Enfarktüs (Kalp Krizi) Tedavisi
- Sık Sorulan Sorular
- Kalp Krizi Daha Önceden Hissedilebilir Mi?
- Kalp Krizi Geçiren Hastalar Hangi Bölümde Tedavi Altına Alınır?
- Kalp Krizi Tedavi Sonrası Cinsel Yaşama Ne Zaman Dönmek Gerekir?
- Kalp Krizi Geçiren Hastalar Tekrar Kriz Geçirme Riski Taşır Mı?
- Kalp Krizi Tedavi Süresi Nedir?
- Enfarktüs Risk Faktörleri Nelerdir?
- Kalp Krizi Ölüme Neden Olur Mu?
- Gizli Kalp Krizi Nedir?
- Grip Aşısı Kalp Krizinden Korur Mu?
- Kalp Krizini Tetikleyen Faktörler Nelerdir?
- Kalp Krizi Tedavi Sonrasında Beslenme Düzeni Nasıl Olmalıdır?
- Kalp Krizi Geçirenler Ne Kadar Yaşar?
- Kalp Krizi Tedavisinde Anjiyonun Önemi Nedir?
Enfarktüs (kalp krizi) kalbi besleyen damarların aniden tıkanmasından dolayı kalp kasının yeterince oksijen alamamasından dolayı kalp dokusunun hasara uğramasıdır. Akut miyokard enfarktüs olarak tanımlanan bu sağlık sorunu kalp kası hücrelerinde ölümlere neden olur. Kalp krizi geçiren hastaların acilen hastaneye ulaştırılması, enfarktüs (kalp krizi) tedavisi uygulanması gerekir. Yetişkinlerde her beş ani ölümün nedeni kalp krizidir.
Enfarktüs geçirme riski koroner arter damarlarda meydana gelen pıhtılardan dolayı artmaktadır. Koroner arterlerin tıkanması ve daralması ise pıhtı oluşma riskini yükseltir. Pıhtılar kan ve oksijenin kalp kasına taşınmasını engeller ve hücre ölümlerine neden olur. Kalp kası hasar gördüğünde kasılma yeteneği kaybolur ve kalbin diğer alanlarını zora sokar. Aşırı stres, fazla kilolu olma, C reaktif oranlarında değişim, fibrinojen seviyesinin artması gibi etkenler pıhtı oluşumuna neden olabilir.
Kalbe kan akışını sağlayan damar çeperlerinde biriken yağ ve kolesterol gibi maddeler plak denilen yapıları oluşturur. Atardamarlarda gelişen damar sertliği nedeniyle daralma meydana gelir. Plaklardaki çatlaklardan oluşan pıhtılar ise damarlarda tıkanıklığa neden olur.
Enfarktüs belirtileri arasında en yaygını göğüs kemiğinin arkasında oluşan ağrıdır. Ancak yaşlılarda ve diyabet hastalarında ağrı fazla etkili olmayabilir. Bu sessiz kalp krizi olarak gelişebilir. Ağrının etkisi pek çok hastada omuzlara, kollara, çene, ense, dişlere, sırta ya da karın bölgesine kadar yayılabilir. Bazı hastalarda sadece tek alanda da ağrı oluşabilir. Bu ağrının özelliği de farklı olabilir.
Ağrı göğsü sıkıştıran, baskı yapan, ağırlık veren türden olabilir. Dinlenmeyle ya da nitrogliserinle geçmeyen, yirmi dakikadan uzun süren ağrı şeklinde gelişebilir. Hasta göğsünde daralma hissedebilir. Bazılarında künt tarzda, keskin, şiddetli ağrılar olabilir. Hastaların bir kısmında göğse fil oturmuş hissi verebilir. Bazen ağrı soğuk terlemeye, hazımsızlığa ve ölüm korkusuna neden olabilir.
Enfarktüs (kalp krizi) sırasında hastalar aynı zamanda nefes darlığı, baş dönmesi, öksürük, bayılma, bulantı ve kusma, büyük tuvalete çıkma hissi, sıkıntı duyma gibi belirtiler de yaşayabilir. Hastaların zaman geçirmeden en yakın hastaneye gitmesi ve enfarktüs (kalp krizi) tedavisi uygulanması gerekir. Bu durumda hastalar açısından dakikaların bile önemi vardır.
Hastalarda göğüs ağrısının olması halinde kan testlerine bakılarak kan değerlerinin kontrolü, elektrokardiyogram (EKG) çekilmesi kalp krizi tanısı için yeterlidir. Tanı sırasında kalp krizi belirtilerinin en az ikisinin olması da aranır.
Enfarktüs (kalp krizi) tedavisi sırasında hastanın acilen hastaneye yatırılması ve yoğun bakımda kontrol altına alınması gerekir. Aksi takdirde hastanın birkaç saat içinde hayata gözlerini yumacaktır. Bu nedenle tedavide krizin ilerlemesini durdurmak, hasarın azaltılmasını sağlamak, kalbin gereksinimlerini azaltmak amaçlamalıdır. Enfarktüsün erken fark edilmesi sonuçlarının hafifletilmesine yardımcı olacaktır.
Kalp krizi geçiren hastaların yaşatılması için zaman kaybetmeden hastaneye ulaştırılması, hastanede ilk bakımın yapılması, koroner yoğun bakıma alınarak tedaviye başlanması gerekir. Ayrıca taburcu olan hastaların yaşamını doktorunun önerilerine göre düzenlemesi gerekecektir. Enfarktüs (kalp krizi) tedavisi ilk aşamada uygulanan tedaviler ve sonrasında alınacak önlemler olarak değerlendirilmelidir.
Hastaların yaşam kalitesi açısından kalp krizinin ardından kardiyak kapasitenin korunması önemlidir. Doktor tarafından verilen ilaçların talimatlara uygun şekilde düzenli kullanılması, doktor kontrollerinin ihmal edilmemesi gerekir. Yaşam tarzı değişimleriyle kalp rahatsızlıkların neden olabilecek risk faktörleri azaltılmalıdır.
