüsten girilerek kalın bağırsağı görüntüler. Sanıldığının aksine acı ya da ağrı hissedilen bir görüntüleme yöntemi değildir. Boru benzeri yapının üzerinde ışıklı kamera bulunur. Bu sayede çok net görüntüler elde edilebilir. Ayrıca cihazın üzerinde hafif hava üfleyen bir cihaz ve gerektiğinde kalıntıları çekebilecek bir vakum bulunur. Bu sayede kalın bağırsak kanalının yüksek kalitede görüntüleri alınır.
Alınan görüntülerde polip benzeri yapılar tespit edilmesi halinde polipin büyüklüğüne göre ya tamamen alınır ya da laboratuvarda incelenmek üzere örnek alınır. İki durumda da kanser oluşumuna dair kesin sonuçlar elde edilmiş olur. Günümüzde kolonoskopi uygulamaları oldukça profesyonel cihazlar yardımıyla yapılmaktadır.
Kolon Kanseri Tedavisinin Başarı Oranı Nedir
Kolon kanseri erken evrelerde teşhis edilebilirse yapılan tedaviler ile tekrarlama riski olmadan tamamen ortadan kaldırılabilmektedir. Tekrarlama riskinin tamamen ortadan kalkması için hastanın genetik yatkınlığının olmaması gerekmektedir. Bu durumun saptanması içinde genetik testler yapılır. Çevresel faktörlere bağlı gelişen ve erken evrede tespiti yapılan kanserlerde başarı oranı yüzde yüze yakındır. Ancak ileri evrelerde, metastaz gerçekleştirmiş kolon kanserlerinde başarı oranı görece daha düşüktür. Metastaz harici ileri evrelerde yine cerrahi müdahale ile kanseri tamamen temizlemek mümkündür. Sonuç olarak zamanında teşhis ve doğru tedavi ile kolon kanserlerinin tedavisi oldukça kolaydır.
Kolon Kanseri Tedavi Türleri
Kolon kanserlerinin tedavi edilmesi için cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler bulunur. Bu yöntemlerden hangisinin kullanılacağı doğrudan doğruya hastanın içinde bulunduğu durum ile alakalıdır. Kolon kanserinin erken teşhisi uygulanacak tedavi prosedürlerini tamamen değiştirmekte; tedavi aşamasının çok daha konforlu geçmesine imkan tanımaktadır. İleri evre kolon kanseri tedavilerinde ise tek yöntemden değil, hastalığı tamamen ortadan kaldırarak hastanın yaşam süresini olabildiğince uzatacak birçok yöntemin karışımından yararlanılır.
Kolon kanserinin tedavisi metastaz yapmadığı durumlarda daha kolaydır. Günümüzde gelişen yöntemler sayesinde karaciğer metastazı yapsa dahi tamamen iyileşme oranı yüksek olmakla birlikte tekrarlama oranı düşük değildir. Erken evrelerde tespit edilen kolon kanserlerine multidisipliner bir yaklaşım uygulanır. Kolorektal yani rektum veya kalın bağırsakta ortaya çıkan kanserlerin tamamı bu yöntemler ile tedavi edilir.
Hastalığın tedavisinde ilk tercih, teşhis aşamasında da kullanılan yöntem olan kolonoskopidir. Hastalığın bulunduğu evreye göre kemoterapi, radyoterapi, açık veya kapalı cerrahi tedavi, akıllı ilaç tedavisi de eşlik edebilir veya kolonoskopi yerine doğrudan tercih edilebilir.
Ülkemizde kanserin tedavi edilmesine yönelik oldukça gelişkin bir sistem olduğundan dolayı erken evrede tespiti yapılan kolon kanserlerinin yüzde yüze varan başarı ile tedavi edilmesi mümkündür.
