Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Frengi Hastalığı

Frengi Hastalığı Hakkında
Frengi Hastalığı Nedenleri
Frengi Hastalığı Belirtileri
Frengi Hastalığı Teşhis Ve Tanı Yöntemleri
Frengi Hastalığı Risk Faktörleri
Frengi Hastalığı Komplikasyonları
Frengi Hastalığı Nasıl Önlenir?
Sık Sorulan Sorular

Frengi hastalığı, uzun yıllardan beri dünyada var olan ve ölümcül riskler taşıyan kronik bir hastalıktır. Hastalık, sağlıklı bireylere cinsel yol ile geçmektedir. Genital bölgede oluşmuş bir yara mikrop kapar ve hastalıklı kişiden sağlıklı bireye hastalık geçişi sağlanır. Literatürde sıklıkla sifiliz “büyük taklitçi” olarak adlandırılır, çünkü hastalığın belirtileri diğer hastalıkları taklit eder. Hastalık enfekte olan kişinin HIV virüsü kapma olasılığını 3- 5 kat artırır. Frengi treponema pallidum denen bir mikroorganizma nedeniyle oluşur. Vücuda mukoza zarlarından geçerek veya enfekte olmuş bir kişi ile temas halinde hasarlı deriye girer.

İnceleyen ve Onaylayan : Prof. Dr. Temuçin Şenkul

Frengi Hastalığı Hakkında

Frengi hastalığının bulaşmasının ana yolu cinsel temastır. Hastalığın herhangi bir belirtisi olup olmadığı cinsel ilişki sonrası yapılabilecek testler ile anlaşılabilir. Taşıyıcı birey hastalığı cinsel yolla eşine iletebilir. Hastalık enfekte olmuş birinden sağlıklı kişiye mukoza yoluyla bulaşır. Yani vajina, idrar yolu, cinsel üye, anüs, yaralı bir doku ve ağız gibi bölgelere enfeksiyonun temas etmesi ile vücuda geçer. Hastalığın bulaşması vajinal, oral veya anal cinsel bir eylemde gerçekleşir.

Diğer ciddi bir durum da hastalığın aktif aşamada olduğu dönemlerde enfeksiyonun bulaşma olasılığıdır. Hastalık ayrıca kan yoluyla da bulaşabilir. Bulgaristan'da kan verme işlemi sırasında donör kanı sifiliz için test etme prosedürü getirilmiş ve böylece bu yolla hastalığın yayılması engellenmiştir. Konjenital sifiliz gebe bir kadına bulaşırsa hamileliği sırasında ve doğumda hastalığın çocuğa bulaşması mümkündür.

Tarihçe

1494 yılının Mart ayında, zamanın büyük bir ordusunu toplayan Kudretli Charles VIII, bugünkü İtalya'daki Napoliten devletine savaş ilan etti ve ordusunu güneye taşıdı. Askerleri arasında, yakın zamanda Güney Amerika'dan dönen Kristof Kolomb'un gemilerinden gelen denizciler de vardı. İtalyan topraklarının Charles VIII birlikleri tarafından işgal edilmesi, birçok frengi vakasını da beraberinde getirdi. İşgal askerleri bu hastalığın işgal altındaki topraklarda siviller arasında yayılmasına katkıda bulundu. Bazı araştırmacılar Kristof Kolomb’un Amerika kıtasını keşfinden sonra geri döndüğünde hastalığı beraberinde getirdiğini öne sürer.

Frengi Nedir?

Frengi, Treponema pallidum bakterilerinden kaynaklanır. Frengi, esas olarak oral ve anal seks de dahil olmak üzere cinsel aktivite ile yayılan bulaşıcı bir hastalıktır. Nadiren, hastalık uzun süreli öpüşmeyle veya bedensel temasla başka bir kişiye geçebilir. Bu hastalık yaralardan yayılsa da, yaraların büyük çoğunluğu ilk zamanlar fark edilmez. Enfekte olan kişi genellikle hastalığının farkında değildir ve bilmeden cinsel partnerine geçirir.

Frengi bulaşan hamile kadınlarda hastalık bebeğe geçebilir. Konjenital sifiliz adı verilen bu hastalık çocukta anormalliklere hatta ölüme neden olabilir.

Frengi, bir zamanlar artrit, beyin hasarı ve körlük gibi ciddi uzun vadeli sağlık sorunlarına neden olan büyük bir halk sağlığı tehdidi idi. Antibiyotik etkisi olan penisilin ilk geliştirildiği 1940'ların sonlarına kadar en ölümcül ve yaygın hastalıklardan biriydi. Penisilinin geliştirilmesiyle kontrol altına alınabildi. Araştırmalara göre yeni frengi vakalarının oranı 1990’larda düştü ve 2000 yılındaki hasta sayısı 1941’den bu yana tüm zamanların en düşük seviyesine ulaştı. Fakat 2017 yılında, yeni vakaların sayısı toplam 101.567'ye yükselmiştir.

Frengi Evreleri

Frengi hastalığının bazı evreleri mevcuttur. Bu evreler hastalığın ciddiyetini ve vücut üzerinde oluşan bozulmaların tespit edilmesini sağlıyor.

Primer Frengi

Hastalığın ilk aşaması enfeksiyondan 2 ila 9 hafta, ortalama 28 gün içerisinde gelişir. İlk tezahür, genital bölgede bulunan tek, ağrısız bir yaradır. Ayrıca cinsel temasın türüne bağlı olarak vücudun diğer kısımlarında da yaralar oluşabilir. Bu tezahür genellikle genişlemiş lenf düğümleri ile eşlik eder. Ağrısız olduğu gerçeğinden dolayı, vücudun iç yüzeylerinde yer alsa, çoğu zaman fark edilmeden kalır. Tedavi edilmeden bırakılan yara, birkaç hafta boyunca kaybolur ve hastalık bir sonraki aşamaya geçer.

Sekonder Frengi

Sekonder frenginin en karakteristik belirtisi, ciltte şişlik oluşturmayan bir döküntüdür ve mukoza zarında değişiklik gösterir. Döküntüler soluk pembe renkli olabilir. Vücudun etkilenen kısımlarındaki deri döküntülerinin sayıları ve büyüklükleri çok çeşitli olabilir. Bu evrenin tipik özelliği avuç içi ve ayak tabanı bölgesinde döküntü oluşmasıdır. Tedavi edilmezse döküntü genellikle birkaç hafta veya bir ay boyunca devam eder. Sekonder frengi de mukozal değişikliklere sahip olabilir. Tipik olarak beyaz pullarla kaplı yaralar görülür. Bunlar hem dış cinsel organlarda hem de anüste hem deride hem de ağızda görülür. Deride oluşan değişimler lenf düğümlerinin şişmesine, boğaz ağrısına, baş ağrısına, kaş ve saç kaybına yol açar.

Tersiyer Frengi

Geç veya tersiyer frengi belirtileri, enfeksiyondan 2 ila 30 yıl sonra ortaya çıkabilir. Son yıllarda, geç frengi nadiren görülür. Bu aşamanın tipik özelliği, hem deri hasarının hem de hasta kişi için ölümcül olabilecek çeşitli iç organların gelişmesidir. Kalp, gözler, sinir sistemi, kemikler ve eklemler en çok etkilenir. Bu aşama yıllarca hatta on yıllarca sürebilir. Bu dönemde tedavi durumunda, gözle görülür değişiklikler kaybolur. Hastalığın ilerlemesi durur, ancak iç organların hasar görmesi devam eder ve iç organlarda kalıcı hasarlara sebep olur.

Latent Evre

Frengi hastalığının son aşamasında ise latent evre oluşur. Bu süreçte hastanın cildinde belirgin bir şekilde yaralar meydana gelir ve ağrılar başlar. Genital bölgede ve eklemlerde oluşan ağrı, kişinin günlük hayatta zorluk yaşamasına ve yaraların büyümesine yol açar. Bu süreçte tedavinin uygulanması büyük bir önem taşımaktadır.

Nasıl Bulaşır?

Hastalığı iletmenin en yaygın yolları vajina, anal ve oral sekstir. Pratik olarak, hastalık sadece bir bireyin mukoid duvarı diğer bireyin mukoza duvarına dokunduğunda iletilebilir. Ancak, kan akımı tarafından hastalığın yayılmasını ve gelişmesini sağlayan iki mukoza arasındaki doğrudan temas bozulur.