Hastaların ileride kalple ilgili herhangi bir sorun yaşamaması, risklerin azaltılması, günlük yaşama dönüşlerinin sağlanması amacıyla kardiyak rehabilitasyon denilen bir program uygulanır. Bu program dâhilinde hastaların günlük yaşam aktivitelerini yapabilme yeteneğini ve fiziksel aktivite toleransını arttırmak amacıyla bir egzersiz düzeni kurulmalıdır. Ayrıca hastaların sigarayı bırakması, yeme alışkanlıklarını düzeltmesi, kan basıncını ve kolesterol düzeylerini kontrol altında tutması, psikolojik halini iyileştirmesi, kilo verme gibi kalp sağlığını hedef alan önlemler alınması gerekir.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Tedavisi Hakkında
Enfarktüs (kalp krizi) acil bir durumdur. Hastanın acilen hastaneye yatırılarak yoğun bakıma alınması gerekir. Kalpteki aritmiler yani ölümcül ritim bozuklukları kalp krizinde ilk 1-2 saatte ölüm nedeni olabilir. Enfarktüs (kalp krizi) tedavisi sırasında kalp krizinin ilerlemesini durdurma, kalpteki hasarın olabildiğince azaltılması, iyileşmeyi hızlandırmak için kalbin ihtiyaçlarını azaltmak ve olası komplikasyonları önleme hedeflenir.
Enfarktüs geçiren hastaların yaşatılmasını sağlayabilecek en önemli etkenler hastaların acilen hastaneye ulaştırılması, hastanede yapılacaklar, koroner yoğun bakım tedavisi ve tedaviden sonra yapılması gerekenlerdir. Enfarktüs sırasında erken tanı oldukça önemlidir. Her geçen zaman kalpteki ritim bozuklukları nedeniyle hastanın yaşamını yitirme riski yükselir, kalp kasındaki hasar artar. Enfarktüs sırasında zaman kalp kasının korunmasında en önemli etkendir.
Kalp krizi geçiren hastaların zaman geçirmeden tam teşekküllü bir hastaneye ulaştırılması gerekmektedir. Tehlikeye giren kalbin kurtarılması amacıyla hastanın hastaneye ulaştırılması hayati önem taşımaktadır. Bu yüzden hasta ve yakınları yardım çağırmakta gecikmemeli, ambulanstaki sağlık personeli acil telefona hemen yanıt vermeli, hasta hastaneye gecikmeden götürülmelidir. Buradaki amaç kalp krizi geçiren hastanın en iyi tedavi göreceği yere yaşamını yitirmeden götürmek olmalıdır.
Hastaneye ulaştırılan ve enfarktüs şüphesi olan hastaların koroner bakım ünitesinde monitörize edilerek acilen enfarktüs tedavisine başlanmalıdır. Enfarktüs geçiren hastaların tedavisinde öncelikle semptomların kontrol edilmesi, krizin başlangıcında kalp hücresi hasarının sınırlandırılarak, ölümlerin azaltılması, kalp krizinin tekrarının, krizden sonra ölümlerin azaltılması hedeflenir.
Enfarktüs geçiren hastaların yüksek ya da düşük risk gruplarında değerlendirilmesi, tedavi yaklaşımını kolaylaştırıcı bir etkendir. Hastalar krizin ilk 1-2 saati içinde hastaneye ulaştırılmış ise tıkanan damarın açılması ile kalp kası hasarı önlenebilir. Bunu yapabilmek için damarın tıkanmasından sorumlu olan pıhtının eritilmesi için trombolitik tedavi uygulanması, tıkalı damarı açmak için balon ve stent uygulaması yapılması gerekir.
Kalp krizi geçiren hastaların göğüs ağrısının kontrol altına alınması hem hastayı rahatlatır hem de ağrının neden olduğu kalp hızının, kan basıncının artması gibi aşırı sempatik aktivitenin kalp damar sistemindeki olumsuz etkilerinin düzeltilmesini sağlar.
Kalp krizi tedavisi sırasında koroner bakım ünitesine gelen hastaların %5-10 kadarında kalp ritim bozukluğu vardır. Bu kalp krizinde ani ölüm sebepleri arasındadır. Hastaların tedavisinde kalp ritim bozukluğunun önlenmesi çok önemlidir. Bunun yanında pıhtı eritmek ve kalbin kanlanmasını arttırıcı ilaç tedavileri de uygulanır.
Enfarktüs (kalp krizi) tedavisi sırasında krizin ilk saatlerinde kalp dokusunun daha fazla zarar görmesini önleyebilmek için pıhtı eritici yani trombolitik tedavi uygulanır. Kalp ataklarının çoğunda, kalp krizinde koroner kan akımının azalması koroner damardaki pıhtıdan kaynaklanır. Pıhtı acilen eritildiği takdirde kalpteki hasar da azaltılabilir. Hastalardaki ölüm oranı da bu doğrultuda azalır.
Enfarktüs tedavisinde uygulanan primer perkütan koroner girişim ile tıkalı damarın acilen anjiyografi sonrası balon yani koroner anjiyoplasti ve stent yerleştirilmesi de mümkündür. Bu tedavi yöntemleri 60-90 dakikayı geçmeyecek sürede uygulanmalıdır. Hastalarda kalp krizi bulgularının başlama zamanına göre hastaneye geç ulaştırılmış olanlarda trombolitik tedavi etkinliği azalır. Bu hastalarda primer perkütan koroner girişim daha etkili olur. Bu girişimsel tedavinin mutlaka teşekküllü bir hastanede uygulanması gerekir.
Kalp krizi tedavisi gören hastaların koroner yoğun bakım ünitesinde kalma süresi giderek kısalmaktadır. İyileşme seyri iyi olan hastalar genellikle iki gün içinde yataktan kalkabilir. Hastalar 48-72 saat içinde bakım ünitesine alınabilir. Burada hastaların ekokardiyografi ile prognozu belirlenerek, ilaç tedavisi planlanır.
Kalp krizi geçiren hastalarda tedavi sırasında komplikasyonların azaltılması için çeşitli önlemler alınmalıdır. Hastalarda konjestif kalp yetmezliği, enfarktüsün yayılarak daha fazla kalp dokusunun etkilenmesi, kardiyojenik şok, aritmiler, akciğerlere pıhtı atması, kalbin dışındaki zarda iltihaplanma bu tür komplikasyonlar arasındadır. Ayrıca hastalara tedavi sırasında pıhtı eritici tedavi uygulandığından trombolitik ajanların kanama riskini arttıracağı dikkate alınmalıdır.