Kolon Kanserinde Kolonoskopi ile Cerrahi Müdahale
Bilindiği üzere kolonoskopi sadece kolon kanserinin değil, rektum ve kalın bağırsakta ortaya çıkan her türlü olumsuz durumun teşhisinde kullanılan bir yöntemdir. Yöntemin uygulanmasında kullanılan cihazın aynı zamanda müdahale imkanı da tanıyor olmasından hareketle bu bölgede gelişen ve kanser ortaya çıkarma riski bulunan polipler alınabilir. Poliplerin bu yöntem ile alınamayacağı durumlarda da biyopsi için örnek alınarak kanser riskinin hesaplanması gerekebilir.
Bu müdahale işlemi polipektomi olarak adlandırılır. Polipektomi kolonoskopi ile inceleme sırasında kanserli olduğu düşünülen poliplere rastlanması durumunda örnek alınması ve kanser şüphesinin doğrulanması halinde ilgili poliplerin yayılım göstermeden ikinci bir operasyonla alınması işlemidir. Kapsamı oldukça dardır. Uygulanması için muhatap olunan polipin sadece uç bölgesinde kanserli hücre varlığının olması ve yayılımcı olmaması gerekmektedir.
Kolon Kanseri Tedavisinde Kolektomi
Kalın bağırsak içerisinde yerleşen tümörlü hücrenin tamamının yayılmacı bir davranış sergiliyor olması ve kısıtlı müdahale ile ortadan kaldırılamıyor olması durumunda bu yönteme başvurulur. Yöntemin uygulanmasında açık veya kapalı cerrahi yöntemden yararlanılabilir. Tümör yapısının kalın bağırsağın iç tabakasında belirli bir bölümü kaplamış olması durumunda, kolonoskopi ile müdahale edilemez. Bu tip tümörlerde lenf bezlerinin de kanserden etkilenmiş olma ihtimali göz önüne alınarak daha kapsamlı bir tedavi yolu seçilir. Ameliyat ile kanserli kalın bağırsak kısmı kesilerek çıkarılır. İki ucu açık kalan sağlıklı yapı ise birbirine özel bir zımba ile bağlanır. Operasyon sırasında tümörlü bölgeye komşu olan lenf bezleri de her ihtimale karşı alınır. Operasyon genel anestezi altında yaklaşık üç saat sürer. Genelde operasyondan sonra hastanın üç gün kadar hastanede yatması ve gözlem altında tutulması gerekir.
Kolon Kanseri Tedavisinde Açık Ameliyat Yöntemi
Günümüzde açık ameliyat yöntemi zorunlu haller dışında uygulanmamaktadır. Kapalı ameliyat yönteminin yetersiz kalacağının düşünüldüğü geniş alanlı tümör oluşumlarında daha geniş bir alanı büyük bir hassasiyetle temizlemek asıl amaçtır. Karın bölgesinde, kanserli alanın üzerinde açılan geniş bir kesiden cerrah içeri girerek tümörle kaplanmış tüm dokuları temizler. Oldukça dikkat gerektiren bir yöntemdir. Tümörlü yapının kalmadığı anlaşıldığında kesi kapatılarak operasyon tamamlanır. Genelde, tümörün büyüklüğüne göre değişmekle birlikte yaklaşık beş saat sürer. Operasyondan sonra hastanın üç ile beş gün arasında hastanede yatması gerekmektedir.
Kolon Kanseri Tedavisinde Kapalı Ameliyat (Laparoskopi) Yöntemi
Günümüzün gelişen tıp teknolojisinin ameliyat yöntemleri üzerinde getirdiği en büyük yenilik kapalı yöntem ile cerrahi operasyonların yapılabiliyor olmasıdır. Bu tür ameliyatlar sayesinde hasta konforu maksimum düzeye çıkmaktadır. Operasyon aşamasında hasta uyutulur. Kanserli bölgenin üzerinden açılan üç adet delik ve özel cihazlar ile tümörlü bölge temizlenir. Tümörlü dokular açılan başka bir delikten dışarı çıkarılır. Operasyon yaklaşık olarak üç ile beş saat arasında sürer. Hasta konforunun maksimum olmasından dolayı genelde tercih edilir. Tümörlü alanın çok geniş ve dağınık olduğu ileri evre kolon kanserlerinde genelde tercih edilmez.