Frengi hastalığı vajinal, anal veya oral temas yoluyla, cinsel yolla bulaşır. Edinilen frenginin klasik seyri 3 aşamadan oluşur: birincil, ikincil ve üçüncül. Erken dönem frengi, enfeksiyonun başlangıcından itibaren 2 yıla kadar primer, sekonder ve latent dönemlerini içerir. Frenginin en belirgin özelliği, uzun bir süre boyunca, enfeksiyonun uykuda olmasıdır.

Bu noktadan itibaren, yaklaşık 6-7 hafta süren Syphilis primaria başlar. Bu durum enfeksiyonun birincil dönemini temsil eder. Birkaç gün sonra, yuvarlak veya oval bir şekle sahip, karakteristik bir ağrısız yara, sağ kenarları ortaya çıkmış kırmızımsı, parlak, sığ bir taban oluşturur. Ülser kıkırdak sertliğine sahiptir. İnflamatuar değişiklikler, ağrı veya kaşıntı yoktur. yaralaşma öncelikle genital bölgede sınırlandırılmıştır. Fakat enfeksiyonun vücuda girdiği her yerde gelişebilir. Birincil enfeksiyondan birkaç gün sonra bölgesel lenf bezleri şişer ve birincil kompleks oluşur.

Primer sifiliz ikincil frengi başlangıcıdır. Bütün vücudu kaplayan ve son derece bulaşıcı cilt döküntüsü, birkaç hafta sürer. Bu dönemde iç organlar, sinir sistemi, lokomotor aparatları etkilenir. Serolojik reaksiyonlar pozitiftir. Sekonder frenginin klinik belirtileri enfeksiyondan yaklaşık 4 ay sonra başlar ve yaklaşık 3 ila 5 yıl sürer. Döküntü göründükten birkaç hafta sonra, kendiliğinden kaybolur. Gizli bir hastalık dönemi vardır. Bir süre sonra, deri ve mukoza zarları tekrar etkilenir ve hastalık tekrar ortaya çıkar. Bundan sonra gizli bir sürece girer ve böyle devam eder. Bu dönem üçüncül sifilizin ortaya çıkmasına kadar 3-5 yıl sürebilir.

Cinsel İlişki

Frengi hastalığına maruz kalmış kişiler, hastalığı cinsel yol ile sağlıklı bireylere aktarabilmektedir. Vajinal, anal ya da oral yolla yapılan cinsel ilişki sonucunda hasta kişi, mikropları sağlıklı bireye aktarır. Ardından vücut içerisinde yerleşen mikrop hızlı bir şekilde vücuda yerleşir ve kuluçka sürecine girer. Kuluçka süresinde hastalık adına herhangi bir belirtiye rastlanmaz. Ardından vücutta kaşıntı ve genital bölge çevresinde kızarıklıklara rastlanır. Genital bölgede oluşan yaralar, enfeksiyonun yayılmasına sebep olur. Bu sayede sağlıklı kişiye de hastalık taşınmış olur.

Anneden Bebeğe

Frengi hastalığı, anneden bebeğe de geçebilmektedir. Bu süreçte hamile kişinin karnındaki fetüs, hızlı bir hücre bölünmesi sürecinde olduğundan enfeksiyonlu hücreler de fetüse geçebilir. Bunun sonucunda fetüsün ölümü de gerçekleşebilir. Bebek ölümü ile sonuçlanan frengi hastalığı vakaları oldukça nadirdir. Ancak bu durumun nadir gelişmesi, tehlike arz ediyor gerçeğini değiştirmiyor. Bu yüzden hamile bireylerin doğumları esnasında kontrollerin yapılması büyük önem taşımaktadır.

Tedavisi

Tanı konulduktan sonra hastaya özel tedavi verilir. Tanı klinik belirtiler ve serolojik muayene ile konulur. Bunun için bir kan testi yapılması yeterlidir. Cinsel açıdan aktif olan ve frenginin erken evrelerindeki hastalarla yakın temasta bulunan kişileri hastalıktan korumak için koruyucu tedavi uygulanır.

Bir yıldan az bir süredir frengi bakterisi taşıyorsanız, enfeksiyonu yok etmek için genellikle tek bir penisilin dozu yeterlidir. Penisilin alerjisi olanlar için, bunun yerine tetrasiklin, doksisiklin veya başka bir antibiyotik verilebilir. Daha ileri bir hastalık evresindeyseniz, daha fazla doza ihtiyacınız olacaktır. Frengi tedavisi gören insanlar, enfeksiyon tamamen yok olana kadar cinsel temastan kaçınmalıdır. Frengi olan kişilerin cinsel ortakları test edilmeli ve gerekirse tedavi edilmelidir.

İlaç Tedavisi

Frengi hastalığının tedavisinde ilaç olarak Penisilin kullanılmaktadır. Penisilin oldukça güçlü bir ilaç olmasının yanı sıra pek çok kişide alerjiye sebep olabiliyor. Penisilin’in 2 türü vardır. Doğal ve sentetik olarak adlandırılan iki tür de tedavi amacıyla kullanılmaktadır. İki tür ilacın da birbirinden farklı içeriği ve tedavi amacı bulunmaktadır.

Ayrıca Doksisiklin ve Tetrasiklin adında iki ilaç daha vardır. Bunlar da Frengi hastalığının tedavisinde etkin bir biçimde kullanılıyor. Penisilin’e alerjisi olan hastalar, bu ilaçları kullanabiliyor. Aksi takdirde hastalara herhangi bir ilaç tedavisi uygulanamıyor.

Benzatin Penisilin

Frengi hastalığında etkin bir biçimde kullanılan Benzatin Penisilin, hap ya da iğne şeklinde bulunabilen bir antibiyotiktir. Bu antibiyotik, bakteri hücre çeperlerinin dış kısmına yerleşerek yayılmayı engellemektedir. Bu sayede enfeksiyonlu bölgede oluşan bakteri, daha çoğalmadan yok olur. Oldukça güçlü bir ilaç olduğundan, prospektüsü dikkatli bir şekilde okunmalı ve buna göre kullanım gerçekleştirilmelidir. Alerji ile karşılaşıldığında bazı belirtiler ölüm ile sonuçlanabilmektedir. Alerjiye bağlı olarak vücutta kızarıklıklar, ciltte şişlik ve kaşıntı hissi oluşmaktadır. Bazı durumlarda, vücutta yer alan uzuvlarda kasılmalar ya da morarmalar gözlemlenebilmektedir. Bu durumlar ile karşı karşıya kaldığınız zaman en kısa sürede size en yakın olan bir doktora görünmelisiniz.

Doksisiklin

Frengi hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlardan biridir. Bu ilaç yapısı itibariyle, Penisilin ile aynı özelliklere sahiptir. Tek farkı ise iğne halinin bulunmamasıdır. Penisilin’e karşı alerjisi olan hastalara bu ilaç önerilir.

İlacın yapısı, mikropların çoğalmasını engellemek için geliştirilmiştir. Bakterilerin vücut içinde yayılmasını sağlayan protein, hastalığın daha hızlı yayılmasını, organlar ve kan içinde birikme yapmasını sağlar. Böylece enfeksiyonun oluştuğu bölge kalıcı olarak bakterilere maruz kalır. Ancak kullanılan bu ilaç, mikrop hücrelerinin dış çeperlerine nüfuz eder ve protein salgısının yayılmasını engeller. Böylece bakteri çoğalamaz ve vücut içerisinde yok edilir. Kullanım talimatlarının okunması ve doktor kontrolünde tüketilmesi oldukça büyük önem arz etmektedir.

Tetrasiklin

Yine Frengi hastalığının tedavisi için kullanılabilen Tetrasiklin, Doksisiklin oldukça benzer bir yapıya sahiptir. Sahip olduğu antikorlar ile bakterilerin çoğalmasını engeller. Özellikle frengi hastalığı ve bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar için yan tedavi olarak kullanılmaktadır. Tıpkı Penisilin gibi yan etkileri oldukça güçlüdür ve göz ardı edilemez. Reçete ile satın alınabildiğinden doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır. Alerjisi bulunan kişiler için ölümcül tehlike arz edebilir.

Frengi Hastalığı Nedenleri

Frengi hastalığı, geçmiş yıllardan beri dünyada var olan bir hastalıktır. Özellikle Orta Çağ döneminde Avrupalıların oldukça büyük kayıplar verdiği ve bir türlü çare bulamadığı bir hastalıktır. Cinsel birleşme sonucunda ya da herhangi bir durumda genital bölgede oluşabilecek yaralar, bu bakterilerin oluşmasına ve hızlıca çoğalmasına yol açar.