Enfarktüs sırasında kalpte oluşan hasarın büyüklüğüne ve hasarın yerine göre hastanın yaşam tahmini hakkında farklı veriler elde edilebilir. Kalp krizinde kalbin iletim sisteminin hasar görmesi ciddi sonuçlar doğurur. Enfarktüs geçiren hastalar krizin başlamasından sonraki 2 saat hayatta kalabilirse hastaların yaşama şansı daha yüksek olur.
Kalp krizi sonrasında herhangi bir komplikasyon meydana gelmediği takdirde hastalar tamamen iyileşebilir. Enfarktüs (kalp krizi) genellikle hastaların gündelik yaşamını kötü etkilemez. Kişi bir süre sonra normal aktivitelerini yapabilecek düzeye gelir. Kalp krizi geçirmiş olan hastaların bakımına özen gösterilmesi ikinci bir kalp krizinin gelişme riskini azaltacaktır. Bu nedenle kişinin normal yaşamına geri dönmesini sağlamak amacıyla kardiyak rehabilitasyon programlarına uyulmalıdır. Önerildiği gibi egzersiz, ilaç tedavisi ve beslenme düzenine uyulmalıdır.
Kalp krizi geçiren hastalarda kardiyak problemler için risk faktörleri değerlendirmesi mutlaka yapılmalıdır. Risk faktörleri belirlenirse hastalarda uzun süreli tedavi planlaması yapılabilir. Bu risk faktörlerinin değiştirilmesi enfarktüs geçirmiş olan hastalarda ileriye dönük gidişatı iyileştirir. Bu yüzden hastalarda yüksek tansiyona, hiperkolesterolemi ve kan şekeri düzeylerine dikkat edilmelidir.
Enfarktüs Nedir?
Enfarktüs kalbin kas liflerinin ölmesi anlamındadır. Kalp krizi (miyokard enfarktüs) yüksek oranda ölüm riski taşıdığından tıbbi olarak acil bir durumdur. Kalp atış çizelgesi (EKG) sonuçlarına göre infarktüsü ST yükselmeli ve ST yükselmesiz miyokard enfarktüs olarak sınıflandırılabilir. Bu hastalara uygulanacak enfarktüs tedavisinin nasıl olacağını belirleyecek en önemli unsurdur. Araştırmalara göre her yıl yaklaşık 13 milyon kişi enfarktüs nedeniyle yaşamını yitirmektedir.
Enfarktüs riskini arttıran etkenler arasında yaş faktörü, cinsiyet, diyabet hastalığı, kolesterol yüksekliği, arteriyel hipertansiyon, sigara ve uyuşturucu kullanımı, obezite, hareketsiz yaşam sürme, kardiyovasküler hastalıkların bulunması gibi etkenler bulunmaktadır. Genel olarak 65 yaş üzerindeki kişilerde, erkeklerde kalp krizi geçirme riski daha yüksektir.
Enfarktüs geçirenlerde en fazla görülen neden koroner arterin pıhtı nedeniyle tıkanmasıdır. Dejeneratif maddelerin birikiminin durması ve kan dolaşıma girmesiyle başlayan süreç, bu maddelerin koroner artere kadar ulaşarak tıkanmasına neden olması kalbin kan akışını kesmiş olur. Nadiren aşırı kan pıhtılaşması nedeniyle de koroner arter tıkanabilir. Travmalar, konjenital anomaliler ve aort diseksiyonu da koroner arter tıkanmasına neden olabilir.
Enfarktüs semptomları genellikle bilinen bulgulardır. Ancak kesin enfarktüs tanısı konulması için bazı klinik verilere ihtiyaç duyulur. EKG sonucunda koroner arterlerde tıkanıklık olduğunun belirlenmesi, biyokimyasal testler ile kalpteki hasarın belirlenmesi kesin kalp krizi tanısı için gereklidir.
Kalp krizi sırasında aniden ortaya çıkan göğüs ağrısı hissedilir. Ağrının etkisi çoğunlukla yarım saat kadar sürer. Göğüs kafesinin tam ortasında yoğun baskı şeklinden hissedilen ağrı bazen sol kola, omuza, boyun ve çeneye kadar yayılabilir. Hastalarda bunun yanı sıra aşırı terleme, nefes darlığı, cilt solukluğu, acı çekme, ağırlık hissi gibi bulgular görülebilir.
Enfarktüs her zaman göğüs kafesindeki bu belirgin ağrı ile kendini göstermez. Bilinen en yaygın semptom göğüs ağrısı olsa da özellikle şeker hastalarında ve yaşlılarda farklı şekilde kendini gösterebilir. Toplumda görülen enfarktüs vakalarının yaklaşık %30 kadarı gizli kalp krizi olarak görülür. Bu hastalarda aniden gelen terleme, güçsüzlük hissi, bulantı ve kusma, nefes almada zorlanma, cilt solukluğu gibi belirtiler görülebilir. Ancak ağrı hissi olmaz.
Bazı hastalarda ise enfarktüs alışılmamış belirtiler gösterebilir. Karın bölgesinde, çenede ve boyunda hissedilen ağrı kalp krizi bulgusu olabilir. Bu nedenle akut karın ağrısı çeken hastalara kontrol amacıyla EKG çekimi yapılması önerilir.
Enfarktüs geçiren hastaların EKG sonuçları çekim zamanına göre farklı olabilir. Ancak EKG sonuçlarında genel olarak subendokardiyal iskeminin göstergesi olan yüksek ve sivri T dalgası değişimi gözlenir. ST segmenti yüksek olan enfarktüs vakalarında bu oran 1 mm’den fazla yükselir. Bunların dışında sonuçlarda nekrozu belirten Q dalgası gözlemlenebilir. Hastalarda kalp krizi bulguları olsa da bazen EKG sonuçları normal çıkabilir. Bu hastaların çok iyi değerlendirilmesi gerekir.
Enfarktüs tanısı hastanın detaylı hastalık öyküsü, fiziksel muayenesi ile konur. Klinik öykü dışında hastaların kalp krizi geçiriyor olması durumunda EKG çekilmesi de gerekir. Bunun dışında invaziv ve non-invaziv dışında doktorlar tanı için biyokimyasal analizlere de gerek duyabilir. Özellikle kalp ultrasonu oldukça hızlı sonuç alınmasını sağlar. Koroner anjiyografi de tanı için iyi bulgular alınmasında etkilidir.