Kolon Kanseri Tedavisinde Kemoterapi
Kemoterapi dozu kontrol edilen zehirdir. Bir miktar sağlıklı hücre ölümünü de göze alarak yetecek dozlarda vücudun zehirlenmesi ve kanserli hücrelerin tamamen ölmesi amaçlanmaktadır. Günümüzde tüm kanserlerin tedavisinde kemoterapi az ya da çok kullanılmaktadır. Kolon kanserlerinde cerrahi müdahale imkanları oldukça yüksek olduğundan dolayı ya operasyon öncesinde tümörlü bölgenin küçülmesi ya da operasyondan sonra kanserli doku kalmış olma ihtimaline karşı tümörlerin tamamen temizlenmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Kolon kanserinin tedavisi için kullanılan kemoterapi uygulaması genelde üçüncü evrenin sonu ile dördüncü evrede hastaya verilmektedir. Operasyondan önce yaklaşık olarak iki ay tümörlü yapının küçülmesi için; operasyondan sonra ise altı ay boyunca kişiden kişiye değişen sıklıkta kanserin tamamen ortadan kalkması için... Günümüzde hastalar kemoterapiden çekinse de geliştirilebilen en ideal tedavi yöntemlerinden biridir. Vücutta kılların dökülmesi, halsizlik, baş dönmesi, bulantı gibi yan etkilerine sıkça rastlanır. Tedavinin tamamlanmasından sonra ilgili yan etkilerin tamamı ortadan kalkmaktadır.
Akıllı İlaç Tedavisi
Kemoterapinin bir miktar sağlıklı hücre kaybını da göze alarak kanserli hücreleri öldürdüğünü söylemiştik. Son yıllarda geliştirilen akıllı ya da bir diğer adıyla hedeflenmiş kemoterapi ilaçları sayesinde sağlıklı dokulara zarar verilmeden kanser tedavisi mümkün olabilmektedir. Genetik bazı hedeflemelerle doğrudan doğruya kanserin ortaya çıkmasına sebep olan DNA sarmalları hedef alınmakta, bu DNA sarmalına sahip olmayan sağlıklı hücreler zarar görmemektedir.
Kolon kanserinde hastaların hedeflenmiş yani akıllı ilaç ile tedavi edilebilmeleri için bir dizi testten geçmeleri, genetik haritalarının uygun olması ve hastalığın evresinin akıllı ilaç ile tedavi edilebilecek düzeyde olması beklenir. Genelde kemoterapiye destek amaçla uygulanıyor olmasına rağmen son aylarda ana tedavi yöntemi olarak da tercih edilebilmektedir. İlaçlar ya ağızdan kapsül şeklinde ya da damardan sıvı şekilde alınabilir. Kanserin teşhis edilmesi ve hastanın uygun olduğunun saptanmasının ardından yaklaşık altı aylık standart bir tedavi süreci başlar. Tedavinin başlamasından itibaren iki ayda bir düzenli kontrol yapılacak ilacın dozu, tedavinin tamamının süresi tekrar düzenlenir.
Kolon Kanserinin Tedavisinde Radyoterapi
Kolon kanserinin tedavi edilmesi için kullanılan yöntemlerden bir tanesi de radyoterapidir. Halk arasında ışın tedavisi olarak da bilinmektedir. Diğer kanser türlerinin tedavisinde oldukça etkili olsa da cerrahi imkanların oldukça fazla olduğu kolon kanserinde pek tercih edilmemektedir. Genelde tedaviden önce tümörlü yapının küçültülmesi amacıyla uygulanabilmektedir.
Yöntemin uygulanmasında yüksek radyasyon hedeflenerek tümörlü bölgeye gönderilir. Kemoterapide olduğu gibi bir miktar sağlıklı doku kaybı göze alınarak kanserli hücreler öldürülür. Yöntem seanslar halinde uygulanır. Yeni gelişmeler ışığında sağlıklı doku kaybını azaltmak ve hatta sıfırlamak için hedefleme yöntemleri üzerinde çalışılmaktadır.