Frengi hastalığı kalıtsal bir hastalık değildir, hastalığın oluşum nedeni bir bakteridir. Bu bakteri, insan vücudunda cinsel organ bölgelerine yerleşir ve lezyon oluşturana kadar cildi tahriş eder. Ardından kana karışarak iç organlara zarar verir. Açık yaraya herhangi bir temas sonucunda sağlıklı kişiler de bu hastalığa maruz kalabilir.

Cinsel yaşantısında çok eşli olan kişilerin bu hastalığa sahip kişilerle karşılaşma ihtimali daha fazladır. Bunun yanında güvenilir olmayan cinsel birleşmelerden sonra bulaşıcı hastalık kontrolü yapılması önerilir. Cinsel ilişkide prezervatif kullanmak riskleri azaltabilir.

Treponema Pallidum Bakterisi

Cinsel enfeksiyonların neden olan organizmalar arasında ciddi sonuçlara yol açan tehlikeli mikroorganizmalar vardır. Frengi hastalığına sebep olan “Treponema Pallidum” da bunlardan birisidir. İnsan vücuduna hızla nüfuz eden ve aktif olarak çoğalmaya başlayan, iç organları etkileyen oldukça hareketli bir bakteridir.

Spiroket denen bir bakteri grubuna mensuptur. spiroket tehlikesi, sadece bedenin içinde değil, aynı zamanda dışında da hayatta kalabilmeleridir. Örneğin, enfekte kişinin kullandığı bulaşıklar üzerinde 3-4 saat yaşayabilirler. Ek olarak, bu bakteriler soğuğa karşı hassas değildir. Bakterilerle enfekte olmuş birinin ölümünden sonra bile, 96 saat boyunca yaşamsal işlevlerini korurlar. Donma ayrıca hayatlarını zorlamaz. Çalışmalara göre, bu tür bakteriler -75 ° C' de bir yıl boyunca yaşayabilir.

Spiroketin ölümüne kuruma, alkali, asit ve dezenfektan çözeltileri yol açar. Enfeksiyonu yüksek sıcaklıklar tahrip edebilir. 50-60 ° C sıcaklıkta treponema pallidum 20 dakika boyunca yok olur. Kaynama meydana gelirse bakteri anında ölür. Ayrıca, frengiye neden olan bakteri çeşitli antiseptik ajanlara duyarlıdır. Bu sayede antibiyotik ve penisilin ile tedavi edilebilir.

Spiroketler mukoz membranlar üzerinde yaşadıkları ve ürettikleri için, cinsel ilişki sırasında ve yakın ev içi temaslarda (yaygın bulaşıklar, havlular, vb.) kolayca bulaşırlar. Ek olarak, bakteri enfekte anneden çocuğa gebeliğin olduğu dönem boyunca veya doğum sırasında geçebilir. Muhtemelen, ağız mukozasının hasarlı bölgelerinin varlığında bir öpücükten treponema ile enfeksiyon oluşmaktadır. Tek bir temasla enfeksiyon olasılığı % 40-60'dır.

Frenginin kuluçka dönemi 8-90 gün sürmektedir (ortalama - 2-3 hafta). Treponema Pallidum ile enfeksiyonun ilk belirtisi, enfeksiyon bölgelerinde (genital organlar, ağız, rektum) şankr oluşumudur (deri lezyonu). Shankr, 3 cm çapında ağrısız, katı bir oluşumdur. Hastalığın başlangıcından bir hafta sonra, vakaların % 80'i enfeksiyon bölgesinde lenf düğümlerinde şişme gösterir.

Spiroketlerin temizlenmesi için en etkili olan penisilindir. Geri kalan antibiyotikler yedek ilaçlar kategorisinde yer alır. Daha az etkilidirler ve penisilinler etkisiz olduğunda ya da penisilin alerjisi varsa kullanılırlar. Treponema Pallidum insan vücudu için tehlikelidir. Zamanında ve uygun tedavinin yokluğunda enfeksiyon, ağır nörolojik bozukluklara ve iç organların hasarına neden olabilir. Bu nedenle, treponema ile enfeksiyonun ilk belirtileri ortaya çıkarsa, lütfen yardım için doktora başvurun.

Frengi Hastalığı Belirtileri

Cinsel ilişki ile Treponema Pallidum bakterisinin vücuda nüfuz etmesinin sonucunda ortaya çıkan Frengi hastalığı, bazı belirtiler ile kendini gösterir. Bazı belirtiler öncelikle ciltte belirir. Bu belirtiler hastalığın evrelerine göre farklılaşır. 3 evre şeklinde oluşan frengi hastalığının belirtileri genel olarak frengi çıbanı, kaşıntısız isilik, kas ağrısı, ateş, boğaz ağrısı, ciltte döküntü, eklem ağrıları, isilik, sağırlık, dişlerde şekil bozuklukları şeklindedir.

Birincil Frengi Belirtileri

Frengi hastalığının ilk evresinde bakteri, vücuda kan yolu ile yayılmaktadır. Bunun yanı sıra genital bölgede oluşan yaraya temas ile de hastalık bulaşabilir. Bunun için yaralı kişinin taşıyıcı olması gerekiyor. Kan ile yayılan bakteri hızla üremeye başlar. Kan yolu ile geçişin sağlandığı bölgede ıslak, kırmızı renkte ve çevresi belli olmayan çıbanlar çıkmaya başlar. Bu çıbanların meydana getirdiği ağrılar yoktur. Ancak yine de bir tehlike unsurudur. Bu çıbanlar ağızda, dudakta ya da genital bölgede oluşabilir.

Çıbanların yapısı, irin dolu sivilcelere benzemektedir. Kaşıntı hissi oluşturur ancak ağrı durumu yoktur. Hastanın bunları kaşıması sonucu bakteriler vücudun diğer kesimlerine de sıçrayabilir. Bunun için hastanın, çıbanlı bölgeyi iyi bir şekilde koruması gerekmektedir. Aksi takdirde uzuvlar ve hassas dokulara ulaşan bakteriler, ikinci evreye daha çabuk bir geçiş sağlar.

Frengi Çıbanı

Frengi hastalığında ortaya çıkan Frengi çıbanı, kişilerin hassas dokularında rastlanılan bir çıban türüdür. Genelde ağız çevresi, dudaklar, kasık ve genital bölgede görülmektedir. Treponema Pallidum bakterisinin oluşturduğu ilk belirti çıban olmasına rağmen, ağız çevresinde çıktığında “uçuk” ile karıştırılır. Ancak uçuk daha farklı bir yapıdır ve ağrılıdır. Bu çıban türünde kişide herhangi bir ağrı şikâyetine rastlanmaz.

İkincil Frengi Belirtileri

Frengi hastalığının ikinci evresi, hastalığın en uzun evrelerinden birisidir. Bu aşamada hastanın karşısına pek çok belirti ortaya çıkmakta ve 10 yıl kadar sürebilmektedir. Bu süreçte hastanın cildinde, el ve ayak içlerinde döküntüler, makat bölgesinde renk değişimi, vajina ve testis bölgelerinde siğiller, deri lezyonları, eklem ağrıları ve baş ağrısı, saç dökülmesi, kilo kaybı ve iştahsızlık görülür.

Kaşıntısız İsilik

Hastalık kapsamında ortaya çıkan en zararsız belirti kaşıntısız isiliklerdir. Bu isilikler, bölgenin terlemesi sonucu ortaya çıkan ve ciltte kırmızı kabarcıklar oluşturan, içi su dolu lekelerdir. Cilt döküntü grubunda olmasının yanı sıra açık tenli insanlarda çokça rastlanır. Bu süreçte hastanın güneşten korunması ve pamuklu kıyafetler giymesi önerilir. Pamuklu kıyafetler, terleme sürecini hızlandırır ancak cildin hava almasını sağlar. Ayrıca giyilecek kıyafetlerin rahat olması gerekiyor.

Kas Ağrısı

Frengi hastalığı kapsamında hastalar, kas ağrıları ile de karşı karşıya kalmaktadır. Kas ağrıları, vücudun her ekleminde görülebilir. Özellikle kollar, bacaklar ve boyun bölgesinde oluşur. Bakterilerin oluşturduğu yorgunluk hissine bağlı olarak kişilerin kasları zayıf düşer. Zayıf düşen kaslar da çalışması gerektiği gibi çalışmaz. Kilo kaybının yaşanması da kasları oldukça zayıflatır. Kilo kaybı sonucunda vücutta azalan karbonhidrat ve yağ oranı, vücudun yorgun düşmesine sebep olur.