Enfarktüs tedavisi sırasında amaç kalpteki ölü dokunun azaltılması, erken tanı ile komplikasyonların önlenmesidir. Enfarktüs tedavisi bekletilmeden hemen yapılmalıdır. Enfarktüs geçiren hastaların yaklaşık %30 kadarı ilk bir saatte ventrikül fibrilasyonu nedeniyle yaşamını yitirmektedir.
Tedavide ilk yapılması gerekenler hastanın nabız, solunum oranı, kan basıncı, oksijen satürasyonu gibi hayati bulgularının kontrol edilmesidir. Oksijen satürasyonu %95 seviyesinin altında ise nazal kanül ile hastaya oksijen verilmesi gerekir. Bu aşamada ilaçlarla ağrı ve anksiyete kontrol altına alınmalıdır. Özellikle kalbin iş yükünü arttıran anksiyete kalpteki ölü doku oranının artmasında etkili olur.
Tedavi sırasında hastalara reperfüzyon terapisi uygulanabilir. Bu terapi tıkalı arterin rekanalizasyonu esasına dayanmaktadır. Terapiden hastalar ilk 12 saatte en iyi faydayı alabilirler. Terapiyi almak için iki seçenek bulunmaktadır. Tanıdan sonraki ilk 2 saat içinde hastaya anjiyoplasti yapılması mümkün değil ise fibrinolitik ilaçların uygulanması ve anjiyoplasti yapılması için uygun bir yere götürülmesi gerekir. İlk 2 saat içinde anjiyoplasti yapılması mümkün olan hastalar ise acilen bu işlem için hazırlanmalıdır.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Nedenleri
Enfarktüs (kalp krizi) nedenleri genellikle kişilerin alışkanlıkları ile bağlantılıdır. Genetik yatkınlık dışındaki enfarktüs nedenleri kontrol altına alınabilir. Sağlıklı bir yaşam sürmek için yaşamımızda dikkat etmemiz gereken bazı konular bulunmaktadır. Ayrıca kalp krizi açısından risk faktörlerini taşıyanlar düzenli olarak kontrollere gitmeyi ihmal etmemelidir.
Sigara Kullanımı
Bu nedenden dolayı ne yazık ki sigara kullanımı koroner damarlara ciddi bir şekilde zarar verir. Damar sertliğinin gelişmesine neden olabilir. Bu yüzden kalbi besleyen koroner arterlerde daralma ve tıkanıklık ortaya çıkabilir. Bunlar kalp krizine uygun zemin hazırlar. Bu yüzden sigara kullananları ve sigara içmeye meyilli olanları mümkün olduğu kadar sigaradan uzak tutmak gerekir. Sigarayı azaltmak kalp krizi geçirme riskini azaltmaz. Günde bir sigara içilse bile içmeyenlere oranla kalp krizi geçirme riski yarı yarıya artmaktadır. Sigara yüzünden yaşanan erken ölümlerde kalp krizi ve diğer kalp hastalıkları %48 oranla ilk sırada yer almaktadır.
Şeker Hastalığı
Şeker hastalığı koroner damarlara zarar vermektedir. Hastalarda damar sertliğine neden olarak enfarktüs için risk oluşturur. Bu yüzden hastaların kan şekeri seviyelerini kontrol altında tutmaları gerekir. Damar sertliği (Ateroskleroz) hastalarda kalp krizi riskini yükseltir. Bu sorun vücuttaki hemen hemen tüm damarları etkisi altına alabiliyor. Kalbi besleyen damarlar bundan etkilendiğinde kalp krizi meydana gelebiliyor. Şeker hastalarının her yıl kalp kontrolünden geçirilmesi ve tüm tarama tetkiklerinin yapılması gerekir. Kan şekeri kontrol alınmadığı sürece damar hastalığının ilerlemesine engel olunamaz.
Yüksek Kan Basıncı
Kalp krizi nedenleri arasında yüksek kan basıncı da yer almaktadır. Koroner arter damarlarda daralma varsa yüksek kan basıncı nedeniyle enfarktüs gelişme riski artar. Bu nedenle kan basıncı yüksekliği için hastaların tedavi altına alınması, tansiyonun normal seviyelere düşürülmesi gerekir. Ayrıca hastalarda şeker hastalığı varsa bu kontrol altına alınmalıdır. Hastalık damar yapısına zarar verdiğinden damar sertliği, tıkanıklığı gelişebilir. Böbrekler bundan etkilenirse hastalarda yüksek tansiyon sorunu da gelişebilir. Vücut mekanizması birbirine bağımlı sistemlerden oluşur. Herhangi bir hastalık bedende çeşitli sorunlara neden olabilir. Bu yüzden hastalıkların erken aşamada teşhis edilerek tedavi edilmesi gerekir.
Hareketsizlik ve Şişmanlık
Hareketsizlik ve şişmanlık kalp ve damar sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu etkenler vücutta yağ birikimine, kan yağlarının yükselmesine neden olur. Kolesterol yüksekliği ise koroner arterlerde plak oluşumuna neden olur. Bundan dolayı pıhtı oluşumu riski bulunmaktadır. Damarların pıhtı nedeniyle daralması ya da tıkanması kalbin beslenmesini engeller. Kişilerde kalp krizi gelişmesine neden olabilir. Bu yüzden fiziksel aktivitenin düzenli olarak yapılması, bunun bir yaşam alışkanlığı haline getirilmesi gerekir. Her gün yarım saatlik yürüyüşler bile kalp sağlığına olumlu etkiler yapar.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Belirtileri
Enfarktüs (kalp krizi) belirtileri her hastada farklı gelişebilir. Kalp krizi genellikle kalbe kan ve oksijen taşıyan arterlerin pıhtı nedeniyle tıkanması sonucunda gelişir. Daralan arterlerdeki plakların çatlamasıyla oluşan pıhtılarla kalp krizi tetiklenir. Kalp ihtiyacı olan kanı ve oksijeni alamadığında kalp krizi meydana gelir. Bu hastalarda farklı belirtilerle kendini gösterebilir.