Kolon Kanseri Tedavi Öncesi
Kolon kanseri tedavisinden önce hastalığın hangi evrede olduğunun belirlenmesi ve hastanın özel durumları da göz önüne alınarak bir tedavi planının oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca sonuçları tam olarak ortaya koyacak diğer testler yardımıyla da planlama aşamasının daha sağlıklı geçmesi sağlanabilir. Tedaviden önceki sürecin büyük bir bölümünü hastanın hastalığı hakkında bilgilendirilmesi, riskler açısından bilinçlendirilmesi ve psikolojik destek verilmesi oluşturmaktadır. Her kanser türünde olduğu gibi kolon kanserinde de hastaların morali oldukça önemlidir.
Genel Sağlık Durumunun Tespiti ve Kolon Kanserinin Evresi
Kolon kanserini ortaya çıkaran sebeplerin bulunması ve operasyondan önce ortadan kaldırılması oldukça önemlidir. Alkol ve sigara gibi tüketim malzemeleri kanserin olağandan daha hızlı ilerlemesine sebep olmakta, operasyon öncesi yapılan planlamaların sapmasını sağlamaktadır. Böyle durumların ortaya çıkmaması için uygun beslenme programlarının hazırlanması, hastanın diğer hastalıklar açısından da değerlendirilmesi, süregelen tedavilerin ve kullanılan ilaçların da kolon kanseri tedavisiyle aynı potada eritilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere kolon kanserinin oluşum sürecinden ölümcül sonuçları ortaya çıkardığı zamana kadar geçen süreç çeşitli evrelere ayrılmış durumdadır. Bunun sebebi evrelere göre tedavi yöntemlerinin değişmesidir. Her evre kanserli yapının davranışlarının ne olacağı hakkında bilgi vermektedir. Bu yüzden tedavi öncesi en kritik işlerden birisi kolon kanserinin hangi evrede ve o evrenin neresinde olduğunun belirlenmesidir.
Kolon Kanseri Tedavi Sonrası
Kolon kanseri tedavisi oldukça basit olabileceği gibi tümörün yerine ve davranışına göre oldukça komplike de olabilir. Operasyonun kolonoskopi ile yapılması, herhangi bir ilaç kullanılmadığı için operasyon anının ve sonrasının çok daha konforlu geçmesini sağlayacaktır. Ancak ileri evre kolon kanserinin tedavisinde operasyondan önce ve sonra kemoterapi; operasyon anında da muhtemelen laparoskopi kullanılacağı için daha konforsuz ve operasyon anı ile sonrası açısından daha riskli olacaktır.
Operasyondan sonraki süreçte hastanın operasyona ve kullanılan tekniğe bağlı riskleri atlatması oldukça kolaydır. Asıl dikkat edilmesi gereken noktaları kanserin tekrarlama ihtimali ile bu ihtimali güçlendirecek durumlar oluşturur. Hangi kanser türü olursa olsun (buna kolon kanseri gibi basit tedavisi olan bir kanser türü de dahildir) tekrarlama riski her şeye rağmen bulunur. DNA bozuklukları herhangi bir cerrahi müdahale ile tamamen iyileştirilemez. Bu riski ortadan kaldırmak mümkün olmasa da azaltmak mümkündür. Operasyondan sonraki süreçte hastanın hayat tarzını değiştirerek bu ihtimalin azalmasına yardımcı olması gereklidir.
Kolon Kanseri Tedavi Sonrası Doktor Kontrolleri ve Ek Tedaviler
Kolon kanserinden sonra tekrarlama riskinin her zaman mevcut olmasından dolayı hastalar düzenli aralıklarla kontrol edilirler. Bu kontrollerde kansere dair belirtiler aranır. Genelde kan testleri, ultrason ve kolonoskopi ile tümör oluşumunun olup olmadığı kesinleştirilir. Bu takip süreci operasyondan sonra beş yıla kadar uzayabilmektedir. Yapılan rutin doktor kontrollerinde tekrar kansere ve polipe rastlanırsa ek tedavi protokollerinin devreye alınması gerekir.