Ateş

Vücut ısısı, her bireyde farklılık göstermektedir. Ancak ortalama vücut ısısı 36,2 ila 37,3 arasında değişmektedir. Bu oranda oluşan değişikliklerde vücut, büyük hasarlara maruz kalabilmektedir. Vücut ısısı, çeşitli organların ve dokuların ısı üretimi ile bunların dış ortam arasındaki ısı değişimi arasındaki ilişkiyi yansıtan insan vücudunun termal durumunun bir göstergesidir. Bu nedenle, genel olarak kabul edilen değerlerin daha küçük veya daha büyük bir kısmına, örneğin 36,6 dereceye belirli bir sıcaklık sapması varsa ve aynı zamanda kendinizi iyi hissediyorsanız, bu vücudunuzun normal sıcaklığıdır. Kişi için normal olan sıcaklıktan 1 ila 1,5 dereceden fazla sapmalar vücutta sıcaklığın azalıp artmasına neden olan bazı arızaların olduğunu gösterir.

Aslında, ateş bir organizmanın hastalığa veya incinmeye, kendi kendini iyileştirme isteğine normal ve hatta arzu edilen bir reaksiyonudur. Böylece bakterilerin, virüslerin veya zararlı maddelerin istilasına karşı savaşır. Bu nedenle, antipiretik ilaçlar yardımıyla vücut ısısını azaltmak her zaman gerekli değildir. Ve büyük ölçüde, ısıya karşı mücadele öncelikle ona neden olan hastalığın tedavisinde yer alır. Ancak, yüksek sıcaklığın yaşam için bir tehdit oluşturduğu ve daha sonra acilen indirilmesi gereken durumlar vardır. Bu genellikle 38 derece ve üzeri ateştir. Frengi hastalığında da yüksek ateş ile karşılaşılabilmektedir. Vücut içerisinde yayılan bakterilerin yüksek ısı ile yok edilmesi amaçlanır. Ancak yüksek ateş vücudun susuz kalmasına ve halsizliğe yol açar. İlerleyen seviyelerde havale geçirme ve beyin sarsıntısı ile sonuçlanabilir.

Boğaz Ağrısı

Frengi hastalığında ağızdan bulaşan bakteriler, ağız içerisinde ve boğazda büyük etkiye neden olur. Boğaz ağrısı, iltihap ya da tahriş sonucu oluşan bir durumdur. Hastanın boğazlarında şişme gözlemlenir. Bunun sebebi oluşan iltihaptır. İltihaplanmanın ardından boğazda şişkinlik gözlemlenir ve antibiyotik kullanımı gerektirir. Antibiyotik kullanımı ile boğazda oluşan şişkinlik giderilebilir. Ancak doktorun önerdiği antibiyotiğin doğru bir şekilde kullanılması ve yan etkilerinin iyi bilinmesi, oldukça büyük önem arz etmektedir.

Ciltte Döküntü

Frengi hastalığında ortaya çıkan ilk belirtidir. Ciltte döküntülerin olması, deri yapısının yıpranmasına ve açık yaraların oluşabileceğine işarettir. Açık yaralardan oluşabilecek bulaşmalar, sağlıklı bireylere geçer ve bakteriler yeni bir yayılma ortamına sahip olur. Ciltte döküntüler ile de bulaşma seviyesi oldukça artmaktadır. Çıplak elle ya da cinsel yol ile birleşim sonucunda oluşan temaslarda, döküntülerde bulunan bakteriler, saldırıya geçer ve sağlıklı bünyeye ulaşır. Kana karışarak hızlı bir biçimde iç organlara ve cilde yerleşir.

Ciltte oluşan döküntüler kaşıntı hissi oluşturur. Kaşıntının oluşmasının sebebi, vücutta yer alan sağlıklı hücrelerin bakteriler ile savaşmasından oluşmaktadır. Aslında bu bir tedavi belirtisidir. Ancak bakteriler, zaman geçtikçe sağlıklı hücreleri de tükettiğinden vücudun aldığı önlem yetersiz kalmaktadır.

Eklem Ağrıları

İnsan vücudunda pek çok eklem bulunmaktadır. Bu eklemler, insanların hareket kabiliyetini oluşturmaktadır. Parmaklar, el ve ayak bilekleri, bacaklar ve dizler tamamen eklemlerden oluşmaktadır. Esnek kas yapısı ve kıkırdaklar sayesinde insanlar rahat bir şekilde hareket edebilmektedir. Bu eklemlerin esnemesi sonucu çeşitli sporlar da yapılabiliyor. Ancak bu kasların ve eklemlerin esnetilmesi çok küçük yaşlarda başlatılmalıdır.

Eklemlerde oluşan ağrılar, kişileri oldukça zor bir duruma sokmaktadır. Günlük hayatta işlerin yapılması ya da spor gibi durumlarda kişiler oldukça zorlanmaktadır. Frengi hastalığında ise bu durum daha farklıdır. Diğer belirtilerin gerçekleşmesi durumunda, eklem ağrıları şiddetlenir ve halsizlik sonucunda kişi hareket etmekte zorlanır. İştahsızlık ile kişinin gücü azalır ve dinlenmekten başka bir şey yapamaz.

Konjenital Frengi Belirtileri

Frengi hastalığının hamile kadınlarda görülen hali olan Konjenital Frengi, fetüsün hastalığa maruz kalma aşamalarından oluşmaktadır. Hamile kişi, hastalığın ilk evresinde ise, fetüsün hasta olma olasılığı %95 civarındadır. Fetüse bulaşan hastalık, bakterilerin kan yolu ile taşınması ile gerçekleşir. Fetüse taşınan hastalık, hızlı bir şekilde gelişir. Herhangi bir sinir sistemi oluşmamış olduğundan bir direnç ile karşılaşmaz. Etkileri ise normal bir birey üzerinde olduğundan daha fazladır. Bunun sonucunda fetüs, ölüm ile karşı karşıya kalabilir. Bu süreçte hamile kişinin karşısına çıkabilecek belirtiler ise isilik, sağırlık ve diş yapısında bozukluk olarak nitelendirilmektedir.

İsilik

Renk ve görünümde normal deriden farklı ve sıklıkla kızarma ve kaşıntı ile birlikte çeşitli değişikliklerin deri ve mukoza zarlarında ani bir görünümdür. Bir döküntünün görünümü, cildin bir dış uyarana yerel olarak reaksiyonu olabilir veya bazı yaygın insan hastalıklarının belirtilerinden biri olabilir. Döküntülerine yol açan yüzlerce deri altı, enfeksiyöz ve başka hastalıklar vardır.

Döküntülerin bulaşıcı bir hastalıktan kaynaklanması durumunda, derideki döküntülere genellikle başta ateş gibi başka belirtiler eşlik eder. Bununla birlikte, döküntü tipine bakarak kendinizi teşhis etmeye çalışmamalısınız. Hastalıklar genellikle bulanık formlarda ortaya çıkar. Birçok belirti birden görülmeyebilir ve döküntü görünümü zayıf bir şekilde ifade edilebilir.

Bununla birlikte, diğer belirtilerin arka planında bir döküntü görünümü, hastalığın şiddetini gösterir. Döküntü yaygın bir alerjik reaksiyondur. Fakat bir hastalık nedeniyle de döküntü yaşanabilir.

Sağırlık

İşitme kaybının şiddetli olduğunda duymama sorunu ortaya çıkar. Hastaya duymuyor teşhisi konulması için her iki kulakta 25 DB veya daha az işitme eşiği olması gerekir. İşitme kaybı hafif, orta, şiddetli veya derin olabilir. Bir ya da her iki kulakta gelişebilir ve konuşulan dilin ya da yüksek seslerin işitsel algısında zorluklara yol açabilir.

Genellikle işitme kaybı olan kişiler işaret dili yardımıyla iletişim kurar ve işitme cihazlarını, koklear implantları ve diğer yardımcıları kullanabilirler. Ayrıca işitme yeteneğini geliştirmek için altyazıları kullanabilirler. Daha belirgin işitme kaybı olan kişiler koklear implantlardan yararlanabilirler.