Kalp ve Göğüs Kemiği Arasında Şiddetli Ağrı
Kalp ve göğüs kemiği arasında şiddetli ağrı en fazla rastlanan kalp krizi belirtisi olsa da bazı hastalarda ağrı hissedilmeyebilir. Yaşlılar ve diyabet hastaları bu açıdan daha risklidir. Bu sessiz kalp krizi göstergesi olarak görülür. Bu nedenle kişinin kalp krizi belirtilerini hissetme olasılığına karşı doktor kontrollerini aksatmaması önemlidir. Göğüs ağrısı olarak tanımlanan bu ağrı bazı hastalarda göğsün ortasından kollara, ense, çene ve boyun bölgesine, karın ve sırta kadar yayılabilir. Dinlenmeyle ya da nitrogliserin ile geçmeyen, yirmi dakikadan uzun süren bu tür ağrılarda enfarktüs riski göz önüne alınmalıdır.
Kalp ve göğüs kemiği arasındaki ağrı şiddetli olabileceği gibi künt, belirsiz ya da keskin tarzda da olabilir. Ağrı göğse baskı yapabilir, ağırlık verebilir. Ağrı eşliğinde soğuk terleme, hazımsızlık, iç sıkıntısı, baş dönmesi, tuvalete çıkma isteği, bulantı gibi bulgularda gelişebilir. Genellikle kalp krizi sırasında erkeklerde sadece göğüs ağrısı, kadınlarda ise göğüs ağrısı ile diğer belirtilerin görülmesi yaygındır. Kadınlar menopoz sonrasında kalp krizi geçirme açısından daha fazla risk taşıdıklarından kontrollerini aksatmamaları gerekir.
Soğuk Ter ve Yüzde Morluk
Enfarktüs belirtileri arasında hastalarda göğüs kafesindeki ağrıya eşlik eden soğuk ter ve yüzde morluk belirtileri de olabilir. Kalp yeterince oksijen ve kan alamadığından yüzde morarma olabilir. Ayrıca soğuk terleme görülebilir.
Bulantı ve Kusma
Kalp krizi belirtileri arasında bulantı ve kusma gibi mide şikâyetleri de olabilir. Daha çok kalbin alt kısmını etkileyen krizlerde bulantı ve kusma, şişkinlik, hazımsızlık gibi yakınmalar daha fazla olabilir. Bu tür kalp krizi belirtileri en fazla kadınlarda görülür.
Dolaşım Bozukluğu
Kalp krizi kalbi besleyen damarların aniden tıkanması nedeniyle kalp kasının oksijen alamaması ve kalp kasının hasar görmesiyle sonuçlanır. Kalp krizi hastalarda dolaşım bozukluğuna neden olduğundan göğüs ağrısı, soğuk terleme gibi çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Tedavi Türleri
Enfarktüs (kalp krizi) tedavi türleri krizin altında yatan nedeni düzeltmek ve kriz nedeniyle oluşan hasarın azaltılmasını hedefler. Ayrıca uzun dönemde hastalarda yeni bir kalp krizi gelişmesini engellemeyi amaçlar. Kalp krizi geçiren hastalar yeni bir kriz geçirmeye daha yatkın olurlar. Bu nedenle tedavi planlaması buna uygun şekilde yapılmalıdır.
Kalp Krizi Sırasında İlk Müdahale
Kalp krizi sırasında ilk müdahale mümkün olduğu kadar hızlı yapılmalıdır. Damar tıkanıklığından gelişen kalp krizi sırasında tıkanıklığın acilen açılarak hücre ölümlerinin önüne geçilmelidir. Kalp krizi tanısı konulduğunda zaman geçirmeden hastaya ilk müdahale yapılmalıdır. Trombolitik tedavi tıkanıklığın açılmasını sağlayabilir. Bu tedavi yeterli olmadığında balon ve stent uygulamaları ile tıkalı damar açılabilir. Enfarktüs sırasında hastalara yapılan ilk müdahalenin önemi büyüktür. Çünkü kalp krizi geçiren hastalarda ölümle yaşam arasında bir mücadele vardır. Tıkanan damar açılmadığı takdirde hasta yaşamını kaybedebilir.
Balon Anjiyoplasti
Enfarktüs (kalp krizi) tedavi türleri arasında balon anjiyoplasti de bulunmaktadır. Anjiyo işleminde kasık veya kol damarların içerisine ince kanüllerle girilerek damar içlerinde yer alan sorunlar ve tıkanıklıklar kolaylıkla belirlenmektedir. Koroner damarların yapısını koroner anjiyografi ile en iyi şekilde görmek mümkündür. Bu işlemin ardından bir işlem yapılmayabilir ya da ilaç tedavisine başlanabilir. Koroner damarlardaki uygun tıkanıklıkları ve darlıkları açabilmek için balon anjiyoplasti uygulanabilir.
Koroner balon anjiyoplasti anjiyo sonucunda darlık ve tıkanıklık sorunu tespit edilen koroner damara aynı seansta ya da sonraki seansta uygulanan bir girişimdir. Balon anjiyoplasti enfarktüs geçiren hastalara zaman geçirmeden uygulanır. 2-3 mm kalınlığında kateter denilen plastik tüp damarın ağzına yerleştirilerek içinden ince tel geçirilir. Daha önceden boyu ve çapı belirlenen sönük balon telin üzerinden koroner damarın darlık olan bölgesine kadar getirilir. Dışarıdan verilen serum boyalı madde ile şişirilen balon ile damar açılır. Ardından balon söndürülür ve dışarıya çıkarılır.
Stent Yerleştirilmesi
Kalp krizi geçiren hastalardaki damar tıkanıklığı tedavisinde stent yerleştirilmesi sık yapılan bir uygulamadır. Boru şeklinde tel örgü biçimindeki stentler markaya göre farklı desende olabiliyor. Damarların boru şeklinde olması nedeniyle stentler de boru şeklindedir. Ayrıca bu şekilde stent damarın için gömülerek yerleştirilebilir.
Tedavi sırasında kullanılan stent türleri ilaçlı, metal, yama ve eriyebilen stent olarak dört tiptedir. Metal telden üretilen tel örgü şeklindekiler metal stent olarak tanımlanır. İlaçlı olanların metal telin üzerinde ilaç bulunur. Bu stent yerleştirildikten sonra ilaç dokuya yayılır. Öylece damarda tıkanıklık ve darlık önlenir. Eriyebilenler ise metal yerine özel eriyen bir maddeden yapılır. Metal örgünün çevresine özel bir madde kaplanması ise yama stent olarak tanımlanır.