Operasyondan sonraki süreçte tekrara bağlı olarak kanserli hücrelerin ortaya çıkması, alan oldukça dar da olsa ilk evre kanser gibi değerlendirilmez. Tekrar durumunda kansere ciddi şekilde kemoterapi ilaçları ile veya radyoterapi ile müdahale edilir. Ayrıca hastanın sağlıklı bir bedene sahip olmasını sağlayacak doğal kürler de uygulanabilir.
Cerrahi Uygulama Sonrası Komplikasyon Riski
Gerek açık ameliyat yöntemi gerekse de kapalı ameliyat yöntemi sonrası kansere veya kanser tedavisine bağlı komplikasyon oluşma riski bulunmaz. Açık ameliyat yönteminde en çok karşılaşılan komplikasyon ufak çaplı kanama iken kapalı ameliyat yönteminde kızarıklıktan öteye gitmemektedir. Uygulama sıklığının çok olmasından dolayı iki yöntemde de hekimler oldukça fazla tecrübe kazanmış durumdadır.
Kolon Kanseri Tedavisi Sonrası İyileşme Süreci
Kolon kanseri ilk üç evresinde tedavi edildiğinde yüzde yüze varan başarı oranları ile tedavi edilmektedir. Tedavide kullanılan yöntemler kolonoskopi ise iyileşme süreci oldukça hızlı olur. Bir haftalık süreç sonunda hasta olağan hayatına dönebilir. Eğer tedavi cerrahi yönteme ek olarak ilaç tedavisi ile sürdürülmüşse bu süre uzayabilmektedir. Standart bir açık ameliyattan sonra hastalar ilk hafta hastanede yatmakta; devamında ise ağır kaldırmak gibi eylemlere oldukça dikkat etmektedir. Aynı şekilde kapalı ameliyatta da bu durum değişmemektedir.
Kolon Kanseri Tedavisi Sonrası Beslenme ve Hayat Tarzı Değişikliği
Beslenme ile kolon kanserinin oluşması arasında oldukça yakın bir ilişki vardır. Kalın bağırsak tüketilen besin ile doğrudan temas halinde olduğu için, besinlerin olumsuz etkilerini doğrudan üzerlerine almaktadır. Bu olumsuz etkilerin sonucu da genelde DNA’nın bozulması ve kanserin ortaya çıkması şeklinde gerçekleşmektedir. Operasyondan sonra kolon kanseri hastalarının beslenme tarzını kökten değiştirmesi gerekmektedir. Aşırı yağlı et tüketiminden uzak durulmalı, lifli gıdalar bolca tüketilmeli ve hazır gıda tarzı beslenme tamamen kesilmelidir. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenme kalın bağırsakların zarar görmemesi açısından oldukça önemlidir.
Beslenme alışkanlıklarını değiştirmek operasyon sonrasındaki süreçte kanserin tekrarlama riskini azalmak açısından yeterli değildir. Hastaların toptan bir hayat tarzı değişikliği yapması gerekir. İyi beslenmeye ek olarak düzenli spor egzersizleri yapılmalıdır. Mümkünse günün bir saati bu spor egzersizlerine ayrılmalıdır. Ayrıca stresten uzak bir yaşam için gereken her türlü önlem alınmalıdır. Şehir yaşamından uzaklaşmak da bunlardan birisidir.
Sık Sorulan Sorular
Kolon kanserinin tedavi edilmesine dair tüm yöntemlerin detaylı açıklanması ve devamında operasyon sonrasındaki sürecin anlatılmasından sonra risk grubunda olan hastaların kafasında kalmış olabilecek soruların cevaplandırılması gerekmektedir.
Kolon Kanserinde Erken Teşhisin Önemi Nedir?
Vücudumuzun çeşitli bölgelerine yayılan kanser türleri bulunur. Bu türlerden birçoğu erken teşhis edilmesine rağmen kolay tedavi edilemez ve ölüm gibi istenmedik sonuçlar doğurabilir. Kolon kanserine yakalanan hastalar bu açıdan oldukça şanslıdır. Çünkü kolon kanserleri erken teşhis edildikleri takdirde neredeyse tekrarlama riski olmayacak şekilde kolayca tedavi edilebilmektedir. Günümüzde teşhis yöntemlerinin oldukça gelişmiş olması dolayısıyla da risk grubunda olanların düzenli kontrol yaptırmasında ve eğer kansere yakalanmışlarsa erken teşhis yaptırmalarında hayat kurtaran bir durum vardır.