"Sağır" insanlar genelde, çok az işittikleri veya hiç duymadıkları derin işitme kaybından muzdariptirler. Çoğu zaman iletişim için böyle insanlar işaret dilini kullanırlar. Konjenital nedenler doğumda işitme kaybına yol açabilir veya bu durum doğumdan kısa bir süre sonra edinilebilir. İşitme kaybı, kalıtsal ve kalıtsal olmayan genetik faktörler veya aşağıdakiler dâhil olmak üzere, hamilelik ve doğum sırasında bazı komplikasyonlardan kaynaklanabilir:

  • Kızamıkçık, frengi hastalığı ve hamilelik sırasında annenin diğer bazı enfeksiyonları,
  • Düşük doğum ağırlığı,
  • Doğumda asfiksi (doğum sırasında oksijen eksikliği),
  • Yeni doğan döneminde ağır sarılık, yeni doğmuş bir bebeğin işitme siniri hasarına yol açabilir.
  • Menenjit, kızamık ve kabakulak gibi bulaşıcı hastalıklar,
  • Kulakların kronik enfeksiyonu,
  • Kulakta sıvı birikmesi (orta kulak iltihabı),
  • Yeni doğan enfeksiyonları, sıtma, ilaca dirençli tüberküloz ve kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar gibi bazı ilaçların kullanımı,
  • Baş veya kulakta oluşan sarsıntı,
  • Aşırı gürültü, örneğin ekipman veya patlamalar,
  • Yüksek ses düzeyinde kişisel ses cihazlarının kullanımı sırasında olduğu gibi ve uzun süre çalıştırılması ve konserlere düzenli ziyaretler, gece kulüpleri, barlar ve spor aktiviteleri için yüksek ses düzeyine maruz kalma,
  • Yaşlanma, özellikle duyusal hücrelerin dejenerasyonu,
  • Harici işitme kanalını bloke eden kulak kirişi veya yabancı cisimler, bu hastalıkta sağırlığa yol açmaktadır.
  • Kronik orta kulak iltihabı çocuklar arasında işitme kaybının yaygın bir nedenidir.

Her şeyden önce, işitme kaybı bir kişinin diğer insanlarla iletişim kurma yeteneğini etkiler. Çözülmemiş işitme kaybı problemi olan çocuklar genellikle konuşulan dilin gelişmesinde gecikme yaşarlar.

Orta kulak iltihabı gibi işitme kaybı ve kulak hastalıklarının çözümlenmemiş sorunu, çocukların performansı üzerinde önemli olumsuz etkilere yol açabilir. Ancak, iletişim için işitme kaybı yaşayanlara fırsat vermek, diğer insanlarla eşit koşullarda halkın yaşamına katılmalarını sağlar. İletişim, sözlü / yazılı veya işaret dili kullanılarak yapılabilir.

İşitme kaybının erken saptanması, işitme kaybı, işitme cihazları, koklear implantlar ve diğer yardımcıları olan kişiler için de yararlı olabilir. Logopedik tedavi, işitme restorasyonu ve diğer ilgili hizmetler de onlar için yararlı olabilir. Düşük gelirli ülkelerde işitme cihazlarının seçimi ve bakımı için servis eksikliği ve ayrıca pillerin eksikliği de engel teşkil etmektedir. Uygun fiyatlı ve uygun şekilde seçilmiş işitme cihazlarının daha geniş bir kullanılabilirliğinin yanı sıra dünyanın her yerinde takip hizmetleri, işitme kaybı olan birçok kişiye fayda sağlayacaktır.

İşitme kaybını geliştiren kişiler; iletişim kurmayı öğrenebilir, dudaklarda okuma becerilerini kazanabilir, yazılı veya basılı metinler ve işaret dili kullanabilir. İşitme kaybı olan çocuklar için işaret dilinin öğretilmesi yararlı olacaktır ve televizyonda altyazı ve işaret dili çevirisi bilgiye erişimi kolaylaştıracaktır.

Ulusal işaret dillerinin resmi olarak tanınması ve işaret dili yorumunun daha geniş kullanımı, işaret dili hizmetlerine erişimi iyileştirmek için önemli eylemlerdir. İnsan haklarını ve diğer koruyucu önlemleri sağlayan yasalar, işitme kaybından musdarip insanların daha iyi sosyal katılımlarına da katkıda bulunabilir. İşitme kaybı, ebeveynler ve aile destek grupları ile örgütlerin teşvik edilmesi ve insan hakları sağlayan mevzuatın güçlendirilmesi, işitme kaybı olan kişilerin daha iyi sosyal katılım sağlamalarına da katkıda bulunabilir.

Dişlerde Şekil Bozuklukları

Frengi hastalığının neden olduğu bakteri, ağızdan bulaşma gerçekleştirdi ise ağız yapısında hasarlara yol açabilmektedir. Diş yapısı, genel olarak sağlıklı bireylerde muntazam bir şekilde oluşur. Ancak bakteri ya da ağız hastalıklarına maruz kalındığında dişlerin ve diş etinin yapısında bozulmalar yaşanabilmektedir. Diş eti sağlığı, pek çok organ gibi büyük bir öneme sahiptir. Sindirimin ilk aşaması olan dişler, yiyeceklerin parçalanmasında ve öğütülmesinde büyük bir role sahiptir. Lakin ağız içerisinde oluşan enfeksiyonlar ile kişiler, büyük sağlık sorunları yaşamaktadır. Frengi hastası kişilerin, teşhisi konulmadığı zamanlarda yaşadığı cinsel yaşamlarında, tıbbi açıdan uygun görülmeyen anal ve oral seks yapmaları hastalığın sağlıklı bireye taşınmasını oldukça kolay bir hale getirir. Korunma gerçekleştirilmediği sürece yapılan bu eylemlerde, bakteriler defalarca sağlıklı kişiye geçiş yapar ve hastalık tüm vücudu sarar. Ardından gerçekleşen belirtiler ve evreler, kişiyi Frengi hastası yapar. Dişlerin ve ağız temizliğinin önemi, bu hastalık kapsamında en üst düzeyde tutulmalıdır.

Frengi Hastalığı Teşhis ve Tanı Yöntemleri

Hastalığın teşhisi konusunda uzmanlar tarafından pek çok test ve muayene gerçekleştirilmektedir. Yapılan kan testleri sonucunda hastanın kanında bulunan bakteri türü tespit edilir. Frengi hastalığına sebep olan bir çeşit bakteri türü olduğundan tedavi çalışmaları için tercih yapılmasına gerek duyulmaz. Kan testinde ortaya çıkan sonuçlara göre, tedavi tercihi yapılır ve ilaç uygulamalarına geçilir.

Teşhis için yapılan bir diğer yöntem ise açık yarada yapılacak olan muayenedir. Yara dışarıdan gözlemlenebileceği için, yaradan alınan örnekler üzerinden pek çok çalışma geliştirilebilir. Hastalığın genel olarak ilaç tedavisi haricinde bir tedavisi bulunmadığından, hastalık için doğru ilacın ve tedavi yönteminin seçilmesi oldukça önemlidir.

Kan Testleri

Frengi hastalığı kapsamında yapılan teşhisler için kan testleri yapılmaktadır. Kan testleri ile hastanın kanında bulunan bakteri türü, bakterinin yapısı ve vücuda etkisi detaylı bir şekilde araştırılır. Elde edilen sonuçlara bağlı olarak hastalara tedavi uygulanır. Kanda oluşan testlerde ilaçlar için oluşabilecek alerjik durumlarda tespit edilebildiğinden, doğru ilaçlar verilebiliyor.

Yaranın Muayenesi

Frengi hastalığında oluşan lezyonlar, açık yaralara sebep olmaktadır. Açık yaralar, cilt üzerinde bariz bir şekilde görülebilir ve nemli bir yapıya sahiptir. Nemli olmasının yanı sıra, temas sonucu hızlı bir şekilde bakteri aktarımı gerçekleştirir. Bu süreçte yaraya herhangi bir temasın sağlanmaması en iyi tercih olacaktır. Lastik eldivenler ile yaranın incelenmesi gerekir.

Yaradan alınacak örnekler ile testler yapılır. Testler sonucunda bakterinin türü ve yapısı tespit edilir. Verilere göre ilaç tedavisi uygulanır ve hastalığın yayılma süreci yavaşlatılır.

Frengi Hastalığı Risk Faktörleri

Frengi hastalığının bulaşabileceği pek çok kanal bulunmaktadır. Cinsel yolla bulaşan hastalığın yapısı, genel olarak genital bölgede gözlenmektedir. Ancak ağız ve cilt üzerinde de görülebilmektedir. HIV virüsü ile benzerlik yapısına sahip olan bakteri, genel olarak cinsel yoldan bulaşır ve korunmasız seks sonucu oluşur. Hijyen durumlarının iyi bir şekilde korunmaması ve uygulanmaması sonucunda kişiler, hastalığa maruz kalabilmektedir.