Stent türleri farklı durumlarda kullanılmaktadır. Büyük çaplı ya da kısa darlıklar olan damarlarda düz metal stent, uzun darlıklarda ve ince damarlarda ilaçlı stent kullanılır. Hastalara daha sonra bypass ameliyatı yapılacaksa eriyebilen stent kullanılabilir. Yama stent ise yırtık damarlarda dışarıya kanın akmasına engel olmak için kullanılır. Her koroner damara ilaçlı stent yerleştirilemez. Hastalar ilaçlı stent takılırsa kan sulandırıcı ilaç kullanmaması gerekir. Bu ilaçların kesilmesi ise kalp krizi geçirme ve ani pıhtı oluşma riskini artırabilir. Düz metal stent kullanılan hastaların 1 ay, ilaçlı stent kullananların ise en az 1 yıl kan sulandırıcı ilaçları kullanmaması gerekir.
Ayrıca hasta yakında başka bir ameliyat olacaksa düz metal stent takılması daha uygundur. Buna uyulmadığında ameliyatın bir yıl ertelenmesi gündeme gelir. Büyük bir damar tıkalı ise ya da darlık kısa olursa metal stent ya da ilaçlı stent takılması arasında fark olmadığından genellikle düz metal stent yerleştirilir.
Stentler bir kutunun içinde balonun üstünde büzüştürülmüş halde hazır olur. Damar yolundan gönderilen stent darlık bölgesine getirilerek içindeki balon şişirilir. Öncelikle damar balon yardımı ile açılarak içerisine stent yerleştirilmektedir. Bu balon indirildiğinde ise stent damarın içerisinde kaldığı için tıkanıkların giderilmesi kolaylıkla sağlanabilmektedir. Balon dışarıya çıkarıldıktan sonra stent yerinden oynamadan yaşam boyu yerinde kalır. Herhangi bir şekilde stentin yerinden oynama riski olmaz.
Bypass Ameliyatı
Enfarktüs (kalp krizi) tedavi türlerinden biri olan bypass ameliyatı damarlardaki tıkanıklık için uygulanan cerrahi bir girişimdir. Ameliyatta daralma ya da tıkanma nedeniyle kalbi beslediği alana yeterli kan taşıyamayan damarın sorunlu bölgesine vücuttan başka bir alandan alınan damar ile köprü oluşturulur. Kalbin beslenmesini sağlayan koroner damarlarda bu sorun yaşandığında koroner bypass ameliyatı yapılır.
Bypass ameliyatı sırasında kalbi besleyen üç koroner damar ile bunların yan dallarına işlem yapılabilir. Bu damarların çapları, yan dalları, sayıları herkeste farklı olabilir. Genellikle koroner damarların çapları 1-2,5 mm arasındadır. Ameliyattan önce yapılan koroner anjiyografi sonucunda belirlenen sorunlu damar sayısına göre hepsine bypass yapılabilir.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Tedavi Öncesi
Enfarktüs (kalp krizi) çok ciddi bir tıbbi durumdur. Hastaların kalp krizi geçirdiklerinde hiç zaman kaybetmeden hastaneye yetiştirilmesi gerekir. Tedavi öncesinde hastanın muayenesi, tetkikleri gecikmeden yapılmalı ve en uygun tedavi yöntemi uygulanmalıdır.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Tanı ve Teşhis Yöntemleri
Enfarktüs belirtilerinin yaşanması, kişinin kalp krizi risk faktörlerini taşıması halinde zaman kaybetmeden bir sağlık kurumuna gidilmelidir. Özellikle sigara içenler, kalp ve diyabet hastalığı olanlar düzenli kontrol yaptırmayı ihmal etmemelidir. Enfarktüs tanı ve teşhis yöntemleri erken aşamada teşhis yapılmasına yardımcı olur. Hastaların kalp krizi belirtilerini hissettiği zaman bir yakınından ya da 112 acil servisten destek alması gerekir. Kalp krizi geçirenler için bir dakikanın bile önemi vardır. Erken tanı kalp kası hasarının azaltılmasında ve hastanın sonraki yaşam kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır. Tıkanan damarın açılması kısa sürerse hastanın yaşama dönüşü daha risksiz olur.
Fizik Muayene
Kalp krizi belirtileri ile hastaneye giden hastaların gecikmeden fizik muayenesi yapılır. Hastanın önce öyküsü dinlenerek, ortaya çıkan bulgular değerlendirilir. Kalp krizi belirtileri herkeste farklı şekilde ortaya çıkacağı için gecikmeden mutlaka kesin tanı konması için tetkiklerin yapılması gerekir.
Tetkikler
Enfarktüs belirtileri ile hastaneye giden hastaların muayenesini takiben kesin tanı konması için bazı tetkiklerin yapılması gerekir. Enfarktüs geçiren hastalarda kana karışan bazı enzimler ölçülerek kesin tanı konulabilir. Ayrıca hastalarda elektrokardiyogram (EKG), koroner anjiyografi, sol ventrikülografi gibi tetkikler de yapılır. Bu tetkiklerin bir kısmı genellikle kriz atladıktan sonra kalpteki hasarın büyüklüğünü belirleyebilmek için yapılır.
EKG
Enfarktüs geçiren hastaların çoğunda EKG (Elektrokardiyografi) sonuçlarında kalp krizlerine özgü bazı değişiklikler olur. Bu nedenle enfarktüs tanısı sırasında bu değişimlerin belirlenmesi amacıyla hastalara sıkça EKG çekimi yapılır.
Kan Testleri
Enfarktüs tanı yöntemleri arasında kan testleri de bulunmaktadır. Kalp krizi geçiren hastaların kanlarında bazı enzimlerin değerleri değişmektedir. Bu nedenle hastalara laboratuvar tetkikleri yapılır. Kalp krizi sırasında kandan tespit edilen biyokimyasal belirteçler öldüklerinde kas liflerinin açığa çıkarmış olduğu proteinlerdir. Bunlar CK-MB, Miyoglobin, Troponin proteinleridir. Bunlardan sadece Troponin kalp hücrelerinde açığa çıkar. Diğerleri kalp ve diğer kas liflerinde de açığa çıkabilir.