Kolon Kanseri Tedavisinde Ameliyatsız Yöntemler Etkili Mi?
Kolon kanserinin ameliyatsız yöntemleri büyük tümör kitleleri için çok etkili değildir. Daha çok küçük boyutlu tümörler için ideal olan bu yöntemlerin cerrahi yöntem ile kombine edilerek büyük tümörler için de uygulanabilmesi söz konusudur. Günümüzde üçüncü ve dördüncü evre büyük tümörler için ilaçlı tedavi, cerrahi tedavi ve sonrasında yine ilaçlı tedavi şeklinde bir tedavi prosedürü izlenmektedir.
Kolon Kanseri Tedavi Edildikten Sonra Tekrarlar Mı?
Kolon kanserinin ortaya çıkış sebepleri ortadan kaldırılmadığı sürece tekrar riski her zaman bulunmaktadır. Örneğin beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörler kolon kanserinin tedaviden sonra tekrarlaması için uygun zemini hazırlamaktadır. Ayrıca operasyon sırasında tümörlü yapının iyi temizlenmemesi de tekrar riskinin çok yükselmesine sebep olmaktadır.
Ailede Kolon Kanseri Olması Önemli Midir?
Genetik faktörler kolon kanserinin ortaya çıkmasına sebep olan en büyük faktörlerdendir. Kişinin genetik olarak kolon kanserine yatkın olması diğer çevresel faktörlerle de birleştiğinde sonuç kaçınılmaz olmaktadır. Yani ailede kolon kanserine yakalanan birisi olması sizi de risk altına sokmaktadır. Bu şekilde risk grubunda olanların düzenli olarak doktor kontrolü yaptırması gerekmektedir.
Yaş İle Kolon Kanseri Arasında Bağlantı Nedir?
Yaş ile kolon kanseri oluşumu arasında doğru orantı vardır. Genel olarak kırk beş ile ellili yaşlardan sonra kolon kanseri riski katlanarak artmaktadır. Yani yaşlıların risk grubu içerisinde yer aldığını söylemek mümkündür. Yüksek yaşlarda daha yoğun olarak ortaya çıkıyor oluşu kolon kanserinin genç yaşlarda görülmeyeceği anlamı taşımaz.
Kolon Kanserinde Bağırsak Tıkanıklığı Durumunda Ne Yapılır?
Bağırsak tıkanıklığı oldukça ciddi sonuçlar doğurabilir. Böyle bir riskin gerçekleşmesi için kolon kanserinin ileri evre ve sol kolonda olması gerekir. Eğer bağırsak tıkanması olursa acilen cerrahi müdahale gerekmektedir.
Kolon Kanserinden Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?
Beslenme ve hayat tarzının sağlıklı olacak şekilde düzenlenmesi, spor yapılması, sigara ve alkolün tamamen bırakılması gerekmektedir.
Kolon (Bağırsak) Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kolon kanserinin tedavi sürecini belirleyen temel unsur kanserin hangi evrede olduğudur. Henüz polip aşamasında olan, çok dar bir çevrede varlık gösteren kanserlerde temel tedavi yöntemi kolonoskopi ile poliplerin alınmasıdır. Eğer daha geç evrelerde tespit edilmiş bir kolon kanseri söz konusu ise cerrahi yöntem ile kanserli doku tamamen çıkarılır. Kanserli dokunun yanında lenf düğümlerinden bir kısım ve sağlıklı dokudan da bir kısım alınır. Cerrahi müdahaleyi takiben kemoterapi uygulanarak kolon kanserinin tekrar riski büyük oranda ortadan kaldırılır. Çok daha ileri seviyedeki hastalarda ise üç kanser tedavisi beraber kullanılabilir. Amaç anüsü korumak ve hastanın kanserini tamamen yok etmektir.