Korunmasız Seks

Frengi daha çok cinsel temas yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bunu önlemek için prezervatif kullanımı büyük oranda etkilidir. Prezervatif yapısı gereği esnek bir plastiktir. Erkeğin penisine ilişki öncesi giydirilir. Bu materyal dokuların doğrudan temasını engeller. Böylece çiftlerden birinde frengi varsa sağlıklı kişiye bulaşma ihtimali düşer. Fakat prezervatif hasarlıysa ya da prezervatifin ulaşmadığı bölgelerde frengi bakterisi varsa hastalık yine bulaşabilir.

Çok Eşli Cinsel Yaşam

Çok eşli cinsel yaşam bulaşıcı hastalık riskinin artmasıyla ilişkilidir. Cinsel partnerin değişmesi yeni partnerlerin taşıyabileceği hastalıklara kişiyi açık hale getirir. İnsanlar uzun süre tek kişi ile cinsel birliktelik yaşasalar da partnerleri bir şekilde hastalık kaparsa kendilerine de bulaştırabilir. Çok partnerli yaşamda bu riskler daha da fazladır. Ayrıca iyi tanınmayan kişilerle gerçekleştirilen cinsel ilişkilerden bulaşıcı hastalık edinilmesi ihtimal dahilindedir. Bunlara güvenli olmayan ilişkilerdir. Çünkü çiftler birbirinin sağlık durumu hakkında bilgi sahibi değildir.

Frengi Hastalığı Komplikasyonları

Frengi hastalığı çerçevesinde kişilerde felç, sağırlık, küçük yumrular, kan damarlarında problem, hamilelerde düşük yapma ve menenjit gibi rahatsızlıklar oluşabilmektedir. Bu komplikasyonların detayları aşağıdaki bölümlerde açıklanmıştır.

Felç

En genel felç tanımı; “genellikle bir yaralanma veya hastalığa cevaben kısmi veya tam hareket kaybı” dır. Felç, vücudun bir bölümündeki bir kas veya kas grubundaki güç ve kontrol kaybıdır. Çoğu zaman, bu kasların kendileri ile ilgili bir sorun değildir. Vücut bölümünden beyninize uzanan ve tekrar geri dönen sinir hücreleri zinciri üzerinde bir yerlerde bir sorun nedeniyle oluşur. Bu sinir hücreleri, kaslarınızın hareket etmesi için sinyaller verir. Bir noktada hasar gördüğünde bu sinyaller ulaştırılamaz ve hareket kısıtlanır.

Felç, vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir ve vücudun yalnızca bir bölümünü etkileyebildiği gibi tamamını da etkileyebilir. Bu zarar gören sinirlere bağlıdır. Lokalize felç genellikle yüz, eller, ayaklar veya ses telleri gibi alanları etkiler. Genele yayılmış felç, vücudun büyük bölümlerini etkiler.

Sağırlık

Bakteriyel toksinler işitsel sinir ve iç kulak hasarının doğrudan hasara neden olabilir. Bakteriler doku ve bakteriyel parçalanma ürünleri, likör, vasküler sistem ve labirentler (sivilce orta kulak iltihabı, kızamık ve zehirli orta kulak iltihabı) yoluyla iç kulağa girebilir. Frengi hastalığında oluşan sağırlık da bakterilerin işitme kanallarına yerleşmesi sonucu oluşur.

Ses dalgaları iç kulağa girdiğinde, nöral sinyallere dönüştürür. Bu, stereo cyline isimleri özel bir grup tarafından mümkün kılan, küçük tüyler pratik olarak ses dalgaları tarafından eğilir. Bu işlem yaşlanma, güçlü ses efektlerine maruz kalma veya kaza ile hasar görebilir. Bazen sadece geçici işitme kaybına neden olur, ancak genellikle hasta için sağırlık durumu gerçekleşir.

Küçük Yumrular

Hastalığın komplikasyonlarından birisi de deri altında oluşan iltihap birikmeleridir. Bu iltihaplanmalar, yumru şeklinde oluşur ve kişiye ağrı hissi verir. Yumrular deri altında oluşur ve ciltte bir deformeye sebep olmaz. Hastanın bu yumruları fark etmesi zaman alabilmektedir. Ancak büyümeye başladıklarında fark edilmeme durumu oldukça zorlaşır. Bazı yumrular yetişkin bir insanın avuç içi kadar olabilmektedir. Bu durumlarda uzmanlar, hastalara antibiyotik vermektedir. Antibiyotiklerin kullanımı ile hastaların vücudunda bulunan iltihaplar kurutulur ve vücuttan dışarıya atılır.

Kan Damarlarında Problemler

Frengi hastalığında bakterilerin oluşturduğu yapılar, kan damarlarını tıkamaktadır. Kan damarlarının tıkanması sonucu, kan akışı düzenini kaybeder ve iç organlara yeteri kadar kan takviyesi yapılmaz. Organların işlevini kaybetmesi üzerine vücutta ciddi boyutlarda rahatsızlıklar saptanabilmektedir. Hasta kişi alkol ya da sigara kullanıyorsa, bu alışkanlıkların en erken sürede bırakılması büyük önem arz etmektedir.

Düşük Yapma

Frengi hastalığına sahip gebe kadınlarda hastalık anne karnındaki bebeğe geçebilir. Bunun sonucunda sinir sistemi oluşmamış olan fetüs, hastalığa kolay bir şekilde maruz kalabilir. Böyle bir durumda bebekte gelişimsel sorunlar ortaya çıkabilir ya da anne karnında ölüm gerçekleşebilir.

Menenjit

Menenjit beyni örten çok tabakalı zarın bir sebepten dolayı iltihaplanmasıdır. İltihabın kaynağının bilinmesi oldukça önemlidir. Bu hastalığa bakteriler de virüsler de neden olabilir. Özellikle de bakteriyel menenjit doğrudan hayatı tehdit eder. Çoğu viral menenjit, 5 yaşın altındaki çocuklarda görülürken, 20 yaşın altındaki gençlerde bakteriyel hastalık en yaygın görülen hastalıktır. Hastalık çok tehlikeli olduğundan, şüpheleniyorsanız derhal tıbbi yardım alınmalıdır. En belirgin bulgular ateş, şiddetli ve yönetilemeyen baş ağrıları, konfüzyon, kusma ve konuşmada zorluktur.

Menstrüel enfeksiyonlara bakteriler, virüsler ve mantarlar neden olabilir; ancak diğer faktörler de arka planda yer alabilir. Kan dolaşımındaki bakterilerden kaynaklanır ve bakterinin beyin veya omuriliğe ulaşması ile sonuçlanır. Hastalığın tedavi edilmediği durumlarda menenjite kadar uzanan bir yolculuk hastaları beklemektedir. Doğrudan beyne ulaşabilen bakteri örnekleri de vardır. Bu, örneğin kulak iltihabında, sinüzitte veya kafatasının kırılmasından sonra ortaya çıkabilir. Nadiren de olsa, enfeksiyonun bazı cerrahi müdahalelerden kaynaklandığı görülür.

Akut bakteriyel menenjit birçok bakteriyel bulaşmadan kaynaklanabilir, ancak en yaygın olanlar ayrı ayrı vurgulanmalıdır. Bakteriyel menenjitin en çok kartılaşılan hali streptococcus pneumoniae (pneumococcus)’dir. Aynı zamanda bu bakterinin daha sık akciğer, orta veya sinüzit iltihabına neden olduğu doğrudur. B Grubu Streptococcus olarak adlandırılanlar küçük çocuklarda ve yaşlılarda görülür.

Frengi de bir bakteri enfeksiyonudur. Tedavi edilmediğinde enfeksiyon beyin zarına kadar ilerleyebilir. bu durumda menenjit ortaya çıkar. Hastada kalıcı hasar oluşabilir veya hayati tehlike ortaya çıkabilir.

Frengi Hastalığı Nasıl Önlenir?

Frengi hastalığının önlenebilmesi için kişilerin cinsel hayatlarında korunması gerekmektedir. Özellikle erkeklerin prezervatif kullanmaları, seks sırasında oluşabilecek bulaşmaların önüne geçmektedir. Prezervatif kullanımı, erkeklik hücrelerinin ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların engellenmesi için elverişlidir. Sahip olduğu yapısı, bireyin sağlığı açısından oldukça büyük bir role sahiptir. Cinsel hayatı oldukça aktif olan kişilerin bu ürünü kullanması önerilmektedir.