Koroner Anjiyo
Kalp krizi tanı yöntemlerinden olan koroner anjiyo kalbi besleyen koroner damarlardaki tıkanıklık ve daralmanın tespiti için yapılır. Hastaların durumuna göre koroner anjiyo kriz geçiren hastaların geç ulaştırılması durumunda acil olarak yapılabilir. Bu durumda trombolitik tedavi etkinliği azalacağından koroner anjiyo ve stent yerleştirilmesi ile tıkalı damar açılmaya çalışılır. Kalp krizinden sonra yapılan koroner anjiyo kalpteki hasarın büyüklüğünün belirlenmesi ve hangi koroner damarların tıkalı olduğunun belirlenmesi için uygulanabilir.
Enfarktüs (Kalp Krizi) Tedavi Sonrası
Enfarktüs (kalp krizi) geçiren kişiler tedavi sonrası yaşamlarını düzene sokmalıdır. Enfarktüs sonucunda kalpte ve kalp kasındaki hasara göre hastalar normal bir yaşam sürebilir. Ancak kalp krizinden korunmak için bazı önlemler de alınmalıdır. Kalp krizi geçirmiş olan kişilerin yeni bir kalp krizi daha geçirmesi kalbe zarar verecektir. Bir kere kalp krizi geçiren hastalarda yeni bir kriz geçirme riski artmaktadır. Bu yüzden hastaların yakından takip edilmesi gerekir. Her krizde tıkanan damarın beslediği kalp bölgesi ölür. Bu yüzden hastalarda kalp yetmezliği gelişmeye başlar. Enfarktüs (kalp krizi) tedavi sonrası yaşam tarzı değişimleri, ilaç tedavisi gibi alınması gereken tüm önlemler alınmalıdır.
Tedavi Sonrası İyileşme Süreci
Enfarktüs tedavisinden sonra hastalar taburcu edilip evlerine döndüklerinde bir süre dinlenmeleri gerekir. Krizin kalpte yaptığı hasara göre hastalar kendilerine çabuk toparlayabilir. İyileşme sürecinde beslenme alışkanlıklarından, egzersiz yapma, yürüyüş, uyku düzeni gibi alışkanlıklarına kadar bazı değişiklikleri yapmayı ihmal etmemeleri gerekir. Öncelikle hareketsiz yaşam tarzından kaçınmak ve yeni bir kalp krizinden korunmak için gereken özeni göstermelidir.
Tedavi Komplikasyonları
Enfarktüs tedavisinden sonra hastalarda tedavi komplikasyonları gelişmediğinde iyileşme daha kısa sürer. Kalp krizinde trombolitik tedavi uygulanan hastalarda kanama riski artabilir. Bu yüzden tedaviden sonra kanama kontrolünün ihmal edilmemesi gerekir. Ayrıca akciğerlere pıhtı atması, kalp zarında iltihaplanma, kalp kasında büyük hasar olması gibi komplikasyonlar da oluşabilir. Hastaların bunları dikkate alarak düzenli olarak kontrolden geçmesi gerekir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Enfarktüs tedavisi gören hastaların tedaviden sonra krizin tekrarından ya da yeni bir kalp krizinden korunmak için bazı konulara dikkat etmeleri gerekir. Hastaların kan basıncını, kolesterol düzeylerini mutlaka kontrol altında tutması gerekir. Bunlar için ilaç tedavisi önerilirse ilaçları aksatmadan kullanmaları gerekir. Şeker hastası olan hastalarda kan şekeri seviyelerini dengede tutmalıdır. Sigara alışkanlığı olanlar sigarayı bırakmalı, gerekirse bunun için destek almalıdır.
Hastalar düzenli beslenmeye dikkat etmeli, hayvansal yağları az tüketmeli, sebze ve meyve ağırlıklı bir diyet uygulamalıdır. Fazla kilosu olan kişiler de sağlıklı bir diyetle bunları vermeli, ideal kilosuna inmelidir. Kalp damar sağlığını korumak amacıyla düzenli yürüyüş yapılmalı, stresten uzak durulmalıdır. Doktor tarafından aspirin kullanımı tavsiye edildiyse bunu kullanmayı ihmal etmemek gerekir. Ancak aspirini gelişigüzel kullanmak sakıncalı olabilir.
Sık Sorulan Sorular
Enfarktüs (kalp krizi) tedavisi hakkında makalemizde geniş bilgilere ulaşabilirsiniz. Enfarktüs nedir, nedenleri, belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgileri bulabilirsiniz. Bu bölümden enfarktüs (kalp krizi) tedavisi hakkında merak edilen soruların yanıtlarına göz gezdirebilirsiniz.
Kalp Krizi Daha Önceden Hissedilebilir Mi?
Kalp krizi her hastada farklı belirtilerle kendini gösterebilir. En fazla görülen belirtiler arasında göğüs kafesinde hissedilen, bazen kollara, omuzlara, ense ve çeneye kadar yayılan bir ağrı, soğuk terleme, bulantı ve kusma sayılabilir. Bu belirtiler kalp krizinin habercisi olabilir. Ancak bazı kişilerde özellikle şeker hastalarında ve yaşlılarda kalp krizinin en belirgin bulgusu ağrı hissedilmeyebilir. Bu nedenle risk taşıyan kişilerin rutin kontrollerden geçmesi önerilir.
Kalp Krizi Geçiren Hastalar Hangi Bölümde Tedavi Altına Alınır?
Kalp krizi geçiren hastalar koroner yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınır. Burada hastaların ilk müdahaleleri yapılır. Tıkalı damar açıldıktan ve hastaların durumu düzeldikten sonra koroner bölümünde normal odaya alınırlar. Burada kalp krizinin verdiği hasarı belirlemek için bazı tetkikler yapılır.
Kalp Krizi Tedavi Sonrası Cinsel Yaşama Ne Zaman Dönmek Gerekir?
Kalp krizi tedavi sonrası hastalar normal yaşama adapte olmakta çok zorlanmazlar. Özellikle kalp kasındaki harabiyet fazla olmadığında cinsel yaşam dâhil normal aktivitelerine daha hızlı geri dönebilirler. Bunun dışında beslenme düzenine dikkat ederek, hareketsiz yaşamdan uzak kalarak, kalp sağlıklarını düşünerek sigara gibi alışkanlıklardan uzak durarak kısa sürede cinsel yaşama geri dönebilirler.
Kalp Krizi Geçiren Hastalar Tekrar Kriz Geçirme Riski Taşır Mı?
Kriz geçiren hastalar gereken önlemleri almadığı takdirde tekrar kriz geçirme riski taşırlar. Bu risk daha önceden kriz geçirmeyen hastalar içinde söz konusudur. Kalp krizi risk faktörlerini taşıyan kişiler daha fazla dikkat etmelidir.