Prezervatif Kullanımı

Prezervatif, uzun yıllardan beri kullanılan bir üründür. Bu ürünlerin ilk amacı kullanım amacı, erkeklerin spermlerinin kadın vajinasına aktarılmasını engellemektir. Böylece istenmeyen gebelikler yaşanmaz. Fakat önemli bir kullanım amacı daha vardır. Cinsel ilişki sonucunda bulaşan hastalıkların aktarılmasını engellemek amacıyla da kullanılmaktadır. Bu tür bir korunma çiftlerin her ikisi için de bulaşıcı hastalık riskini azaltır.

Erkekler için tasarlanan kondomların kullanımı oldukça basittir. Kutu şeklinde satılan kondomlar, paket içerisinde ambalajlanır. Bu sayede kondomun içeriğinde bulunan koruyucu maddelere herhangi bir mikroorganizmanın ulaşımı engellenir. Erkek bireyler, kondomu paketten çıkardıkları anda kullanım süresi oldukça kısıtlıdır. Cinsel ilişki öncesinde penise takılması ve kullanılması gerekir.

Şapka misali penise takılarak kullanılır. Ancak düzgün bir şekilde takılması gerekmektedir. Kondomun penis üzerinden sıyrılması ya da kayması, beklenilen sonucu vermeyecektir. Kondomun yırtılması durumunda kullanılamaz hale gelir. Bu sayede üründen, istenilen verim alınamaz. Maliyet olarak ucuz olması, bu kullanımı yaygınlaştırmıştır.

Düzenli Sağlık Kontrolü

Frengi hastalığından şüphelenen bireylerin, sağlık kuruluşlarında düzenli bir şekilde kontroller gerçekleştirmeleri önem arz etmektedir. Jinekoloji ve üroloji bu konular hakkında hastalara tam destek sağlamaktadır. Bunun yanı sıra cinsel hayatınız hakkında detaylı bilgilere de sahip olabilirsiniz.

Yapılacak kan testleri ile bünyede bulunan hastalıkların %85’i tespit edilebilmektedir. Kan testlerinde çıkan oranlara bağlı olarak hastalıklar tespit edilebilmekte ve erken teşhis konulabilmektedir.

Sık Sorulan Sorular

Frengi hastalığı kapsamında sorulan pek çok soru bulunmaktadır. Bu soruların cevapları ise aşağıda açılan başlıklarda yer almaktadır.

Frengi Ölüme Sebep Olabilir Mi?

Frengi hastalığı, pek çok organı işlevsiz hale getirebilir ve ölüme sebep olabilir. Tedavisi bulunamadığı yıllarda kitlesel ölümlere neden olmuş bir hastalıktır. Fakat ilk olarak penisilinin bulunması ve sonrasında antibiyotiklerin geliştirilmesi ile hastalık tedavi edilebilir hale gelmiştir. Hala en etkili tedavi yöntemi olarak penisilin gösterilir. Buna alerjisi olan hastalar antibiyotikler ile tedavi edilir.

Frengi Hastasıyla Cinsel İlişki Yaşanması Sonucu Hastalık Kesinlikle Bulaşır Mı?

Frengi hastalığı, genital bölgede varlık gösterdiğinden herhangi bir önlem alınmadığı takdirde bulaşma riski oldukça yüksektir. Genital bölgede oluşmuş açık yaraya yapılan tek bir temas ile bakterilerin geçiş oranı %60’tır. Cinsel ilişki yaşayacak kişilerin mutlaka prezervatif kullanması gerekmektedir.

Frengi Öpüşmeyle ya da Oral Seksle Bulaşır Mı?

Hastalık kapsamında ağız içerisinde yaralar da oluşabilmektedir. Bu yaralar pek çok komplikasyona sebep olabilmektedir. Ağız içerisinde oluşan yaralar, açık yara olarak tabir edilmektedir. Bu yaralarda bakteri birikimi oluşur ve sağlıklı dokuları tahrip eder. Öpüşme ya da oral seks ile sağlıklı dokulara bakteri geçişi olur ve sağlıklı bireylerde hasta olarak nitelendirilir. Bu sayede hastalığın taşınması gerçekleşmiş olur.

Frengi Yarası İle Temas Sonucu Hastalık Bulaşır Mı?

Frengi hastalığında yaralar genel olarak genital bölgede oluşmaktadır. Bu bölgede yaşanacak temaslar ile hastalığın bulaşması oldukça yüksek bir orana sahiptir.

Sigara ve Alkol Kullanımının Hastalığa Etkisi Var Mı?

Hastalık sürecinde sigara ve alkol kullanımı, vücudun olumsuz yönde etkilenmesine yol açar. Sigara sahip olduğu benzen ve karbon monoksit maddeleri ile kan damarlarında tıkanıklığa sebep olur. Kanın akışının normal düzeyde olmaması, kan dolaşımını engellemekte ve iç organların zarar görmesine sebep olur. Alkol ise sahip olduğu şeker ile bakterilerin daha hızlı üremesine sebep olur. Bakterilerin daha hızlı çoğalması da hastalığın vücuda daha çabuk yayılmasını ve açık yaraların artmasına sebep olur. Hastaların bu süreçte alkolden ve sigaradan uzak kalması gerekmektedir. Kullanılacak ilaçların da bu maddeler ile yan etkisi oluşur.

Frenginin Kalıcı Çözüm Sağlayan Bir Tedavi Yöntemi Var Mı?

Hastalık kapsamında uygulanabilecek tedavi yöntemleri genellikle ilaç kullanımıdır. İlaçlar arasında bulunan Penisilin, bu hastalık için en önemli ilaçtır. Ancak dünyada pek çok kişinin bu ilaca karşı alerjisi bulunduğundan, yan ürünler de kullanılabilmektedir.

Frengi Hastasının Hastalık Süresince Cinsel İlişki Yaşaması Yasak Mıdır?

Frengi hastalığının oluşturduğu açık yaralardan dahi bulaşma gerçekleşeceğinden, kişilerin cinsel ilişkiye girmesi yasaktır. Bunun sebebi hastalığın yayılmasını engellemektir. Bunun yanı sıra HIV ya da AIDS gibi hastalıklara maruz kalmamak da önemli sebepler arasında yer almaktadır.

Şüpheli Cinsel İlişkiden Ne Kadar Süre Sonra Muayene Olmam Gerekir?

Şüpheli ilişki yaşandığı takdirde kişi, hastalık kaptığını düşünüyorsa derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Bu süreçte yapılacak testler ve muayeneler ile kişinin hasta olup olmadığı tespit edilebilmektedir.

Frenginin Hasta Anneden Bebeğe Bulaşmaması İçin Ne Yapılabilir?

Hamile kadınlara belli aylarda yapılan testler bu hastalığın var olup olmadığını da ortaya çıkarabilir. Böyle bir durum yaşanıyorsa durumun erken fark edilip uygun tedaviye başlanması gerekir. Fakat bebek doğum sırasında da hastalığı edinebilir. Bu nedenle kontrol ve tedavi uzun süre dikkatle uygulanır.

Frengi Çıbanının Geçmesi Hastalığın Geçtiği Anlamına Gelir Mi?

Frengi hastalığı kapsamında pek çok evre bulunduğundan, ortaya çıkan belirtiler de değişkenlik göstermektedir. Çıbanlar, hastalığın ilk evresinde ortaya çıkar. Daha çok isiliğe benzer ve herhangi bir ağrı teşkil etmez. Bu yüzden şiddetli şikâyetler arasında yer almamaktadır. Çıbanların ciltten yok olması 2 ila 3 hafta sürmektedir. Bu süreç tamamlandıktan sonra hastalığın ilerleyen evreleri oluşmaktadır. İlk evre hafif şekilde atlatıldığından kişiler çok fazla önemsemezler. Ancak ilerleyen dönemlerde evrelerin belirtileri ağırlaşmakta ve hastalığın asıl düzeyi ortaya çıkmaktadır.

Frengi Kendi Kendine Geçer Mi?

Hastalık sürecinde ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Bu süreçte herhangi bir müdahale olmazsa hastalık ilerlemeye devam etmektedir. Özetle, hastalık kendi kendine iyileşmemektedir.

Frengi Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Hastalığın tedavi edilmemesi durumunda hastalık büyük seviyelere ulaşır. Ciltte oluşan deri lezyonları açık yaraya dönüşür. Bu yaralar nemli ve hassas bir yapıya sahiptir. Belirli bir süre sonra ağrıya ve kaşıntıya neden olur. Bunun yanı sıra döküntüler artmaya başlar. Döküntüler de ağrıya ve kaşıntıya neden olur. Genital bölgede oluşan yaralar büyür ve cinsel organın tamamını sarar. Peniste, vajinada ya da testislerde şişkinlikler tespit edilir. Bu süreçte hormonlarda azalma ve iktidarsızlık gözlemlenebilir. İlerleyen dönemlerde iç organlara sıçrayan bakteriler, beyine ulaştığı takdirde ölüm meydana gelir.

Hastalığın Beslenmeyle Bir İlgisi Var Mı?

Hastalık kapsamında beslenmenin, enfeksiyon sürecine doğrudan bir etkisi yoktur. Ancak bu süreçte iştahsızlık meydana geldiğinden kişiler rahat bir şekilde beslenemez. Sıvı gıdalar, hastaların beslenmesi için oldukça elverişli bir yapıya sahiptir. Sindirimi ve boşaltımı oldukça kolay olduğundan, beslenme için oldukça uygundur. Hastaların sıvı gıdalar ile beslenmesi ve kontrol altında tutulması, hastaların sağlığı açısından hayati önem taşımaktadır.

Frengi Hastasının Araç Kullanmasının Bir Sakıncası Var Mı?

Frengi hastalığı kapsamında, günlük yaşantıda bazı zorluklar yaşanmaktadır. Ağır yük kaldırma, tuvalete çıkma, yeme-içme gibi sorunlar yaşanır. Bunların arasında da araç kullanımı da mevcuttur. Yaraların büyük bir kısmı makat ve genital bölgede olduğundan, bu bölgelerin açık kalması ve hava alması gerekir. Yaraların üzerinde oturmak, zor bir iyileşme sürecine yol açar ve trafik esnasında felaketlere yol açabilir.

Frengi Hastalığının Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Frengi hastalığı, insan vücudunda yavaş bir etkiye sahip olan kronik bir hastalıktır. Hastalık vücuda giriş yaptığında kuluçka süresi 3 haftadır. Bu süre boyunca bakteriler, yapılanma ve yerleşme aşamalarına girer. Yapılanma aşamasında bakteri hızlı bir şekilde çoğalmayı amaçlamaktadır. Bakteriler, kuluçka süresini tamamladığında vücudun belirli noktalarına kalıcı bir şekilde yerleşir.

Frengi hastalığı ilk iki evrede teşhis edildiyse tedavisi bir iki ay içinde tamamlanır. Çok daha ileri evrelerde tedavi 2 yıla kadar çıkabilir.

Tedavi Edildikten Ne Kadar Süre Sonra Cinsel İlişki Yaşanmasının Bir Sakıncası Yoktur?

Tedavi süreci sırasında, hastaların gözetim altında tutulması gerekir. Olası komplikasyonların engellenmesi için gözetim, uzmanlar tarafından hastane ortamında yapılmaktadır. Tedavi süreci sonlandıktan sonra hasta taburcu edilir ve 1 hafta daha gözlem altında tutulur. Bu süre zarfında herhangi bir durum ile karşılaşılmazsa kişi, rahat bir şekilde cinsel hayatına devam edebilir. Ancak kişinin cinsel ilişkileri sürecinde korunması büyük önem arz etmektedir.

Frengi Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Bağımlılık Yapar Mı?

Frengi hastalığı tedavisinde kullanılan Penisilin, hastalığın önlenebilmesi için en güçlü antikorlara sahip ilaçtır. Sahip olduğu doz oranlarına göre uzmanlar bir doz belirler ve hastalara reçete karşılığında verir. Bu ilaçların kullanımı genellikle uzun sürer. Bunun için ilaçların sahip olduğu maddeler özel olarak tasarlanır ve bağımlılık yapıcı maddelerden uzak durulur. Frengi hastalığının tedavisi yıllar boyunca sürebildiğinden, Penisilin’in içeriğinde bağımlılık yapıcı maddeler bulunmamaktadır.

Hastanın Hastalığı Fark Etmesi Nasıl Mümkündür?

Frengi hastalığı kapsamında pek çok belirti hastaların karşısında çıkmaktadır. Bu belirtiler doğrultusunda hastalar, rahat bir şekilde hastalığı saptayabilmekte ve buna göre önlemler alabilir. Eklem ağrıları, baş ağrısı, deri lezyonları, çıban bu belirtilerden bazılarıdır. Bu belirtilere rastlayan kişiler, en yakın sağlık kuruluşunu ziyaret ederek kan testleri yaptırmaları gerekir. Yapılan testler sonucunda tüm veriler ortaya çıkacaktır.

Frengi Şüphesiyle Hangi Kliniğe Gidilmelidir?

Frengi hastalığından şüphelenen kişilerin sağlık kuruluşlarını ziyaret etmesi, yapılması gereken ilk iştir. Bu süreçte hastalar jinekoloji ve üroloji servislerini ziyaret edebilir. Kadınların gideceği jinekoloji servisinde vajina bölgesinde muayeneler ve testler yapılır. Erkeklerin ziyaret etmesi gereken ürolojide ise; peni şekli, testislerin görünümü, genel muayene ve kan testleri yapılır. Bunların sonucunda elde edilen verilere göre tedavi sürecine geçilir.

Frengi Cinsel İsteği Azaltır Mı?

Hastalığın genel olarak böyle bir belirtisi yoktur. Hastaların bu süreçte cinsel birleşme gerçekleştiremeyeceği bilinen bir gerçektir. Cinsel isteğin azalmasından ziyade, kişilerde psikolojik olarak bir korku oluşabilmektedir. Bunun nedeni ise seks sonrası yaşanılan enfeksiyondur. Bu durumda kişi, cinsel ilişki yaşamaya korkar ve cinsel dürtüler körelmeye başlar. Ancak hormonal olarak bir isteksizlik gözlemlenmez.

Frengi Evlenmeye Engel Mi?

Frengi hastası kişilerin evlilik yapmaları, hem eş için hem de doğacak çocukların sağlığı için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Bu tehlikenin yaşanmaması için hasta kişilerin evlilik yapmaması gerekir. Tedavi süreci tamamlandıktan sonra hasta kişiler, eski sağlıklarına kavuştuklarından herhangi bir engel oluşmaz ve evlilik gerçekleştirebilirler. Hastalığın tedavisi uzun süreceğinden, tedavi süreci tamamlanmadan evlilik ya da cinsel ilişki yapılmamalıdır.

Frenginin Psikolojik Etkileri Nelerdir?

Bu hastalık kapsamında kişiler tedavi olduktan sonra bazı psikolojik sorunlar yaşar. Bu sorunlar arasında en büyük problem ise cinsel hayat fobisidir. Kişiler enfekte olduktan sonra cinsel hayatlarını bitirme kararları verebiliyor. Ancak bu durum insanoğlunun doğası gereği gerçekleşmesi oldukça zor bir karardır. Çünkü insan çoğalmak için var olan bir canlıdır.

Frengi Ne Zaman Geçer?

Frengi hastalığı, evrelerden oluşmaktadır. İlk evrelerde oluşan belirtiler hafiftir. Ancak ilerleyen evrelerde ortaya çıkan belirtiler gittikçe ağırlaşmakta ve insan sağlığını tehlikeye atmaktadır. Hastalıkta herhangi bir ameliyat müdahalesi yapılamadığından ilaç tedavisi uygulanır. Bu süreç ise oldukça zahmetli ve uzun sürmektedir. Hastalığın iyileşme süresi, evrelere ve hastalığın şiddetine göre değişkenlik göstermektedir.

Frengi Hastalığı Kaç Günde İyileşir?

Frenginin çeşitli evreleri bulunur. Hangi evrede tedaviye başlandığı da tam iyileşme süresini belirler. Hastalığın ilk evresinde tespit edilmesi basit antibiyotikler ile kolayca tedavisini sağlar. Bu süre yaklaşık olarak sekiz haftadır. Eğer daha geç evrelerde hastalık tespit edilmişse bir yıla kadar varan tam iyileşme süreleri bulunmaktadır. Hastalığın tedavi süresi boyunca cinsel ilişkiye girilmesi yasaktır. Düzenli olarak mikrobiyoloji testleri uygulanarak mikroorganizmanın varlığı kontrol edilir.

Frengi Hastalığı Neden Olur?

Frengi hastalığının ortaya çıkmasındaki temel sebep özel bir mikroorganizmadır. Bu mikroorganizmanın cinsel ilişki sırasında diğer bedeni de etkisi altına almasıyla beraber hastalık gelişir. Bulaşma yolu cinsel organlar ve ağızdır. Esasen mikroorganizma lezyon üzerinden bulaşma yapmaktadır. Hastalığın belirli bir kuluçka süresi vardır. İlk belirtiler iki – altı hafta içerisinde kendini gösterir.

İlgili Bölümler
İlgili Tedaviler