Kalp Krizi Tedavi Süresi Nedir?
Kalp krizi tedavi süresi nedenine ve krizin yarattığı yaygın etkiye göre değişebilir. Bu hastanın kontrolleri sırasında kalp krizi teşhisi konulduğunda yapılan tetkiklerde ortaya çıkacaktır. Tıkalı damarların sayısı, krizin yarattığı harabiyet, uygulanan tedavinin başarısı gibi pek çok etken tedavi süresini belirleyecektir.
Enfarktüs Risk Faktörleri Nelerdir?
Enfarktüs risk faktörleri kişilerin kalp damar sağlığına olumsuz etkiler yapan etkenleri kapsar. Bunlar arasında şeker hastalığı, yüksek tansiyon, hiperkolesterolemi, obezite, hareketsiz yaşam sürme, sigara alışkanlığı sayılabilir. Bu etkenler koroner arterlere zarar verir. Damarlarda tıkanmaya, sertleşmeye yol açar. Bunlar kalbin ihtiyacı olan oksijen ve kanın düzenli şekilde kalbe gitmesini engeller.
Kalp Krizi Ölüme Neden Olur Mu?
Kalp krizi yetişkinlerde görülen ani ölümlerin en fazla rastlanan nedeni olarak kabul edilir. Kalp krizinde erken tanı ve ilk müdahalenin kısa zamanda yapılması hayat kurtarır. Kalp krizi geçiren hastalarda bir dakikanın bile önemi vardır. Hastalar kalp krizi geçirdiklerinde, uygulanan tedavi ile ilk iki saati atlattıklarında yaşama olasılıkları da yükselir.
Gizli Kalp Krizi Nedir?
Gizli kalp krizi hastalarda herhangi bir belirti göstermeden gelişen kalp krizidir. Bu hasta grubunda krizden önce yapılan kontrollerde de sorun belirlenemez. Kalpte kanlanma bozukluğu için yapılan talyum sintigrafisi, efor testi, elektrokardiyografi, stres EKO gibi tetkikler normal çıkar. Buna rağmen kişiler ilerleyen zamanda kalp krizi geçirebilir. Ani ölümlerin en önemli nedenleri arasında gizli kalp krizi yatmaktadır.
Grip Aşısı Kalp Krizinden Korur Mu?
Gribe yakalanma riskini azaltan, grip rahatsızlığının hafif atlatılmasına yardımcı olan grip aşısının bir etkisi de kalp krizinden korunma sağlamasıdır. Uzmanlar grip aşısının kalp krizi geçirme riskini %50 oranında azalttığını belirtmektedir. Grip rahatsızlığı akut enflamasyona neden olduğu gibi koroner arterlerdeki aterosklerotik plakları tahrip ederek pıhtı oluşma riskini artırabilir. Bu riskle beraberinde kalp krizi ne yazık ki ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle grip aşısı olarak hem bu rahatsızlıktan korunabilir hem de kalp krizi geçirme riskini azaltabilirsiniz.
Kalp Krizini Tetikleyen Faktörler Nelerdir?
Bunun birçok nedeni var bu nedenler şu şekildedir. Kandaki kötü kolesterol seviyesinin yüksek olması, kontrolsüz kan şekeri düzeyi, yüksek tansiyon, hareketsiz yaşam tarzı, aşırı kilolu olmak, sigara ve uyuşturucu kullanımı, düzensiz beslenme, ailede kalp krizi öyküsünün olması gibi çeşitli faktörler kalp krizini tetikleyebilir.
Kalp Krizi Tedavi Sonrasında Beslenme Düzeni Nasıl Olmalıdır?
Kalp krizi tedavi sonrasında hastaların beslenme düzeni kandaki kolesterolü düşürecek bir diyet listesi şeklinde olmalıdır. Hastalar yeme alışkanlıklarını buna uygun şekilde değiştirmelidir. Şekerli yiyecekler azaltılmalı, hayvansal yağlardan uzak durulmalı, zeytinyağı gibi bitkisel yağlara ağırlık verilmelidir. Ayrıca sebze ve meyve tüketimine özen gösterilmelidir. Yemekler az tuzlu olarak pişirilmeli ve tüketilmelidir. Eğer yiyeceklerinizi tuzsuz yemekte zorlanmıyorsanız bu kalp sağlığınız için daha iyi olacaktır.
Mümkün olduğu kadar kırmızı et tüketilmemeli, besinleri pişirme yöntemi olarak ızgara, haşlama, fırın tercih edilmelidir. Yağsız, derisiz beyaz et, balık haftada 3-4 öğün tüketilebilir. Kırmızı et tüketildiğinde yağsız olanı tercih edilmelidir. Bunların dışında kafeinli içecekler ile alkollü içeceklerden uzak durulmalıdır.
Kalp Krizi Geçirenler Ne Kadar Yaşar?
Günümüzün teknolojisi kalp krizi riskinin çok önceden hesaplanmasına, önleyici tedaviler uygulanmasına müsaittir. Doğal olarak kalp krizi gerçekleşse dahi vücuda verdiği zarar minimumda tutulmaktadır. Acil müdahale olanaklarının da gelişmiş olması, hastaların kalp krizi tedavisinden sonra çok uzun süreler yaşayabilmesine olanak tanımaktadır. Kalp krizi geçirenlerin ne kadar yaşayacağını belirleyen en temel unsur kriz sırasında hangi dokuların ne kadar hasar gördüğüdür. Sonrasında ise hastanın krizden sonraki yaşam biçimini nasıl şekillendirdiği önemlidir. Sağlıklı beslenen, hafif spor yapan, ilaçlarını düzenli kullanan insanlar oldukça uzun yaşamaktadır.
Kalp Krizi Tedavisinde Anjiyonun Önemi Nedir?
Anjiyo kalp sağlığının korunmasında en önemli tıbbi araçlardan birisidir. Gerek tanı gerekse de tedavi amaçlı uygulanabiliyor olması, kalp krizinin başlıca tetikleyicisi olan damar tıkanmalarının önüne geçmektedir. Yani anjiyo kalp krizi riskini büyük oranda düşüren, kalp krizi gerçekleşse bile yüksek miktarda hasar vermesini engelleyen oldukça etkili bir tanı – tedavi yöntemidir.